Giresun'un Yağlıdere İlçesinden ABD'ye Büyük Göçün Şaşırarak Okuyacağınız Hikayesi

Şu anda Amerika'da, Türkiye'deki Yağlıdere ilçesinden daha fazla Yağlıdereli olmasına sebebiyet veren epey ilginç bir hikaye.
Giresun'un Yağlıdere İlçesinden ABD'ye Büyük Göçün Şaşırarak Okuyacağınız Hikayesi


giresun'dan amerika'ya göçün nasıl başladığıyla ilgili anlatılan hikayelerden en çok bilineni ve anlatılanı şöyle

yağlıdere'nin köyünde ailesiyle birlikte yaşayan pontus rumu lefter ve kız kardeşi, aile üyelerini doğal yollardan kaybettikten sonra köylüler tarafından büyütülür. iki kardeş 18 yaşına geldiklerinde gemiyle yunanistan/rusya'ya, ordan da amerika'ya göç ederler. kendisini büyütenleri hiç unutamayan vefalı ve artık zengin lefter 63 yılında ziyaret için köye döndüğünde köylünün maddi olarak çok zor durumda olduğunu görüp kendisi ile birlikte bir kişiyi amerika'ya götürmek ister. ilçede terzilik yapan izzet aydın'ın talip olması ile 69 yılında başlayan göç, 85 yılından sonra binlerce kişinin amerika'ya göç etmesi ile sonuçlanır.

gerçek hikaye ise şöyle başlıyor

türk ulus devleti fikrinin şekillendiği ve bu fikrin hayata geçirilmesi, homojen bir türk nüfusu yaratılması için karadeniz'deki rumların müslümanlaştırılması, müslümanlaşmayanların ise göçe zorlanması ile başlıyor her şey. hikayenin sonunda ise amerika'nın doğu yakası'ndaki "turkish community"nin oluşmasını sağlayanın amerika'daki "pontic greek community"si olduğu ortaya çıkıyor.

hikayenin kahramanı 1913'te giresun (kerasunta)'un yağlıdere (camiyanı) ilçesinin espiye köyünde doğan, 7 kardeşin en küçüğü leftheris çember. çağlayan (gebekilise) mahallesinde yaşayan lefter'in ailesi öldürülmekten korktuğu için en büyük kardeşin 1921'de işçi olarak gittiği rusya'ya göç etmeye karar veriyor. aile bulancak'a doğru giderken lefter'in kardeşlerinden birkaçı türkler tarafından katlediliyor. kalan aile üyeleri de yolda açlıktan ölüyor ve geriye sadece lefter kalıyor. cebindeki az miktar paranın bir kısmını yiyecek için kullanan lefter, kalan kısmını da kendisini bulancak'tan rusya'ya götürecek botun sahibine veriyor. rusya'ya gitmeyi başarıp en büyük abisini bulan lefter, abisi ile birlikte yol kenarındaki pazarlarda tatlılar satarak yunanistan'a gitmeye yetecek kadar para biriktiriyor. kısa süre yunanistan'da yaşayan kardeşler, lefter 15 yaşındayken amerika'ya göç etmeye karar veriyor. amerika'ya göçten birkaç yıl sonra lefter'in abisi kalp krizinden ölüyor.

abisinin ölümü sonrası tek başına kalan lefter nyc'de önce bir terzinin yanında, sonra da yunan restaurantında bulaşıkçı olarak çalışıyor. bu sürede nyc'deki pontus rum topluluğuna katılan lefter orda tanıştığı rum mülteci ve göçmenlerle birlikte yaşamaya başlıyor. aradan geçen yıllarda çeşitli işlerde çalışan lefter, 60'lı yıllarda manhattan'ın doğu yakası'nda kendine ait bir çiçekçi dükkanı açıp ciddi miktarda para sahibi oluyor. bir yandan da ailesinin nasıl olduğunu düşünüp, hayatta kalan tek kişi olmasından dolayı suçluluk duymaya başlıyor. bu duygu karmaşası içinde türkiye'ye dönüp doğduğu, kısa bir süre yaşadığı ve ailesini kaybettiği yerleri ziyaret etmeye karar veriyor...

67 yılının yazında nyc'den ankara'ya, ordan otobüsle giresun'a, ordan da espiye'ye gidiyor. kendisini çağlayan'a götürecek birini ararken, mesleği terzilik olan ihsan ardın (bilindik hikayedeki adı ile izzet aydın) ile tanışıyor. ihsan ardın ve yanındaki arkadaşları fırıncı ferit yahyaoğlu ile kamyon şoförü ali seyahat lefter'i çağlayan'a götürüyor. üç saat süren yolculuk boyunca üç arkadaş lefter'i amerika'daki hayatın nasıl olduğu ile ilgili soru bombardımanına tutuyor. zira o yıllarda giresun'dan avrupa'ya işçi olarak göç edenler olsa da amerika'ya gitmiş kimse yok. çağlayan'a vardıklarında lefter geçmişine dair hiçbir şey bulamıyor. ordan bulancak'a gidip ailesinin katledildiği yeri görmek isteyen lefter ve üç arkadaş bulancak'a vardıklarında, yıllar önce kendisini rusya'ya götüren botun kalktığı limanın yakınlarında yere çöküp, zemini öpüp dua ediyor lefter. gece otobüsüyle ankara'ya dönmeden önce kendisini bu yolculuk boyunca yalnız bırakmayan üç arkadaşa teşekkür ederek, nyc'deki çiçekçi dükkanının adresini ve telefon numarasını verip, amerika'ya yolları düşerse lefter'i aramalarını söyleyip veda ediyor.

üç arkadaş da lefter'in bu davetine icabet etmek isterler fakat eşleri ve çocukları olduğu, aynı zamanda kısıtlı bir paraya sahip oldukları için öncelikle aralarından tek birinin gitmesine karar verirler. bu kişi ihsan ardın olur. iki arkadaş ellerindeki tüm parayı ihsan'a verip karşılığında kendilerini de amerika'ya aldırmasını umarlar. turist vizesi alan ihsan, cebindeki 250 tl ile 1968 yılında new york'a gider. uçaktan inip taksiye biner, taksi şoförüne lefter'in çiçekçi dükkanının adresini verir. ne var ki saat geçtir ve dükkan çoktan kapanmıştır. şansa, taksi şoförü biraz türkçe bilen bir yunan çıkar ve ihsan'a yardım etmek ister. ihsan'ı gece için bir otel odasına yerleştirip ertesi gün yanında bir türk arkadaşıyla döner ve hep birlikte çiçekçi dükkanına giderler.

ihsan kendi ayakları üstünde durabilecek konuma gelene kadar lefter'in dükkanında kuryelik yapar. 1969 yılında rum bir avukata verdiği $1300 karşılığında green card sahibi olur. daha sonra bir el ilanından bulduğu long island'daki bir zarf fabrikasında çalışmaya başlar. sabahları bu fabrikada çalışan ihsan, akşamları doğu yakası'nda terzilik yapar, geceleri de bir yunan barında temizlikçi olarak çalışır. 69 yılında giresun'daki evine 70 bin tl yollayan ihsan, aynı yıl cebinde 32 bin tl ile giresun'a ziyarete gider.

sonraki üç yılda karısı, çocukları ve köyden 20 kişiyi daha amerika'ya getirir

başlarda köyden gelenlere yardım eden ihsan, gelmek isteyen insan sayısı arttıkça $4000 karşılığında onların belgelerini hazırlayan kişi olur.

ihsan'ın daha sonraları long island'da benzin istasyonu ve diner satın alacak parayı biriktirmesinin bir ayağı bu belge hazırlama işiyken, diğeri de bulunduğu sosyal çevre nedeniyle pontus rumu ve yunan restaurant sahiplerinin emeklilik nedeniyle iş yerlerini devredeceği/satacağı haberini alan lefter'in bu haberi ihsan'a iletmesi, ihsan'ın da köyden gelmek isteyenlere hangi restaurantları satın alabilecekleri bilgisi ile yine bu satış belgelerini hazırlayan kişi olmasıdır.

bu sürede ihsan'ın imam nikahlı karısı amerika'da yaşamaktan mutlu olmaz ve kızını da alıp köye döner, dört oğlu ise ihsan ile birlikte amerika'da kalır. daha sonra tekrar evlenen ihsan'ın karısı olur. ihsan trabzon'dan başka biriyle üçüncü evliliğini yapar.

ihsan bugün zamanını istanbul-kartal'da satın aldığı boğaza bakan apartmanın bir dairesi ile nj'de sahibi olduğu town house arasında emekli hayatı yaşayarak geçiriyor. nj'de yaşayan, diner sahibi en büyük oğlunun ise milyoner olduğu söyleniyor.

ihsan'dan sonra sıra ferit'e gelir

1971'de turist vizesi ile ihsan'ın yanına giden ferit, gündüzleri bir yunan restaurantının mutfağında, geceleri de bir yunan tavernasında çalışarak altı ay ihsan'ın yanında kalır. 1974'te $1900 karşılığında green card alan ferit, hemen sonrasında karısını, ondan dört yıl sonra da yedi çocuğunu yanına alır. ferit'in tek kızı ihsan'ın oğlu ile, ihsan'ın kızı da ferit'in oğullarından biri ile evlenir. kendi işini kurmak için yeterince para biriktiren ferit, lefter'in connecticut'daki yunan arkadaşlarının i-95 yanındaki diner'ını satacakları bilgisi üstüne diner'i satın almaya karar verir. bu işletmede çalışacak işçiler de birer birer köyden getirilen giresunlular olur.

bugün ferit'in oğullarından ikisi i-95 yolu üstünde benzin istasyonu sahibi, ikisi pizza restaurantının, diğer ikisi de highway üstündeki diner'ın. 96'da köyüne temelli dönüş yapan ferit, çocuklarını ve torunlarını görmek için sık sık amerika'ya geliyor. diğer zamanlarda ise köyünde inşa ettiği villasında yaşıyor.

ferit'ten sonra sıra artık ali'dedir

ne var ki ali'nin amerika macerası turist vizesi başvurusuna olumlu cevap alamadığı için başlayamaz. bu sırada çeşitli işlerde çalışan ali, şansını almanya'da ve libya'da dener ama kısa süre sonra köyüne geri döner. köyden amerika'ya gitmek isteyen kimseye vize verilmemesi üstüne karısının amcası kanada'da yaşayan ali, kanada üstünden ny'a gitmenin daha kolay olacağını düşünür. ihsan, ali için istanbul çıkışlı amsterdam üstünden montreal'e uçak bileti alır. montreal'den otobüsle kanada sınırının yakınına giden ali, $500 karşılığında kendisini yürüyerek amerika'ya geçirecek insanlarla anlaşır. 1984'te 37 yaşındayken amerika'ya gelen ali, ihsan'ın long island'daki benzin istasyonunda çalışmaya ve istasyon içindeki ofiste yaşamaya başlar. 1992'de $5000 karşılığında green card alır. aynı yıl köye dönüp karısını ve çocuklarını getirip ihsan'ın new jersey'de yaşayan oğlunun yanına taşınır. ali'nin oğlu ihsan'ın oğluna diner açmak için yardım eder. ihsan'ın oğlu kalp krizinden ölünce diner'in yeni sahibi ali olur. ali'nin kızı ferit'in oğullarından biriyle evlenir. ali ve karısı 96'da köye dönüp kuyumcu dükkanı açtıktan sonra orda yaşamaya devam ederler.

bu üç arkadaştan sonra göçen isimlerden bazıları

ömer kılıç: türkiye’de dokuz yıl ilkokul öğretmenliği yaptıktan sonra 1971'de amerika'ya gelip, 74'te bir rum avukat aracılığıyla green card almış. 76'da ilk restaurantını açtıktan sonra yıllar içinde kendi köyü olan keşap'tan 800 kişinin amerika'ya gelmesini sağlamış.

ünal kahya: 85’de kanada'da yaşayan yağlıdereli birine verilen $500 karşılığında kanada'dan amerika'ya illegal yolla geçmeye çalışırken yakalanıp 1.5 ay içerde yatmış. $5000 kefalet ödeyip çıktıktan sonra sahte evlilik üstünden green card almış.

cemil kahyaoğlu ve babası: ihsan'ın yardımıyla babası gelmiş. cemil ise $100 karşılığında meksika'dan vagon ile kaçak gelmiş.

cevdet özdemir: önce abisi, sonra kendisi meksika'dan illegal giriş yapmış. sonraki yıllarda aynı yol ile diğer kardeşler ve kuzenler gelmiş.

kadir çatalbaşoğlu: önce guatemala, ardından sırasıyla meksika, ekvador ve kolombiya'ya giderek bir süre oralarda çalışmış. 1992'de kolombiya'dan kaçak yolla gelmiş. 2005'te sınır dışı edilmek için çıkarıldığı mahkemede katrina kasırgası için başlattığı yardım kampanyası sayesinde hakim tarafından affedilmiş. şimdi new haven'da pizza dükkanı var.

bugünkü durum

bugün amerika'da yaşayan 40-45 bin giresunlu olduğu, bunların 20 bininin çoğunlukla doğu yakası'nda yaşayan yağlıdereliler olduğu söyleniyor. bunlardan bir kısmı türk ve yunan pizza/diner'ında aşçı/garson olarak çalışırken, bir kısmı benzin istasyonlarında çalışıyor. bir kısmı boyacılık, kamyon şoförlüğü ve tamir işleri yapıyor. bir kısmının ise kendilerine ait iş yerleri ve evleri var.

topluluğun çok büyük bir kısmını meksika'dan veya kanada'dan illegal yollarla giriş yapanlar oluştururken, kalanını turist vizesi ile gelip ülkede kalma hakları dolmasına rağmen çıkış yapmayarak kaçak duruma düşenler oluşturuyor.

bunlardan özellikle 1985 sonrası gelenler sahte evlilik üstünden green card almış.

giresun'dan amerika'ya göç 85-2000 yılları arasında zirve yaptı. 15 yıl boyunca her yıl 500'den fazla yağlıdereli amerika'ya göç edip bir daha geri dönmedi. geri dönmeyenlerin sayısı çoğaldıkça amerikan konsolosluğu giresunlulara örtülü ambargo uygulayarak turist vizesi başvurularına red vermeye başladı. bu ambargo ile birlikte 2000'den sonra amerika'ya gitmek iyice zorlaştı.

kaynak: migrating to america: transnational social networks and regional identity among turkish migrants

17 Yıl Kanada'da Yaşadıktan Sonra Türkiye'ye Dönmeye Karar Veren Sözlük Yazarının Hikayesi

MÖ 3. Yüzyılda Avrupa'dan Göçüp Yozgat'ta Karar Kılan Kavim: Galatlar