Görüntü Yönetmenliğinin Bir Filmi Taşıyabileceği Yeri Gösteren Örnek: Esaretin Bedeli

Esaretin Bedeli (The Shawshank Redemption) görüntü yönetmenliğinin bir filmi nasıl başka bir boyuta taşıyabildiğinin en büyük kanıtlarından biri.
Görüntü Yönetmenliğinin Bir Filmi Taşıyabileceği Yeri Gösteren Örnek: Esaretin Bedeli

esaretin bedeli (the shawshank redemption) görüntü yönetmenliğinin bir filmi nasıl başka bir boyuta taşıyabildiğinin en büyük kanıtlarından olan bir stephen king uyarlaması. hiç şüphesiz ki roger deakins günümüzde yaşayan en büyük görüntü yönetmenidir... (sorry hoyte van hoytema) bu filmde varlığını her karede hissedebilirsiniz.

--- spoiler içerir ---

örneğin; brooks karakteri ''hapishanedeyken önemli biri, eğitimli biri'' bu yüzden var olduğu her sahnede insanlar ona bakarak konuşur ve her konuştuğunda dinlerler. bütün çekimleri yakın plandır, çünkü hapishane dar alanlardan oluşan bir mekandır ama o dar alanlarda seçilen ışık ve renk gamı ile brooks karakterinin varlığı dark ederiz.


ama serbest kaldığında, yani dışarıdayken ''o eski bir suçlu, istese bir kütüphane kartı dahi alamaz'' bu yüzden de var olduğu her sahnede insanlar onu görmezden gelir, sanki yokmuş gibi davranır, onunla konuşurken ona bakmazlar bile, sadece mağaza müdürü o da küçümseyerek bakar.


artık dışarıdadır ve geniş olanlar ile sahneleri çekilmeye başlar fakat otoyola adım attığında ve otobüste yolculuk yaparken, parkta kuşları beslerken iyice küçükmüş/büzülmüş olarak görürüz onu.


intihar ettiği sahnede dahi kamera ondan uzaklaşır ve belli belirsiz bir gölge halinde bize veda eder.


aynı şekilde red karakteri hapishanedeyken hep merkezde yer alır, çünkü o ''istenen her şeyi getiren kişi''dir ve önemlidir. planları geniş ya da ona odaklıdır. hapisten çıktığı sahneden itibaren ise tam tersi bir biçimde planlar daralmaya başlar, ta ki andy'nin mektubu sonrası yola çıkana kadar, o andan sonra sahneler daha parlak ve geniş planlar ile görmeye başlarız karakteri çünkü ezberini bozmuştur.


andy karakterini ilk gördüğümüzde arabanın içinde ve kafasında dönen kararlar yüzünden sıkılmış büzülmüş haldedir. o andan itibaren onun ön planda olduğu her sahne de bu ruh halini hissetmeye devam ederiz çünkü kamera hareketleri andy'nin ruh halini takip eder, ta ki bankadan içeriye girip müdürün parasını çektiği ana kadar, ondan sonra kamera andy'i geniş planlar ve parlak renkler ile göstermeye başlar, tıpkı andy'nin artık gülümsemeye başlayan ruh hali gibi.


gardiyan hadley ise kameraya ilk girdiği an müdür norton'un yanında ona eşittir, mahkûm dövüp öldürdüğü sahnede ise kamera onu yere yakın bir konumdan çekerek tanrı gibi gösterir ki mahkûmların gözünde o zaten böyle biridir.


tutuklandığı sahnede ise kamera yukarıdan pan yaparak yaklaşır, tıpkı incil'de yazdığı gibi tanrı onu izliyordur.

--- spoiler ---

letterboxd