GoT'un Son Dakikalarını Nefes Tutarak İzlediğimiz 7. Sezon 4. Bölümünün İncelemesi

Game of Thrones'un 7. sezon 4. bölümü her ne kadar başlarda sıkıcı gibi göründüyse de son 10 dakikasındaki aksiyonla izleyen herkesi mest etmiştir. İnceleme için söz "bigboned"da.
GoT'un Son Dakikalarını Nefes Tutarak İzlediğimiz 7. Sezon 4. Bölümünün İncelemesi
HBO


ya allah kahretsin yapacağınız işin içine edeyim, o dothraki, adadan nasıl-- yok şaka yapıyorum. bu sezonun en iyi bölümünü izledik, ama merak etmeyin ben eleştirecek şey bulurum yine.

--- 7x4 - spoils of war spoiler ---

reach

bölümü, lannister kuşatması sonrası highgarden'da açtık. jaime, kamyon yüküyle parayı, king's landing'e götürüyor ve deli gönül, madem tyrell ailesi bu kadar zengindi, neden kendilerini 30 saniye savunabildiler diye sormak istiyor, ama artık geçmiş defterleri açmayalım.

highgarden'ı bronn istiyor ancak cersei, orayı randyll tarly'e söz vermişti. casterly rock, dany'e gitti; highgarden tarly'e; lannister hanedanı bildiği evsiz kaldı. tamam, şimdi belki king's landing var ama yarın birgün lannisterlar tahttan inerlerse, nerede oturacaklar? hangi arazinin geliri onlara gidiyor? westerlands'in başkenti casterly rock, dany'e geçtiyse, oradan toplanan vergiler de ona mı gidiyor? westerlands'teki 50 küsür lord kimin hizmetinde? geçen bölüm, jaime, casterly rock'a "önemsiz" demişti ama aslında asıl demesi gereken "bu tip detaylar dizi için önemsiz" olmalıydı. artık kalmış 9 bölüm, kim siker westerlands'ten toplanan vergilerin nereye gittiğini di mi?


dizinin bir şeye acilen karar vermesi lazım. bu jaime, ilk sezondaki jaime mi, yoksa 6. sezondaki jaime'mi? bran'ı kuleden aşağı iten "yavşak" jaime'mi; yoksa brienne'i kurtarmak için hayatını tehlikeye atan, kardeşi tyrion'u ipten alan "akıllanmış" jaime mi? ben bu karakteri anlamakta gerçekten zorlanıyorum. bronn'a "git köylülerin tahılını zorla al" diyen jaime, bildiğin yavşak jaime, yani dizi 1. sezona geri döndü ve bu adamın karakterinde hiç bir değişiklik olmadı öyle mi? ilginç olan, ben dizinin tekrar "akıllanmış" jaime'ye geri döneceğini düşünüyorum ve cersei'nin sonu jaime'nin elinden gelecek. ama bu noktaya gelene kadar bir süre daha, jaime-cersei suni geriliminin ekmeğini yemek istiyorlar. aynı, jon-dany, jon-sansa, sansa-baelish suni gerilimlerini süründürdükleri gibi, bunu da gereksiz uzatıyorlar. jaime'nin elini kaybetmesiyle başlayan karakter değişimi, eğer kendisi cersei'yi öldürürse mükemmel bir sona ulaşır. dizinin de, bu karakteri bir ileri, bir geri götürmekten vazgeçip bir an önce bu sona doğru gitmesi gerek.

benzer bir şekilde, gururlu bir adam olduğunu bildiğimiz randyll tarly'nin de, bu köylülerin soyulması olayına karşı çıkması gerekiyordu, ama o sadece yüzünü buruşturmakla yetiniyor. tarly, geçen bölüm hizmet ettiği aileyi sattı; bu bölüm de hizmet ettiği reach halkının elindeki yiyeceği alıp cersei'ye vermeye razı oluyor. ne diyeyim; dizideki tarly de karaktersizin önde koşanı çıktı. keşke, geçen sezon bize "gururlu bir komutan" olarak değil "menfaati için satmayacağı şey olmayan" birisi olarak tanıtılsaydı. evet, bu kitaptan farklı olurdu ama en azından dizi kendi içerisinde tutarlı kalırdı.


belki okuyan olmuştur, geçen gün aegon targaryen'in westeros işgali sırasında, lannister ordularını yaktığı field of fire muharabesiyle ilgili bir entry (#69932772) girmiştim. o entryi girmemin sebebi, bu bölümde o savaşın tekrarlanacağını umuyor olmamdı. lannister tahıl konvoyu, 300 yıl önceki savaşın yaşandığı yerde, blackwater rush'ın güneyinde yavaşladığında, "field of fire!!!" diye haykırdım, bizim hatun "sus len bebek uyuyo" dedi, gazımı aldı.

aslında dothraki'nin ayak seslerini duyduğumda refleks olarak bir "olmaz öyle şey" dedim, "dany'nin gemileri yandı, dothraki o adadan nasıl anakaraya geçti" diye mızmızlamaya başladım ama sonra sakinleşip, 100bin dothraki'nin, dragonstone'a yerleşmesinin imkansız olduğunu hatırlattım kendime. dany, westeros'a ilk geldiğinde, o kadar adamın adaya sığmayacağını görüp, dothraki'nin büyük bölümünü anakaraya indirmiş olabilirdi. (bakın aslında diziden çok şey beklemiyoruz, geçen 3 bölümde tek bir cümleyle dothraki'nin hepsinin dragonstone adasında olmadığı söylense, hem "o kadar adam adada nasıl barınıyor" diyen, hem de "o dothraki adadan nasıl ayrıldı" diye zırlayan benim gibi göt lalelerini susturursunuz. pipisiz adamın sevişme sahnesiyle vakit kaybetçeğinize, böyle bir kaç detayı ekleseniz senaryoya daha güzel olmaz mı?)


neyse tadımızı kaçırmadan devam edelim. orjinal field of fire'da, aegon'un 3 ejderhası birden sahaya inmişti ama dizi sadece drogon'u kullanmayı tercih etti. dizinin bütçeden yana dertli oluşunu normal karşılamak lazım, nitekim ejderhalar harbiden çok yakıyor. bu bölümde de masraftan kaçılmamış, ejderhaların yarattığı yıkım ve dehşeti, ilk defa bu kadar çarpıcı bir şekilde görmüş olduk. hikayedeki boşluklar nedeniyle diziyi sürekli eleştiriyor olsam da, görsel olarak başardıkları işin hakkını vermek lazım.


daha önceki yazılarımda bir çok kez, dany'nin westeros için oluşturduğu tehlikeden bahsetmiştim, dizi de zaten bu sezon, özellikle tyrion yoluyla, ortalığı yakıp yıkmanın doğru olmayacağı fikrini bize aktarmaya çalıştı. bu bölümdeki savaş sahnelerinde, ejderhalar ve dothrakinin bir arada meydana çıkmasının nasıl korkutucu olduğu iyi işlendi. dany, her ne kadar "taht benim hakkım" diye ortalıkta dolansa da, westeros'u ateş ve barbarlar ile istila etmeye başladığınızda, kimsenin size "buyrun kraliçem" demesini beklememeniz gerek. o açıdan randyll tarly gibi adamların da, korktukları dany yerine, tiksindikleri cersei'den yana pozisyon almaları da anlaşılabilir. dany'nin işgal gücünü oluşturan ejderhalar, dothraki, unsullied, r'hllor gibi parçaların tamamı, westeros halkları için "yabancı" ve "korku uyandıran" şeyler. dizi martell ve tyrell ordularını hemen devre dışı bırakarak, aceleyle de olsa, dany'i bu korkunç silahları sahaya sürmeye zorladı ve field of fire'da gördüğümüz üzere, dany'nin elindeki güçler, gerçekten kitle imha silahlarından farklı değil. ben, kitapda da benzer olayların yaşanacağını tahmin ediyorum ve dany'nin yaratacağı yıkım, grrm'in "savaşın galibi olmaz" görüşüyle son derece örtüşen bir tema olacak.


cersei'nin qyburn'e yaptırdığı ballistaların* burada ortaya çıkması aslında beni biraz şaşırttı. lannisterlar, eğer ejderhaların saldırması bekliyorlardıysa, belki 1 taneden fazla getirip bunları kullanmayı bilen adamları da orda bulundurmaları gerekiyordu. bu silahın, daha önce first dornish war sırasında, meraxes adlı ejderhayı gözünden vurmak suretiyle öldürdüğünü söylemiştim. dizi bunun tekrar yaşanacağının ipucunu da, bize daha önce ejderha kafatası vurulan sahneyle vermişti. bronn, silahın başına geçtiğinde, kafamdan geçen "drogon'u harcamazlar heralde" oldu ama yine de pek emin olamadım. nitekim, meraxes vurulup düştüğünde, onunla beraber binicisi rhaenys targaryen de ölmüştü. hem drogon'un, hem de dany'nin öldüğü bir şoku yaşar mıyız diye bekledim ama, biraz da mantıklı olarak, böyle bir şey olmadı. o ballista ile, uçan bir ejderhayı gözünden vurmanın ne kadar düşük bir ihtimal olduğunu dizinin gelecekte de hatırlaması gerek. bu, ejderha avlama olayi, westeros tarihinde sadece 1 kere yaşanmış bir olay ve kitapta bile bundan "çok şanslı bir atış" olarak bahsediliyor. yani, bronn'un attığı 2 oktan birisi drogon'u öldürseydi, %50 şut yüzdesine ben isyan ederdim.

 


field of fire 2.0 ile ilgili pek bir şikayetim olmasa da, ben bu sezon bir türlü gelmeyen "şok ölüm" sahnesinin yine olmayışına biraz üzüldüm. dizide en son bize "oha" dedirten ölüm sahnesi ne zamandı hatırlamıyorum (jon?). halbuki, ilk 3 sezonda 2-3 haftada bir, beklemediğimiz bir yerden darbe yiyorduk. bu bölümde, drogon ortalığı dağıtmışken, şok bir ölüm göstermek için elde fırsat vardı, ama dizi jaime'yi 2 kere deux ex machina yöntemiyle kurtarmayı tercih etti. hatta, bir üçüncüsünü de önümüzdeki bölüm görebiliriz, çünkü jaime'yi full plate zırh ile batarken bıraktık. ona bir el atan mutlaka çıkacaktır (tyrion?) hadi jaime'yi öldüremediniz, rambo 3'te rus helikopterleriyle savaşan rambo gibi ejderhalara kafa tutan bronn'un başına bir şey gelseydi bari. ulan onu da geçtim, bari ricko-- dickon tarly ölseydi yahu, randyll tarly'e yaptığı seçimin bedelini görmesi açısından gayet vurucu olurdu.

birileri ölsün istiyorum arkadaş! şöyle bir oha olayım oturduğum yerde, özledim yemin ediyorum.


dragonstone

jon snow, halasıyla yılların hasretini gidermeye devam ediyor. bu hafta, jon, daenerys'i bir mağaraya sokup, powerpoint prezentasyonu göstererek white walkerların geldiğine inandırmaya çalıştı. jon'un bahsetttiği children of forest - first men ittifakının üzerinden 10bin yıl geçmiş ama nedense o duvar resimleri bana pek eski gelmedi. şöyle bir diyalog bekledim yemin ediyorum:

- evet, görüyorsun kraliçem white walkera karşı beraber savaşmalıyız.
- jon olm, bunlar pek eski değil gibi, sen mi çizdin bunları?
- yok efem 10bin yıllık-
- elindeki tebeşir tozu mu senin?
- toz mu? yok. hımm.. un bu. su böreği yaptık davosla, yer misin?
- su böreği?
- evet. ne diyorduk şimdi ikinci slayta bakarsak night's king'i görüyoruz.


geçen hafta da söylediğim gibi, westeros'a ejderhaya binip gelmiş bir karakterin, white walkerlara inanmakta bu kadar zorlanması bana pek mantıklı gelmiyor. ateşlerde yürüdüm, ejderhalarla savaştım ama efsanelere inanmıyorum. ama birisi bana powerpoint sunumu hazırlarsa, fikrim değişebilir.

benim başka anlamadığım şey ise, dany'nin jon'u diz çöktürmekteki ısrarı ve jon'un inatla bunu yapmayışı. daenerys targaryen, geçtiğimiz sezonlarda "westeros'a gidip taht oyununu kıracağım" diye yola çıkmış bir karakterdi; ama westeros'a adım attığı andan itibaren, targaryen ailesinin şımarık kızı danygül oluverdi. hele ki, bu bölümde dediği gibi, white walker tehlikesine inanıyorsa, o zaman jon'a diz çöktürmedeki ısrarı iyice anlamsızlaşıyor. ancak, problem sadece burada da değil. diyelim ki, dizi, dany'nin erdemli kişiliğini değiştirmekte kararlı ve eline geçirdiği güç, dany'i bambaşka bir insan yaptı. bunu kabul ettiğimizde, onun yardımına muhtaç olan jon'un diz çökmeme ısrarı anlamsız hale geliyor. madem white walker tehlikesi her şeyden önemli, o zaman jon'un da inadı bırakıp, bu tehlikeye karşı tek umudu olan dany'nin yardımını alması lazım. jon'un bu bölümde öne sürdüğü "kuzeyin lordları, güneyli hükümdar istemiyor" bahanesi pek tutarlı değil. her şeyden önce, o lordlar, 300 yıl önce torrhen stark, aegon'un önünde diz çöktüğü günden beri güneyli krallara hizmet ediyorlardı ki, bunun 280 senesi o kral bir targaryendi. son dönemde yaşananlar, onları etkilemiş olabilir ama kuzeyin başına gelenlerin sorumlusu targaryen hanedanı değil, lannisterlar. bana göre, kuzeyli lordların, cersei'den intikam almak için, onu yenebilecek tek güç ile ittifak yapmayı istemesinden daha normal bir şey olamaz.


hadi lorlar mızmızlanıyor diyelim, jon snow ne zamandan beri kuzeyli lordları dinler oldu ki? yabanileri duvardan içeri aldığında da, bütün kuzey itiraz etmişti ama jon bunu ölmek pahasına yaptı. white walker tehlikesini önlemek için ölmeyi göze alan jon, diz çökmeyi göze alamıyor mu yani? daha önce bahsettiğim suni gerilimlerden bir başkasını da burada yaşıyoruz. bu iki karakterin de birbirine muhtaç olduğu bir ortamda, dizinin, artık bu anlamsız çekişmeye bir son vermelesi gerekiyor. ama sanırım, elinde hiç kitap materyali kalmayan dizi, bu gerilimleri kullanarak senaryoyu uzatıyor.

geçen hafta bahsettiğim, tyrion'a artık kimsenin güvenemeyeceği konusu, bu hafta dany-tyrion diyaloglarıyla işlendi. daenerys, haklı olarak, çok kısa sürede 3 müttefik kaybetmesine neden olan tyrion'a kızgındı ve bana göre tyrion, drogon'a öğle yemeği olmadığı için şanslıydı. biz, westeros'ta çok daha sudan sebeplerden hoca değişikliği yapıldığını gördük ve bu saatten sonra, dany'nin, tyrion'un sözleşmesini uzatması saçma olur. deanerys, tyrion'a olan güvenini, ona "beni ailene sattın mı?" diye soracak kadar kaybetmiş durumda ve jon'a fikrini sorarak artık tyrion'u sallamadığının ipucunu da verdi. bu saatten sonra, tyrion'un tekrar dany'nin gözüne girmesi için ekstra bir şey yapması lazım, ama dizi, önümüzdeki bölüm, konuyu hiç bir şey olmamış gibi işlerse şaşırmam. halbuki, tyrion'un varys ile birlikte, dany'nin gözüne girmek için bir çılgınlık yapması fikri gayet ilginç olabilirdi.


bir de, dany'nin "cersei, reach'in bütün mahsülünü çalarsa, dothraki aç kalacak." lafına takıldım. cersei'nin çalmasını önledi dany ama bütün mahsülü ateşe vererek yaptı bunu. aç mı kaldı yani şimdi dothraki? belki dizi, bize dothraki'nin westeros'un bütün tarlalarını yağmalamak zorunda kalacağının işaretini vermeye çalışıyor olabilir.

bu arada beklediğim "şok ölüm", theon-jon karşılaşmasında gelir mi diye umdum ama theon denilen adam hayatta kalma serisine devam etti. sanırım, uzun kış gelip, white walkerlar insanlığı yok ettiğinde, geriye kalan tek kişi theon greyjoy olacak.


winterfell

ben, dizideki littlefinger'ın yaptığı aptalca işleri eleştirdikçe ve onu tamamen köşeye sıkışmış ve işlevsiz bir karakter olarak tanımladıkça, bana "littlefinger'ın başka planı vardır" diye mesaj atanlar oluyor. tabi ki, ben de isterim littlefinger hepimizi şaşırtsın ama bu bölümde de gördük ki, dizideki baelish harbiden gerizekalı. bran'ın, her şeyi gören bir metafizik varlığa dönüştüğünü anlamasını beklemiyordum, ama gidip ona valyrian çeliği hançeri göstermesi kadar saçma bir hareket olamaz.


hatırlarsanız, bu hançer, bran'ı öldürmeye çalışan süikastçinin elinden düşmüştü ve littlefinger, catelyn stark'a bu hançerin tyrion'a ait olduğunu söyleyip, cat'in tyrion'u tutuklayarak eyrie'ye götürdüğü olaylar zincirini başlatmıştı. hançerin, tyrion'a ait olduğu tabi ki bir yalandı ve dizide bu işin arkasında kim olduğunu henüz öğrenemedik (kitapta süikastçiyi yollayan joffrey ve hançeri de robert'ın koleksiyonundan çalıyor). dizide, süikast girişiminin arkasında kim olursa olsun, stark hanedanının dağıldığı iç savaşın, littlefinger'ın söylediği yalan yüzünden çıktığı gerçeği değişmiyor. petyr baelish'in bu sırrı mezara götürmesi gerekirken, gelip bran'a hançer muhabbeti açması abesle iştigalden başka bir şey değil. bran'ın kapasitesinin farkında olmasa bile, kendisini suçlu duruma düşürecek bu olayı tekrar su üstüne çıkarması gayet saçma.

dizinin, aynı hançeri, sam'in citadel'deki kitaplarında da gösterdiğini hatırlarsak, bu hançer muhabbetinin littlefinger'ın sonunu getireceğini tahmin edebiliriz. zaten, bu bölümde bran "kaos bir merdivendir" diyerek, baelish'in aklını alıverdi. littlefinger'ın sonunu bran'ın vizyonları mı getirecek, yoksa başka bir şey mi bilmiyorum ama bu karakter, 8. sezonda hala hayatta olursa şaşırırım. geçen bölüm duyduğumuz "maester luwin bütün kuzgun mesajlarının kopyalarını saklamış" sözü, bana o mesajlarda littlefinger'ın ne mal olduğunu ortaya çıkaracak bir şeyler mi saklı diye düşündürmüştü ama bran'ın vizyonları varken ona bile gerek yok sanıyorum.

bu arada, bran'ın insanlıktan çıkmış halde işlenen karakterini gayet isabetli bulduğumu tekrar belirtmem gerek. meera'nın da dediği gibi, bildiğimiz bran, o mağarada öldü ve artık kendisine bambaşka bir varlık olarak bakmamız gerekiyor.


bu bölümde, içimizi ısıtan stark buluşmalarına bir yenisini daha ekleyip, arya'nın da evine geri döndüğünü gördük. geçen hafta erkek kardeşi bran'ın bir oduna dönüştüğünü öğrenen sansa, bu hafta da kız kardeşinin john wick olduğunu öğrendi. sansa'nın, "ailede normal insan kalmadı, winterfell değil tımarhane amk" diye kafasından geçirdiğine eminim.

bran-arya konuşmasından, arya'nın cersei'yi öldüren kişi olacağı izlenimini edinsek de, ben hala o işi jaime'nin yapcağını düşünüyorum. çünkü, cersei'nin en güvendiği insan tarafından öldürülmesi, hikaye ve jaime'nin karakter gelişimi açısından çok daha tatmin edici olur. dizi, arya'nın bu işi yapacağına dair ipuçları vererek, bizi jaime ile ters köşeye yatırmaya çalışacak. (umarım).


hele bazılarının dediği gibi jaime'nin yüzünü kullanan arya işlerse bu cinayeti, harbiden tiksinirim. arya'nın, istediği anda istediği kişiyi öldürebilen bir süper kahramana dönüşmesini gerçekten istemiyorum. umuyorum, bran'ın kendisine devrettiği hançeri, baelish'i oymakta kullanır. nitekim, littlefinger'dan gereksiz yere nefret eden starklar zincirine bu bölüm arya da katıldı. (ne arya, ne jon, littlefinger'ın çevirdiği dümenleri bilmiyorlar. onların bildiği, sansa'yı saraydan kurtaran ve jon'un yardımına giden yardımsever baelish**).

arya'nın john wick kıvamında bir süikastçi olmasından tiksiniyor olsam da, brienne ile dövüşürken syrio forel'in hareketlerini birebir kopyalaması ince düşünülmüş bir detaydı.


genel olarak, field of fire 2.0'ın hakkının verildiği ve dizinin, bu sezon yaptığı garip seçimlerden uzak durduğu bir bölüm izledik. bu sezonun en iyi bölümünün, euron greyjoy denilen palyaçoyu görmediğimiz bölüm olması da tesadüf değildi. ışınlanan donanma olmayınca, game of thrones daha bir güzel oluyor. genelde sezon sonuna doğru kaliteyi arttırmayı tercih eden yapımcıların, kalan 3 bölümde bu trendi devam ettirmelerini umuyorum.