Göz Doktoruyken Bir Kaza Sonucu Suriye Lideri Olan Beşşar Esad'ın Hikayesi

Başlangıçta babasının halefi olarak yetiştirilmeyen Esad için Suriye devlet başkanlığına giden yol, ağabeyi Basil'in 1994'lerin başlarında Şam yakınlarındaki bir araba kazasında ölmesiyle açılır. İşte baştan sona Beşşar Esad'ın hikayesi.
Göz Doktoruyken Bir Kaza Sonucu Suriye Lideri Olan Beşşar Esad'ın Hikayesi

suriye lideri beşar esad'ın yaşamında çok sayıda belirleyici an olduğu söylenebilir ancak belki de bunların en önemlisi, yaşadığı yerden binlerce kilometre uzaklıkta gerçekleşen bir trafik kazasıdır. zira başlangıçta babasının halefi olarak yetiştirilmeyen esad için suriye devlet başkanlığına giden yol, ağabeyi basil'in 1994'lerin başlarında şam yakınlarındaki bir araba kazasında ölmesiyle açılmıştır. beşar, bu esnada londra'da göz hastalıkları uzmanlığı eğitimi almaktadır. basil'in ölümünün hemen akabinde ise "küçük kardeşini" suriye'de iktidara hazırlama planları yapılmaya başlayacaktır ...

beşar esad 1965'te hafız esad ve anisa makluf'un 2. oğlu ve 3. çocuğu olarak dünyaya gelir. o yıllarda bilhassa suriye ile orta doğu ise önemli gelişmelere gebe durumdadır. zira arap milliyetçiliği bölgedeki çok sayıda ülkede siyasete hakim bir pozisyondadır ve suriye, bu kesişim kümesinin başına çeken devletlerden biri konumundadır. baas partisi, mısır ve suriye arasındaki kısa ömürlü (1958-1961) birleşmenin ardından iktidara gelmiş ve arap milliyetçiliği söylemiyle ön plana çıkmıştır. dönemin çoğu arap ülkesi gibi suriye'de de demokratik bir idare söz konusu değildir. esad ailesinin bağlı olduğu şii islam'ın nusayri mezhebi ise suriye'deki dezavantajlı gruplar arasında yer almaktadır ve bu zorluk hasebiyle çok sayıda nusayri, ellerini güçlendirmek adına suriye ordusu'na katılmıştır. bu esnada hafız esad da subay hüviyetiyle baas partisi'nin sıkı bir destekçisi olarak ortaya çıkmış ve 1966 yılına gelindiğinde savunma bakanı olmuştur.


hafız esad, gücü elinde toplamasıyla geçen sürecin nihayetinde yani 1971'de suriye cumhurbaşkanı olmuş ve bu unvanı 2000 yılındaki ölümüne dek taşımıştır. yine, bu uzun iktidar dönemi, suriye'de bir dizi askeri darbenin yaşandığı bağımsızlık dönemine de tezat oluşturmaktadır. iktidarı boyunca hafız, ülkeyi demir yumrukla yönetmiş, muhalefeti bastırmış ve demokratik seçimleri reddetmiştir. dış politikada ise pragmatik bir çizgi benimseyen hafız, sovyetler birliği ile ittifak yaparken, 1991'deki körfez savaşı'nda abd öncülüğündeki koalisyona katılmakta herhangi bir beis görmemiştir.

ahval bu şekilde hasıl olurken, ailenin genç kuşak temsilcisi olan beşar, siyaset ve askerlikten uzak, farklı bir yol yürümeyi tercih etmiş ve tıp alanında kariyer yapmaya karar vermiştir. şam üniversitesi'nden mezun olduktan sonra londra'daki western göz hastanesi'nde göz hastalıkları uzmanlığı için 1992'de ingiltere'ye taşınmaya karar veren beşar, 2018'de bbc'de yayınlanan "tehlikeli bir hanedan: esadlar" adlı belgesele göre, bu zaman zarfı boyunca londra'da yaşamın tadını çıkartmıştır. aynı şekilde, genç esad, gelecekteki eşi esma el akhras ile de bu dönemde tanışmıştır. esma, king's college'ta bilgisayar mühendisliği okumaktadır ve bilahare bir yüksek lisans programı için harvard üniversitesi'ne kabul edilecektir.

hafız esad'ın ikinci oğlu olarak, büyük oranda ağabeyi basil'in gölgesi altında kalan beşar'ın yaşamı, yukarıda da bahsini geçirdiğimiz üzere, 1994 yılında basil'in yaşamını kaybettiği trafik kazasının akabinde bambaşka bir yöne evirilecektir. trajedinin ardından derhal londra'dan geri çağırılan beşar için ivedi şekilde bir imaj çalışması başlatılmış ve parlak bir askeri hüviyet yaratılmaya çalışılmıştır. 6 yıllık bir tedrisatın ardından, 2000 yılının haziran ayında hayatını kaybeden hafız esad'ın yerine, 34 yaşında olan beşar, suriye anayasasındaki 40 yaş gerekliliği değiştirilmesiyle birlikte ülkenin yeni devlet başkanı haline gelmiştir. beşar esad'ın devlet başkanlığı için ettiği yemin ise bilhassa dikkat çekicidir ve farklı bir siyasi tondadır. "şeffaflık, demokrasi, kalkınma, çağdaşlaşma ve kurumsal düşünce"gibi mefhumlar, yeminin vurgu yapılan noktalarını oluşturmaktadır.


başta, beşar esad'ın siyasi reform ve medya özgürlüğü söylemi suriyeliler arasında umut yaratmış ve liderlik yöntemi ile eşi esma'nın batılı eğitimi, yeni bir dönemin işareti gibi görülmüştür. yine, bu dönemde ülkede şam baharı olarak da bilinen bir medeni tartışma ve ifade özgürlüğü ortamı yaşanmış ancak bu süreç kısa sürmüş ve güvenlik güçleri 2001'de muhaliflere baskı uygulamak suretiyle tutuklamalara geri dönmüştür. öte yandan beşar, özel sektörün gelişmesini teşvik eden kısıtlı ekonomik reformlara da gitmiş ve liderliğinin ilk yıllarında kuzeni rami makluf, büyük bir ekonomik imparatorluk kurmuştur.

2003 yılında gerçekleşen ırak savaşı ise beşar esad ve batılı yönetimler arasında yaşanan kırılmanın ilk emarelerini teşkil etmektedir. zira esad, ırak'ın abd öncülüğündeki işgaline karşı bir pozisyondadır ve muhtelif görüşler bu tutumu, suriye'nin bölgede amerikan müdahalelerinin bir sonraki hedefi olması korkusuyla bağdaştırmaktadır. aralık 2003'e gelindiğinde abd, şam'a çeşitli gerekçelerle ambargo uygulamaya başlamış ve bunu yaparken suriye'nin lübnan'daki varlığını işaret etmiştir. bütün bunlara ek olarak, şubat 2005'te bölgedeki başlıca suriye karşıtlarından biri, eski lübnan başbakanı refik hariri'nin beyrut'un merkezindeki şiddetli bir patlamayla suikasta uğraması da, dikkatlerin hızlıca suriye ve müttefiklerine çevrilmesine sebebiyet vermiştir. bu durumda kaçınılmaz bir şekilde şam'a yönelik beynelmilel baskı arttırılmış ve nihayetinde suriye'nin lübnan'daki yaklaşık 30 yıllık askeri varlığı sona ermiştir. suçlamalara karşın, esad ve lübnan'daki başlıca müttefiki hizbullah, hariri'nin öldürülmesiyle alakalı iddiaları mütemadiyen reddetmiş ve ancak uluslararası özel bir mahkeme, bir hizbullah üyesini 2020'de mezkur suçtan mahkum etmiştir.

beşar esad'ın iktidarının ilk 10 yılında suriye'nin iran ile olan ilişkileri güçlenmiş, yine, katar ve türkiye'yle ilişkilerde de mesafe kaydedilmiştir. ancak öteki taraftan, riyad'ın başta genç başkana verdiği desteğe karşın, suudi arabistan ile ilişkiler inişli çıkışlı bir grafiğe sahiptir. esad genel olarak bakıldığında dış politikada babasının izlerini takip etmiş; doğrudan askeri çatışmalardan kaçınmış ve dikkatli manevralar yapmaya özen göstermiştir.

2010 yılının aralık ayında tunuslu seyyar sebze satıcısı muhammed bouazizi, bir kadın polisin kendisine tokat atmasından sonra kendini yakmış ve tunus'ta, devlet başkanı zin el abidin binali'nin devrilmesiyle sonuçlanan halk ayaklanmasının fitili bu şekilde ateşlenmiştir. (bkz: domino etkisi)


tunus'taki ayaklanma, beklenmedik bir şekilde arap dünyasında devrim hareketlerine ilham vermiş ve isyan ateşi; mısır, libya, yemen, bahreyn ve suriye'ye dek yayılmıştır. (bkz: arap baharı)

2011 yılının mart ortasında, başkent şam'da yapılan bir gösteriden günler sonra güneydeki dera kentinde duvarlara esad karşıtı sloganlar yazan çocukların tutuklanmasıyla ülke çapında büyük protestolar başlamıştır. esad ile suriye halkı arasında gerçekleşen müzakereler 2 hafta boyunca sürmüş ve devlet başkanı, parlamentoda suriye'yi hedef alan "komployu" boşa çıkarma sözü verirken, çok sayıda insanın ihtiyaçlarının karşılanamadığını da kabul etmiştir. ancak dera'da güvenlik güçlerinin göstericilere ateş açması, eylemleri daha da şiddetlenmiş ve çok sayıda kentte esad'a istifa çağrılarında bulunulan gösteriler gerçekleşmiştir. şiddetle karşılık verilen eylemlerden ise "dış güçlerin güdümündeki sabotajcılar ve casuslar" sorumlu tutulmuştur. bir zaman sonra vaziyet, günümüze dek sürecek olan, hükümet güçleri ve ülke genelinde silaha sarılan muhalifler arasında gerçekleşen bir iç savaş haline dönüşmüştür. bu süreçte rusya ve iran destekli silahlı örgütler, esad güçlerinin yanında yer alırken, türkiye ve körfez ülkeleri muhalif unsurlara destek vermiştir. esad karşıtı gösterilerde başta herkes için demokrasi ve özgürlük çağrıları yapılırken, mezhepçilik yeniden su yüzüne çıkmış ve bazı muhalif örgütler, hükümeti şii azınlığı, sünni çoğunluğun üzerinde tutmakla itham etmiştir. bölgesel müdahaleler mezhep ayrımını daha da derinleştirmiş ve radikal sünni güçler, şiilere karşı düşmanca bir tavır takınırken, hizbullah öncülüğündeki iran'a sadık şii milisler esad yönetimini desteklemek için ülkeye akın etmiştir. diğer taraftan, komşu ırak'ta da aşırılıkçı ışid örgütü yükselişe geçmiş ve örgüt, suriye'de de toprak kazanmak adına iç savaştan faydalanmak suretiyle suriye'nin doğusundaki rakka'yı başkenti olarak ilan etmiştir. velhasıl 2015 yılına gelindiğinde ülkenin büyük bir bölümünün kontrolünü kaybetmiş olan esad rejimi, çöküşün eşiğine gelmiş gibidir. ancak rusya'nın askeri müdahalesi gidişatı tersine çevirmiş ve rejim, önemli bölgeleri tekrar geri kazanmıştır.

2018-2020 yılları arasında bölgesel ve beynelmilel anlaşmalarla hükümet güçlerinin suriye'nin büyük kısmına hakim olduğu, islamcı muhalif örgütler ve kürt milislerin doğu ve kuzeydoğuda kontrolü paylaştığı bir düzen tesis edilmiştir. nitekim mezkur anlaşmalar esad'ın konumunu güçlendirmiş ve suriye devlet başkanı, tedrici olarak arap diplomasi sahnesine geri dönmüştür. suriye, 2023'te arap birliği'ne yeniden girmiş ve arap ülkeleri şam'da büyükelçiliklerini yeniden faal hale getirmiştir. nihayetinde esad, iktidarına karşı en büyük meydan okumadan sağ çıkmış gibi görünmektedir. ancak "baharın esintisi" yeniden kendini hissettirmek adına doğru zamanı beklemektedir ...

2023 yılının ekim ayında hamas, israil'e sürpriz bir saldırı düzenlemiş ve gazze'deki savaşın etkileri ivedi bir biçimde lübnan'a, bilhassa da esad'ın müttefiki olan hizbullah'a sirayet etmiştir. hizbullah çatışmalarda (aralarında örgütün lideri hasan nasrallah'ın da bulunduğu) ağır kayıplar vermiş ve büyük oranda mukavemet gücünü kaybetmiştir. "lübnan'da ateşkesin başladığı gün" ise ilginç bir gelişme yaşanmış ve militan islamcı heyet tahrir eş şam öncülüğündeki muhalif örgütler "sürpriz" bir saldırı düzenleyerek, suriye'nin en önemli şehirlerinden biri konumundaki halep'i ele geçirmişlerdir. muhalifler hızla ilerleyip, hama'yı ve şam yolundaki diğer kentleri bir bir ele geçirirken rejim, bütün bu gelişmeleri yalnızca seyretmek ile yetinmiştir. hulasa başlıca müttefikleri olan iran ve rusya'nın yardımına gel(e)meyeceklerinin idrakine varan esad, konumu ile hayatının tehlikeye girdiğini anlamış ve ülkeyi terk etmiştir.

konuya dair daha fazla bilgi edinmek isteyenlere bbc news: orta doğu / suriye içeriklerini tavsiye ediyorum.