Gözlük Takma Şekillerinin Karşınızdaki Kişide Uyandırabileceği Farklı Duygular
sevgili dostlar, algı yönetiminde temel kurallardan biri dışarıya karşı gösterdiğimiz imajın psikolojik ikna silahı olarak kullanılmasıdır. ancak bu her iki yöne işleyen bir testere gibidir. karşınızdaki insanın bilinçli olarak ne giyip kuşandığına, neleri takıp takıştırdığına dikkat kesilir ve nereye bakacağınızı bilirseniz müthiş bir avantaj kazanırsınız. kendinizde kişisel aksesuarlarınızı akıllıca kullanırsanız elinde taş sopadan başka bir şey bulunmayan orman yerlilerinin üstüne makineli tüfekle giden ingiliz sömürge ordusu gibi güçlü guvvatlı olursunuz.
şimdi size ailenizin algı yönetimi uzmanı olarak kişisel imajın sadece gözlükle alakalı durumlarından birkaç tüyo vereceğim. buyrun güzel güzel okuyun, hiçbir işinize yaramasa şu sıkıntılı günlerde size biraz eğlence olur.
gözlük deyip geçme, çünkü önemli meseledir vesselam
efenim yapılan bir bilimsel çalışmada gözlüklü insanların ortalamanın üstünde zeki ve akıllı olarak algılandığı ortaya çıkmıştır. yani ben bu şişe dibi gözlükleri boşa takmıyorum (çıkardığım zaman yarı kör oluyorum ama beni çok akıllı da gösteriyor işte)... şimdi burada şuna dikkat edin: eğer karşınızdaki kişi gözlük takması gerekmediği halde özellikle çok ince camlı gözlükler takıyorsa bu akıllı gözükmenin hoşuna gittiğini gösterir. aklını, bilgisini zekasını ve ferasetini övebildiğiniz kadar övün. aslında genel olarak gözlüklü-gözlüksüz herkese bunu yapın çünkü zeka seviyesi bir paket undan bile düşük birisi bile zekası övülürse dört köşe olur hatta gerçek zeki birinden bile daha fazla gaza gelir. çünkü gerçekten zeki birini övgülerle daha zor motive edersiniz.
ikinci olarak gözlükle neler yapıldığı da önemlidir
örneğin karşınızdaki gözlüklü şahsiyete bir soru sordunuz ve size cevap vereceği yerde cebinden bezini çıkartarak gözlüklerini silmeye başladı. ya da sapını ağzını götürüp emmeye falan girişti. bu kafasının karışık olduğunu ve kesin karar vermeden önce düşünmek için zaman kazanmaya giriştiğini gösterir.
burada çenenizi kapayın ve karşı tarafa düşünmesi için zaman verin. çünkü cek cek konuşmaya devam ederseniz karşı taraf strese girecek ve bundan kurtulmak için "hayır arkadaşım" diyerek konuyu kapatacaktır. kazanacağın maçı kaybedersin. baktın gözlüklerle oynuyor, sus ve bekle.
gözlük kullanan sensen sana bir tavsiye daha
eğer gözlüğün burnunun üstüne düşüp duruyorsa ya da okuma gözlüğü falan kullanıyorsan sakın ha sakın gözlüklerin üstünden karşındakine dik dik bakma. özellikle küçük okuma gözlükleri takanlar bu hatayı sık yapar. çünkü gözlüğün üstünden bakmak yıllar boyunca filmler ve diziler sayesinde ukalalık ve çok bilmişlik algısına bağlanmıştır üstelik hem gözlük camları hem de üstten bakan iki adet göz karşı tarafa kendisine tam dört tane gözle dik dik bakılıyormuş hissi verir ve acayip rahatsız edicidir. ya gözlüğünü adam gibi tak ya da adam gibi çıkar. ikisi arasındaki her durumda "millete akıl veren ukala" durumuna düşersin...
biraz da lenslerden bahsedelim
lens takanların gözleri normalden daha nemli ve yumuşak gözükür. bu görüntü günlük yaşamdaki insan ilişkilerinde sana avantaj sağlar çünkü bebek gözlü sempatik görünürsün. ama iş yaşamında lensli bakışların normalden daha yumuşak bir algı oluşturacağı için saldırgan dengesiz tipler "biz bunu yeriz abicim" diyerek üzerine gelmeye başlar. tavsiyem: gözlerin bozuksa ve yönetici pozisyonundaysan kemikli ve kocaman camlı gözlüklerden hiç şaşma. zor bir durumda şöyle sert bir bakışın yeter. ama akşam romantik bir yemeğe gideceksen lenslerini tak ve yumuşak yumuşak bak.
bunun tersi de geçerlidir. karşındakinin lensi varsa onu olduğundan daha "vur ensesine al ekmeğini" zannedebilirsin ama sonra muhallebi çocuğu sandığın nemli gözlü ve lensli arkadaş cengiz hanın torunu çıkar, sana problem olur.
birkaç laf da renkli camlı gözlüklere edelim
dostum gözündeki camlar ne kadar koyu renkliyse karşındaki insanlar gözlerini tam göremedikleri için onlarda güvensizlik algısı üretirsin. güneş gözlüğü takacaksan git plajda tak, renkli numaralı camların da hem modası geçti, hem de iş yaşamında çok başını belaya sokar.
bir de ek tüyo
sürekli kara kara güneş gözlüğü takan birisi kendine aşırı derecede güvensiz ve karşındakinin bir bakışından bile etkileniyor olabilir. yani o güneş gözlüklü karizmatik abiler ve ablalar hiç de öyle göründükleri kadar "sert" olmayabilirler. bunu da yaz bir köşeye dursun. bazı durumlarda arkadaş canlısı görünmek isterseniz hemen koca çerçeveli mümkünse renkli bir gözlüğü kafanıza takın. gözlükleri kafaya takmak karşınızdakilere arkadaş canlısı, sempatik ve eğlenceli bir imaj verecektir. çünkü bu çocuksu ve bebeksi bir algı üretir. insanlar iri gözlü bebekleri ve hayvanları sevimli bulurlar. büyük camlı gözlüğü kafaya takman da aynı etkiyi üretir. ama tabi bunu iş ortamlarında çok yapma derim ben. örneğin normal gözlükle acayip profesyonel imaj veren kadın yönetici, aynı gözlüğü kafasına toka gibi takarsa plajdan yeni gelmiş emekli hanım abla algısı üretebilir.
başka bir önemli durum da gözlüklerin yüzde iyi yerleşme oranıdır
gözlük buruna ne kadar iyi oturur ve göze ne kadar yakın olursa, gözlüklü şahıs o kadar iyi görür. örneğin baş parmakla gözlükleri iterek iyice göze yaklaştırma veya iki elle saplarında tutup gözlere yapıştırma türü hareketlere dikkat kesilin. böyle bir hareket yapan gözlüklü şahıs gördüğü şeyin hoşuna gittiği ve daha iyi görmek istediğini kendisi bilmeden size anlatmak ister. çünkü genelde kötü şeyleri görmemek, iyi şeyleri daha iyi görmek isteriz. yani yüksek numaralı gözlüğü olan biri gözlüğünü gözlerine iyice itip daha iyi görmek için gözlerini falan da kısıyorsa ona gösterdiğin şey her neyse hoşuna gitmiş demektir. oradan yürü.
ama tam tersine gözlükleri çıkarıp masaya koyarsa işler kötüdür çünkü yüksek numaralı gözlükleri olan arkadaşlar (mesela ben) gözlüksüz hiçbir şey göremedikleri için gözlük çıktığı anda çoğu şeyi göremez. bu kişi bilinçaltı olarak kendini yarı kör haline getirip ona gösterdiğin şeyi görmemeye çalışıyor diyebiliriz. bu da demekti ki ona her ne gösterdiysen, nefret etti. acilen konuyu kapat ve oradan uzaklaş derim.
evet dostum daha gözlük işinde çok ilginç durumlar var ama ben yazmaktan yoruldum, seni de okumaktan yormayalım sonra gözün bozulur. "hocam tadı damağımda kaldı" diyorsan sorun değil. iki tane kitap yazdım algı yönetimi konusunda, okursan link burada. süperötesi galaktik ilginç videolar olan bir youtube kanalım da var: