Gün Geçtikçe Varlığını Daha da Fena Halde Hissettiğimiz Durum: Türkiye'nin Elit İnsan İhtiyacı

Toplumun katalizörü olabilen kendini geliştirmiş, belli bir eğitim seviyesine ulaşmış ve işinin ehli insanlara neden ihtiyaç duyduğumuzu anlatıyor Sözlük yazarları.
Gün Geçtikçe Varlığını Daha da Fena Halde Hissettiğimiz Durum: Türkiye'nin Elit İnsan İhtiyacı
iStock

gün geçtikçe artan gereksinimdir elit insan ihtiyacı.

kolejlerde okumuş, elit üniversitelerde doktora yapmış, türk kimliğini yitirmemiş bu ülkede yaşayan aydın insanlara ihtiyacımız var.

elitistim ve cehalete, salaklığa, avamlığa hiç tahammülüm yok. halk aşağı halk yukarı yüceltip durmayın avam insanları.

halk en iyisini bilse kendisini en çok sömürenleri başına getirmez evvela. hep bir avam çoğunluğu yüceltme çabası, sırf kafa sayısı olarak sevenini arttırma çabaları, ne gerek var?

insanlar cahil olabilir ama cehaletin yüceltilmesi çok sıkıntılı bir durumdur, nesiller boyu üstümüzden atamayacağımız karanlıklara sebep olur.

elitizmden kastım bir işi bilene vermek en başında

hani islam'da da derler ya "emaneti ehline veriniz" diye. yani bir işi o işten anlayan insanlar yapacak arkadaşım. dış politikayı sizin o monşer diye aşağıladığınız birçok dil bilen, diplomasi bilen adamlar yapacak, daha bir yabancı dilde bile ilkokul çocuğu kadar konuşamayanlar değil. mesela ben arabamın motoru bozulunca gidiyorum sanayideki ahmet ustaya yaptırıyorum motoru. kaputu açıp kendim yapmıyorum veya gidip bizim sokaktaki radyo tamircisi ihsan abiye götürmüyorum arabayı. neden, çünkü o ahmet usta'nın işi. neden, çünkü o adam belki de 10 yaşından beri sanayide çalışmış, görmüş geçirmiş ve usta olmuş.

bakanlık, büyükelçilik, hakimlik vs. yapmak da bunun gibidir. hatta okuldan önce evde başlar bunların eğitimi. okullar sizi bir yere kadar yontar hatta. sen okul dışında ne yaptın demek gerekir insanlara. yahu ben adama ülkemin x bakanlığını emanet edeceğim veyahut "beni git x ülkesinde temsil et" diyeceğim veya beni yönetme hakkı vereceğim ben bu insanlara. benden ilerde olmayacaksa bu mevkilerdeki adam, ülkedeki insanlardan ileride olmayacaksa vizyon olarak, eğitim olarak, kültür olarak ben bu adama niye beni yönetme hakkı vereyim?

mesele güçse mahallenin kabadayısına vereyim oyumu o da masaya yumruğunu vuruyo, o da gücünün yettiğini tehdit edip gücünün yetmediğine abi çekiyor. hatta sonra niye yan çizdin gücün mü yetmedi dediğinizde o da size saldırıyor. o adam da senin benim mahallelim o adam da içimizden biri. o zaman niye o kabadayıya oy vermiyoruz?

zeki elit kelimesi ile ne kastedildiğini de netleştirelim:

birçok batı ülkesinin temellerini zeki elit kurmuş ve yürütmektedir... diyelim o ülkenin anayasası yazılacak, hukuk üzerine engin bilgiye sahip, tüm olasılıkları hesaplayan ve en fazla faydayı sağlayacak zeki elit devreye sokulur. veya şehir mimarisi. veya çalışma yaşamı...

türkiye'de yeterince zeki elit mevcut... kısmen rekabetin işlediği özel sektör firmaları bu zeki elitten faydalanıyor...

bunu özel sektör firmaları keyfinden yapmaz. en fazla kârı o şekilde yapabildiği için yapar.

fakat ülkemizde devlette zeki elit neredeyse hiç devreye sokulmaz. ve devlet fazla büyüktür türkiye'de. her şeye karışır, istediğine yol açar, istemediğinin önüne aşılmaz engeller çıkarır.

devlet yüzünden özel sektör bile tam olarak serbest, rekabet piyasası kurallarına göre işlemez.

devletin böylesine ülkeyi geri bıraktıran bir yapıya sahip olmasının sebebi ve sorumlusu ise halk...

kendi hakkını sorgulamayan , kendisi için iyi olanı seçimlerde dikkate almayan bir halk mevcut. bir psikolojik sorun var bu ülkede. erich fromm'un 1940 yılında alman halkının psikolojisini tanımladığı "özgürlükten kaçış" adlı kitabının tarif ettigi durum bu.

güçlü bir lideri desteklediğinde, o liderden aslında hiçbir fayda görmediği halde (hatta açıkça zarar gördüğü o halde) , kendini o liderin istencinin bir parçası gibi hisseden, kendi yaşamının sorumluluğunu doğru olduğunu inandığı lidere kayıtsız şartsız teslim etmesi ile huzur bulan bir garip psikoloji.

insanlar neden ben bir yabancı ülke vatandaşı kadar para kazanamıyorum, neden özgür ve mutlu değilim, neden hemen her şeyi, söz gelişi bir arabayı dünyanın diğer vatandaşlarının iki üç misli fiyata almak zorundayım diye sormazlar.

devletin atıl olması, kötü yönetilmesi ve herkesin fakirlik paydasında birleştirilmesi kimsenin umurunda olmazsa ve bu yapı sürerse, biz ülkede mevcut elit kesimden yararlanmadan nesiller kaybetmeye devam edeceğiz...

“herkes dünyayı değiştirmeyi düşünür. ama kimse kendini değiştirmeyi düşünmez!”

lev tolstoy

Bu içerikleri de beğenebilirsiniz