Halüsinatif Etkileriyle Tanınan İçki Absinthe Sayesinde Sanatına Sanat Katan Ressamlar
absinthe denince akla ilk olarak van gogh gelir
kendisi sıkı bir tüketicisiydi bu meredin. resimlerinde sürekli görülen o hareli yapının, sanki bir vibrasyona maruz kalmışcasına, titriyormuş gibi hissettiğimiz tüm o resimlerinin hasebinin absinthe olduğu söyleniyor.
mesela şuradaki titreşimli yapı gibi
ya da en bariz örneği ile burada intihar etmeden önceki resmi gibi
acaba neden yıldızları ve ayı bu kadar büyük görüyordu, neden üzerine üzerine geliyorlarmış gibi, sanki elini uzatsaydı yakalayacakmış gibi hissediyordu? bunların tek nedeni içki değildi ama hiç etkisi olmadığını söylemek de doğru olmaz.
sonra bir de edgar degas var. tablosunun adı l'absinthe zaten
bu resimde önünde bir kadeh absinthe duran, tabir-i caizse boş gözlerle ve anlamsız bir ifade ile aval aval bir noktaya bakan bir kadını görüyoruz. büyük ihtimalle kadın absinthe'in etkisi altında. resim ilk olarak görücüye çıktığında oldukça antipatik bulunmuş, ucube demişler. şöyle demişler aslında: "sadece ahlaksızlığı becerebilen alçalmış ruhların portresi. güzel bir resim olabilir, fakat 'güzel sanatlar' çok daha başka bir şey" adgjadg düz mantığa gel, güzel sanatlar denince sadece güzel şeylerin resmedilmesi olarak anlamış adam durumu. toplumun gerçeğini yansıtınca ya da gösterince pis, kaka, tiksinç mi oluyor sanat? böyle bir şey hiç yok, degas kafasından uyduruyor zaten hep bunları. neyse adam, biz şu an degas'yı konuştuğumuza göre, sen pek başarılı olamamışsın.
bir diğer ressamımız da manet. onun resminin adı da the absinthe drinker
bu resimde de üzerinde paçavra kıyafetler olan bir adamcağızı görüyoruz, yine yanında bir kadeh absinthe ve yerde boş bir şişe durmakta. manet'nin ilk işlerinden biri bu, o yüzden genç ressam biraz hevesli. sanıyor ki kamu spotu gibi etki yaratacak, sosyal farkındalık artacak. hevesli hevesli o dönemin ünlü eserlerinin sergilendiği "salon" adı verilen kuruluşa gidiyor, alın bunu sergileyin diyor. tabi adamlar, hadi canım işimiz gücümüz var diyerek bunu gönderiyorlar. hatta kendi hocası bile bir şaşkınlığa düşüyor. yaptığı eleştiriler tekniğine ya da eserin kalitesine olmuyor. manet diyor, sen tamamen artık ahlaki değerlerini yitirmişsin, nasıl olur da parisli bir ayyaşı hem de absinthe içen bir ayyaşı bir resme konu edersin. çünkü o zaman şöyle resimler sergileniyor, sen şimdi bu resmin yanında ayyaşı düşün.
velhasıl baya çekmiş bu adamcağızlar.
diyeceklerim bu kadar.