House M.D.'nin Deneme Çekimini Tuvalette Kaydeden Hugh Laurie Hakkında Az Bilinenler
hugh laurie; kendi röportajlarında uzun yıllar yinelediği kadarıyla, annesi tarafından hiçbir zaman sevilmemiş, annesinin uyguladığı zorbalıkları aşamadığı için ellili yaşlarında dahi terapi görmüş bir aktördür.
babasının tüm bu okullara oldukça yoksulluk içinde diğer kardeşleri arasında neredeyse bir şansla sadece kendisini gönderdiğini (bildiğim kadarıyla abisi çobanlık yapıyor) cambridge'teki yakın arkadaşı stephen fry gibi kredi kartı hırsızlığı yapacak kadar şanssız olmadığını ancak oldukça yoksul bir çocukluk/ergenlik geçirdiğini aktarır.
kariyerinin ilk yıllarında tiyatroyla başlar, bbc'nin komedi yüzü olana kadar sadece emek verir. dr. house rolünü alana kadar kariyerinde c sınıfındadır. house rolünü afrika'da ikinci sınıf bir film çekerken tesadüfen duyar, menajeri faksla kısa bir metin gönderir, en ışık alan yer tuvalet olduğu için deneme çekimini tuvalette kaydedip gönderir. yani emek verir. sonucunda hayatını değiştiren rolü alır. ilk sezon diziyi iptalden kurtarır çünkü oldukça emek vererek medikal dramada bir antikahramanı dünyanın sevgilisi haline getirir.
müziğe ilgi duyar, piyano hocasını sevmemesine karşın müziği sevdiğinden emek verir, sonucunda dünya turu yapacak kadar sanatında ilerler. kitap yazar, yazdığı kitabı senelerce bekletip tam emin olduktan sonra yayınlatır, kitap en çok satanlara girer.
hugh laurie'nin hayatı bir kavramla tanımlanacak olsa bu şans değil, emek ve yetenektir. bir dönem inanılmaz yakından takip etmiş biri olarak, pandemide parmaklarını parçalayana kadar marangozluk öğrenmeye çalıştığını görmüştüm. yine bir şeylere emek veriyordu.
tüm bu anlattıklarımın kaynaklarını bir ara buraya ekleyeceğim ancak kendisinin yeni dizisi yayınlandı bu hafta britbox'ta ve bilin bakalım ne yaptı; diziyi agatha christie romanından uyarladı, senaryosunu yazdı, yönetmenliğini yaptı ve oynadı. yani emek verdi.
başarıyı sadece okul ve ailenin sunduğu imkana bağlayamayız, her avantaj içinde kendi dezavantajını da barındırıyor ve başarısızlığı mevcut koşullara bağlayıp baştan kabul etmek maalesef ki nice yeteneklerin hiç fark edilmeden bu dünyadan ayrılmasına sebep oluyor. ben yatkınlık, emek ve yeteneğin insanı bir yere mutlaka taşıyacağına yürekten inanıyorum.