Hristiyanların "Olmasaydı Olmazdık" Dediği Tarsuslu Yahudi: Aziz Pavlus
aziz pavlus, asıl adı saul olan tarsuslu bir yahudidir. önceleri hristiyanlara eziyet etmiş, sonra hristiyan olup saint peter ile birlikte hristiyanlığı yaymıştır.
rüyasında tanrı diye bahsettiği hz. isa'yı gördüğünü ve hz. isa'nın kendisini peygamber ilan ettiğini söyleyip efes bölgesini 6-7 defa ziyaret ettiği, bugünkü incilde yazdığı mektupları bulunan, hz. isanın 12 havarisini yalancı olarak tanımlayıp doğruyu kendisinin söylediğini yaymaya çalışan biridir aziz pavlus.
hristiyanlığın günümüz şeklini almasını sağlamıştır. tarsuslu tüccar olduğu da söylenir. hz. isa'nın havarilerini ihbar etmişliği de vardır. hiçbir zaman hz. isa'yı görmemiştir. gerçek havariler pavlus'a hep karşıdır. daha sonra enteresan bir şekilde mit olur.
tarsus - kudüs arası attan düşüp hz. meryem'i gördüğü, roma'dan kaçarken hz.isa yı görüp hz.isa'nın buna "qua vadis" "nereye gidiyorsun" dediği bunun üzerine roma'ya geri döndüğü ve böylece öldürüldüğü söyleniyor.
hristiyanlık, pavlus'tan önce çok daha katı, çok daha tutucu ve "isteyen gelir, istemeyen kendi bilir" mantığındaydı. öyle ki; hristiyan olmak için önce musevi olacaksın, sünnetli olacaksın, ondan sonra hristiyan olursun. pavlus baktı ki hristiyan olmak tıbbı kazanmaktan daha zor, biraz modifiye edelim şu dini dedi ve o dönemin en popüler inancı olan roma'nın pagan inancını, hristiyanlık ile harmanladı. version 1.0, version 2.0, ver 2.1 derken pavlus, günümüzdeki hristiyanlığın temelini asıl atan kişidir. bunda, çok iyi bir eğitim almasının ve çok zeki olmasının da payı büyüktür. ne hz. isa, ne havarileri, ne de başka biri; hristiyanlığın bu denli yayılmasındaki asıl etken olarak aziz pavlus gösterilir.
aziz pavlus, belki de ikinci tapınak dönemi ve roma hükümdarlığı altındaki yahudi dünyasında bir mezhep olarak kalması gereken isa müritlerinin inancını hristiyanlık adlı dine dönüştüren kişidir.
isa'nın kardeşlerinden biri olarak anılan adil yakup (tabii bu kardeşlik, meryem'in bakireliğine ters düştüğü için sonraları ahbaplık anlamında kardeşlik olarak tanımlanmıştır kilise tarafından), kudüs'te isa'nın müritlerini yahudilik içinde örgütlerken, müritler eski ahit kanununa uymaya devam etmekle yükümlülerdi. buna göre sünnet olmalı, tanrı'nın ismini boş yere anmamalı, kurban adamalı ve hayvan etini usulüne göre yemelilerdi. isa'nın sözünü inanmayanlara da yayan aziz pavlus, spesifik olan yahudi kurallarını o topluluklara kabul ettiremeyeceği için bu kanunların sadece yahudilere uygulandığını, isa'ya ve tanrı'ya inanan diğer toplulukların bu kurallara bağlı olmadıklarını savunuyordu.
düşünülenin aksine sünnetten başlaması sadece insanların pipisini düşünmesinden değil, sünnetin roma döneminde yahudiler dışında yasaklanmış olmasına başlıydı. yani burada da inanç, dış faktörlere bağlı olarak gelişti. aynı şekilde yahudilerin diğer topluluklarla olan ilişkilerinde günaha girmemeleri için muhataplarının minimal şartları yerine getirme zorunluluğu, adil yakup'un da canını sıkıyordu: yahudi asıllı isa müritleri ile pagan müritleri bir araya geldiklerinde yahudilerin istekleri karşılanabilecek miydi?
bu yüzden aziz pavlus ile adil yakup arasında yoğun yazışma hatta tartışmalar yaşanmış, orta yol bulunması için kudüs toplantısı (council of jerusalem) düzenlenmiş. burada pavlus, pagan müritlere asgari yasaklar getirilmesini kabul etmiştir: buna göre onlar da adak olarak sundukları hayvan etlerinden ve kanından uzak duracak, yasak ilişkiye girmeyeceklerdi. buna karşılık yakup'un yahudi asıllı müritleri, bu asgari şartları dolduran pagan müritlerle aynı ortama girebilecekti, muhataplarında sünnet şartı aranmayacaktı.
romalılar, 68 yılında tapınağı yerle bir edip yahudileri sürmeselerdi, aziz pavlus'un öğretisi adil yakup'unkine üstünlük sağlayabilir miydi? yoksa hristiyanlık, o dönem bolca mezhebe ayrılmış yahudiliğin bir kolu olarak mı devam ederdi?
bu soruların cevapsız kalması bile aziz pavlus'un neden diğer havarilerden daha çok itibar gördüğünü açıklıyor. aziz pavlus, bir bakıma hristiyanlığı katolikleştiren (kelime kökeni itibariyle evrenselleştiren) kişidir. isa peygamber inanca ön ayak olduysa, dini inşa eden kendisidir. rivayete göre kendisi heretik inançlar yaydığı sebebiyle kudüs'te idam edildiği sırada adil yakup, adil sıfatına yakışmayacak biçimde pek oralı olmamış. nihayetinde yakup'un kendisi de yahudi oligarşi (sadukiler) tarafından romalılara ispiyonlandığında aynı hazin sonu yaşamıştır. ne var ki sadukiler, yakup'un ne denli popüler olduğunu ölçememiş, romalılara hizmet ettiklerini zannederken yakup'un ölümüne sebep olmakla yahudi vilayetinin toptan ayaklanmasına ve dolayısıyla kendi sonlarına da sebep olmuşlardır.
sonuç olarak pavlus, kendisinden 3 asır sonra doktrini pekiştirecek augustinus ile birlikte hristiyanlığın en önemli iki isminden biri olarak anılırken, kilise doktrini adil yakup'u her zaman arka planda tutmuştur.