İkili İlişkilerde Belki de En Çok Yapılan Hata: İpleri Tamamen Karşı Tarafın Eline Vermek

Romantik ilişkilerde çokça yapılan ama pek de konuşulmayan hataların belki de birincisidir bu. İnceleyelim.
İkili İlişkilerde Belki de En Çok Yapılan Hata: İpleri Tamamen Karşı Tarafın Eline Vermek
The Proposal (2009)

ilişkide yapılan hatalardan biri de taraflardan birinin eline ipleri aşırı vermektir

gözlemlerime göre özelikle sevgili olmaya çalışırken, taraflardan biri ipleri ,diğerine dengesizce veriyor. ikna sürecinde ikna edilmeye çalışılanın çoğu dediği yapılıyor. bu beğenilme ve onaylanma arzusu aslında, dengesiz bir taviz alışverişi doğuruyor. ikna etmeye çalışan aşırı uyumlu görünüyor. belki kendini kabul ettirebilmek için kendinden taviz veriyor. "yeter ki beni seçsin" hissiyle, kişi kendi benliğini geçici olarak askıya alıyor. bu süre zarfında ilişkideki görünmez ipler, adım adım diğer kişinin eline geçerken o anda ikna eden kişinin bu durum umrunda bile olmuyor.

daha sonrasında ilişki oturmaya başlayınca, doğal olarak kişi özüne dönmek istiyor. kendi sevdiklerini söylüyor. sürekli ikna ettiği kişinin dediklerini yapmayı artık istemiyor. kendi isteklerini , ertelediği hobilerini de yapmaya çalışıyor. kaçırdığı ipleri eline tekrar almak istiyor. ikna eden başlangıçta gösterilen sabrı, hoşgörüyü, “fark etmez”leri artık göstermemeye başlıyor.ipleri veren kişi, adeta içinde susturduğu sesi duymak istiyor kişinin içinden geçirdiği “ben de varım” haykırışıyla ilişkinin seyri değişmeye başlıyor.

bunun sonucunda da bu durum ikna edilen kişide bocalama yaratıyor. “acaba o kişi değişti mi? benim sevdiklerimi yapardı, beni daha çok önemserdi. artık beni beğenmiyor mu? sevmiyor mu? başkası mı var?” gibi sorular kafasında dönüp duruyor. oysa asıl olan, o kişinin değişmesi değil, özüne dönmesi. başlangıçta taktığı maskeyi çıkaran kişi karşı tarafı afallamaya uğratıyor. bu durum ikna edilen kişide, ikna eden hakkında acaba değişti mi beni sevmiyor mu algısı yaratıyor.

sonunda ya artık başta ipleri veren kişi, kendi olamamanın yorgunluğuyla ilişkiyi bitirmek istiyor ya da ikna edilen kişi, karşısındakinin bu “değişiminden” rahatsız oluyor ve ilişkinin yönünü sorgulamaya başlıyor sonunda da vazgeçen oluyor. her iki ihtimalde de sonuç, genellikle bir ayrılık oluyor. çünkü ilişkinin temeli gerçekliğe değil, onaylanma arzusu üzerine kurulmuştu.

o yüzden ilişkiye başlarken olduğunuz kişi olmaktan kaçınmayın

eninde sonunda kim olduğunuz ortaya çıkacak. arada yaşanmışlıklar birikmeden, bir beklentiye dönüşmeden, daha erken ve daha hafif bir mutsuzluk bazen çok daha iyidir. kendin olarak başlamak, seni her ihtimalde daha az yorar. ya gerçekten olduğun gibi sevilirsin, ya da zaten uygun olmayan bir ilişkide yıpranmamış olursun. bu süreçte daha mutlu olacağın biriyle de karşılaşabilirsin.