İlgi Görmeden Yaşayamayan Attention Whore'ların Psikolojik Dünyası

Attention whore’lar (ilgi budalaları), ilgi görmeden yaşayamayan, sosyal medyadan iş yerine her yerde dikkat çekmek için sınır tanımayan kişiler. Peki bu ilgi açlığının ardındaki psikoloji nedir?
İlgi Görmeden Yaşayamayan Attention Whore'ların Psikolojik Dünyası
Syk Pike (2022)

attention whore, ingilizce'de kelime anlamı olarak “ilgi f*hişesi” gibi bir karşılığa denk geliyor ama biz bunu türkçeye biraz daha yumuşatarak “ilgi budalası” diye çevirebiliriz. bu kişiler ilgiye aç, hatta ilgiye bağımlı hale gelmiş insanlardır. o kadar ki, ilgi görmek onlar için oksijen gibi bir şey olmuştur ve ilgi görmeden yaşayamaz hale gelmişlerdir, bu insanların davranışları karşıdaki insan için aşırı sinir bozucudur.

çevresindekileri manipüle ederek, abartılı davranışlarla, sürekli dikkat çekmeye çalışarak kendilerini her ortamın merkezine koymak için canhıraş bir çaba içine girerler. sosyal medya çağında olduğumuz için, bu tür insanlar artık her yerde karşımıza çıkıyor. sokakta, kafede, iş yerinde, okulda, instagram'da, ekşi sözlük'te, kısacası her yerdeler. peki bir insan neden durup dururken bu kadar ilgi meraklısı olur? bunun altında birkaç temel neden var aslında. psikolojik kökeni çoğunlukla özgüven eksikliği, çocuklukta yeterince onay alamama, aile içinde ihmal edilme gibi konulara dayanıyor. yani kişi geçmişte “fark edilmemiş”, bu yüzden de yetişkinlikte “görülme” ihtiyacını abartılı şekilde dışa vuruyor. bazıları da tamamen stratejik bir şekilde bu davranışlara yöneliyor. mesela sosyal medyada fenomen olma hevesi, ünlü olma arzusu, marka işbirlikleri peşinde koşanlar da ilgi çekmek için olmadık numaralara başvurabiliyor. bu da aslında modern çağın getirdiği bir varyasyon.

sosyal medya bu işin adeta ana sahnesi. instagram, twitter gibi platformlar, bu kişiler için biçilmiş kaftan. hatta ekşi sözlük'te bile rastlamak mümkün bu kişilere. hani x bir ünlüyle alakalı başlık açıldığında "şaka yapmıyorum gerçekten x kim?" yazan kişiler vardır, aslında bunlar da attention whore sayılıyorlar. çoğunluğun beğendiği bir diziyi/filmi beğenmezler, herkesin tanıdığı bir ünlüyü hiç tanımıyormuş gibi davranırlar, herkesin a dediği şeye çıkıp b derler, buradaki amaç "bakın ben ne kadar özgün düşünüyorum, çok farklı biriyimdir, herkesin beğendiği şeyleri ben beğenmem işte o kadar farklı biriyim anlayın!" tarzında bir mantığa sahiplerdir. örneğin türkiye'deki çok büyük bir çoğunluğun güldüğü bir komedyen için "buna mı gülüyorsunuz? buna gülenin kendine saygısı yoktur, zeki değildir" vs gibi şeyler söylerler. mesela sadece "gülmedim" yazsa hiçbir sorun yoktur, fakat gülen insanları da gömer ki, "sen neye gülüyorsun peki?" tarzında ilgi ve tepki çeksin, insanlar onun hakkında meraklansın isterler. ayrıca bu grubu sosyal medyada aşağıdaki şekillerde de görürüz:

* kendilerini prens ve prenses gibi görme eğilimindedirler, "prensesliğim/prensliğim halis mi?" vb klişeler bu gruptan çıkan sözlerdir.

* hastaneye gitmiş ama neden gittiğini yazmayıp sadece serumlu kol fotoğrafı paylaşanlar. (“ne oldu cnm?” mesajı bekleniyor burada.)

* yaptığı sporu, giydiği kıyafeti, yediği yemeği, gittiği restoranı dakikası dakikasına paylaşanlar.

* her paylaşımında “kendiyle barışık, hayat dolu ama bir yandan da melankolik ve kırılgan” imajı vermeye çalışanlar.

* her cümlesinin sonuna “yine de iyiyim, şükür” gibi duygusal geçişler yaparak, kendine “'acıların insanı” havası katmaya çalışanlar.

bu tarz davranışlar sürekli dikkat ve ilgi beklentisinin dışa vurumu. herkesin hayatı zaman zaman zor olabilir ama bu tarzlar artık kronik hale gelmiş bir ilgi açlığının belirtisi ve bu davranışlar çoğu zaman samimiyetten çok uzak. sadece sosyal medyayla da sınırlı değil bu mesele. gerçek hayatta da aynı türden örnekleri bolca görüyoruz. iş yerinde olur, okulda olur, arkadaş ortamında olur…

* mesela iş yerinde sürekli kendi derdini anlatıp başkalarının konularını hiç umursamayan bir tip vardır. konu ne olursa olsun lafı yine kendine getirir. içinden ya da artık dayanamayıp dışından direkt “ablacım/abicim tamam, anladık. ama bir sus artık ya!” dersin.

* topluluk içinde sürekli “ben” diyen, ne yaşanırsa yaşansın başına geleni bir üst versiyonuyla anlatanlar… sen baş ağrısından bahsedersin, o migrene bağlar konuyu.

* yolda yürürken bile dikkat çekmek için yüksek sesle konuşan, gülme krizine giren, herkesi bakmaya zorlayan tipler… bunlar da aynı şekilde ilgiye aç bireylerdir.

* bazen de aşırı kurban rolüne bürünen insanlar olur. sürekli "beni kimse anlamıyor", "herkes bana sırtını döndü" modundadırlar. halbuki baktığında hayatı fena gitmiyordur ama o, kendi yarattığı dramla ilgi çekmeye çalışır.

dikkat çekmek uğruna, sahip oldukları tüm samimiyeti kaybederler. insanların sinirini bozan da bu zaten. içten değil, sahte… sürekli “beni görün, beni onaylayın” mesajı verirler ama bunu öyle yapay şekilde sunarlar ki, bir yerden sonra insanlar onlardan uzaklaşır. bu davranışlarının arkasında genelde yalnızlık, değersizlik hissi, birilerine kendini kanıtlama ihtiyacı var. fakat çözüm ilgi avcılığı değil. çünkü bu, geçici bir doyum sağlar. bugün 100 kişi story'ni beğenir, mutlu olursun. ama yarın o beğeni 40'a düşerse, moral sıfırlanır. çünkü dışarıdan gelen ilgi, iç boşluğunu doldurmaz. bu kişilerle iletişimde sınır koymak önemli. her şeyi dramatize eden, sürekli dikkat bekleyen birini sürekli beslersen, bu davranışı devam ettirmesine sebep olursun. attention whore'lar artık hayatımızın bir gerçeği. sosyal medya sayesinde bu davranışlar daha da görünür oldu ama aslında bu tavır çok eskilerden beri vardı. ilgi, insan doğasının temel ihtiyaçlarından biri ama ölçüsüz ve yapay hale geldiğinde karşı tarafta iticilik yaratıyor. asıl mesele, insanın önce kendine değer vermesi, kendiyle barışması. çünkü kendini seven insan başkalarının onayına bu kadar ihtiyaç duymaz.

dikkat çekmek uğruna kendinizi yormayınız. gerçek olan, zaten bir şekilde fark edilir. yapaylıktan uzak, samimi ilişkiler kurmak her zaman daha kıymetlidir.