Sevmediğimiz Birine İyilik Yapınca Ona Karşı Hislerimizin Değişmesi: Benjamin Franklin Etkisi
hoşlanmadığınız ya da nötr duygular hissettiğiniz birine bir iyilik yapmanız durumunda, o kişi ile ilgili duygularınızın olumlu yönde değişim göstermesine benjamin franklin etkisi denir.
örneğin bir araştırma sırasında; araştırmacı, katılımcılardan kendisine bir iyilik yapmalarını, deneye katılarak kazandıkları parayı iade etmelerini ister. bunu yaptıktan sonra katılımcıların araştırmacıyı daha sempatik buldukları tespit edilir. konu ile ilgili bir başka araştırmada ise bulmaca çözme konusunda yardım istenen bir kişinin, yardım ettikten sonra yardım talebinde bulunan kişiye karşı daha sıcak hisler beslediği gözlenmiştir.
bilişsel tutarsızlık teorisi
bu fenomen genellikle bilişsel uyumsuzluk teorisiyle açıklanmıştır. sevmediğimiz birine iyilik yapmak, bilişsel tutarsızlığa yol açar. bu uyumsuzluktan kaçınmak için o kişiyi sevme eğilimi gösteririz.
birisinden istediğimiz küçücük bir iyilik bile bu fenomenin ortaya çıkmasına neden olabilir. yani aslında birinden bir iyilik isterken çoğunlukla elde edeceğimiz esas avantaj o yapılan iyilikten ziyade iyiliği yapan kişinin bize karşı beslediği duyguların olumlu yönde değişmesidir.
eğer bir insan sevdiği birine iyilik yapıyorsa iyiliğinin bir gerekçesi vardır. bu nedenle bilişsel bir tutarsızlık söz konusu olmaz. ancak eğer bu iyiliği hiçbir duygu beslemediği daha da fenası aslında sevmediği birine yaptıysa bu davranışına bir sebep bulması gerekir. bulunabilecek en basit sebep ise o kişiyi aslında sevdiği olur.
bu gerekçelendirme ihtiyacı o kadar iyi çalışan bir mekanizmadır ki birine karşı nazik tavırlar sergilememiz durumunda bile o kişiyi daha sempatik bulmaya başlarız.
tüm bunlara ilave olarak söylemek gerekir ki bu fenomenin etkisi sadece sevmediğimiz insanlarla sınırlı değildir. bir kişiyi sevdiğimiz durumda da harcadığımız çaba ve zaman bir bilişsel uyumsuzluğa yol açıyorsa benjamin franklin etkisi ortaya çıkar.
franklin otobiyografisinde siyasi rakiplerinin düşmanlığı ile nasıl mücadele ettiğini anlatmıştır. otobiyografide yer alan konu ile ilgili örnek şöyledir: franklin siyasi bir hasmının kütüphanesinde nadir bulunan bir kitap olduğunu duyar duymaz hemen bir mektup yazar ve bu nadide eseri birkaç günlüğüne ödünç istermiş. kitabı iade ederken de yine bir mektup yazar ve kendisine yapılan iyilikten ötürü duyduğu minneti dile getirirmiş. bu yöntem siyasi hasımlarının sempatisini kazanmasını sağlarmış. yöntemi uyguladığı kişiler franklin’e eskisine nazaran daha pozitif ve samimi davranırlarmış.
franklin’in otobiyografisinde yer alan konu ile ilgili bölüm, bu psikolojik fenomenin benjamin franklin adı ile anılmasına neden olmuştur. franklin konu ile ilgili tavsiyesinde ise “birinin size bir iyilik yapması, yeni bir iyilik yapmak için daha hazır hale gelmesini sağlar.” demiştir.
peki bu etkiden nasıl faydalanabiliriz?
fenomenin anlamını kavradıktan sonra bu fenomen ile ilgili olarak yapılan araştırmalardan elde edilen sonuçlara dayanarak pratik hayatımızda bunu nasıl kullanabileceğimiz ile ilgili birkaç ipucu ise şöyledir:
öncelikle hatırlamanız gereken, yapılan iyiliğin kapsamının iyiliğin kendisinden daha geniş olduğudur. birçok araştırma göstermiştir ki iyilik yaptığınız kişiye karşı eskisinden daha pozitif duygular hissetmeye başlarsınız.
genellikle reddedilme ihtimalini abartırız. çünkü birinden yardım istediğimizde biz istediğimiz yardımın neden olacağı bedel üzerinde yoğunlaşırken, yardım istediğimiz kişi reddetmenin sosyal maliyetine odaklanır. bu nedenle yardım taleplerine hayır demek güçtür.
birisinden bir iyilik istediğinizde, reddetmesini önlemek için “karşılık verme ilkesi”nden yararlanabilirsiniz. eğer birinden bir konuda yardım istemeden önce ona küçük bir iyilik yaparsanız, o kişinin hayır deme ihtimalini azaltırsınız. ancak karşılıklılık ilkesinin çalışması için bu ikisi arasında geçen sürenin kısa olması gerekir.
benzer şekilde birinden bir iyilik istedikten sonra o kişiye küçük bir iyilik yaparak karşılık vermek, daha sonra ki yardım taleplerinize olumlu yanıt alma ihtimalinizi güçlendirir. bu yüzden eğer büyük bir iyiliğe ihtiyacınız varsa küçük iyilikler isteyerek ve karşılığını vererek ilerlemeniz daha iyi sonuç verecektir.
eğer bu ve bunun gibi fenomenleri bilen, bunlarla ilgili olarak yapılan bilimsel çalışmaların bulgularını gündelik hayatında kullananların “içten pazarlıklı” ve “hesapçı” kişiler olacağını düşünüyorsanız, yanılıyorsunuz. çünkü aslında hepimizin çok iyi bildiği gibi hiçbir bilgi kötü veya iyi değildir. onları kötü veya iyi yapan, bizim o bilgiyi kullanma şeklimizdir.