İlişkide "Seninle İlgisi Yok Sadece Çok Yoğunum" Cümlesini Kullanan Biri Ne Demek İstiyordur?
gerçekleri kabul etmek zor bir eylemdir, ama bu hiç değişmeyen bir gerçektir: seni merak etmeyen insan seni sevmiyordur
sana, anlamak istersen açık açık, aslında seni sevmediğini söylüyor. kimse o kadar yoğun değildir ve insan isterse 2 dakika bile olsa o kişiye isterse zaman ayırır. bu insanları ister hayatınızdan çıkarın isterseniz de bu şekilde kabul edip onlara aynı şekilde davranın, tercih tamamen sizindir. ama bu insanlara karşı asla umut beslemeyin.
ayrıca şu bir gerçek ki herkesin yeri doldurulur. sizden iki kelimeyi esirgeyen bir insanla olmaktansa dünyanın bir yerlerinde sabahlara kadar sizinle konuşmaktan zevk alacak insanlar olduğunu sakın unutmayın. bir insanın umrunda olmazsınız ama başka bir insanın dünyası olursunuz. o yüzden dünyanız olacak ve bunu yapmaya istekli insanlardan bir şeylerden bekleyin.
şahsen beni merak etmeyen ve bahane uyduran bir insana tek kelime bile yazmam, ölse bile umrumda olmaz. çünkü bende onun umrunda değilimdir. hayatta her şey karşılıklıdır seven sevilir, saygı duyana saygı duyulur, önemseyen önemsenir. tek taraflı şeyler sadece romanlarda olur. son olarak ise şunu asla unutmayın "her şeyinizi heyecanla anlattığınız bir duvarı sakın eviniz sanmayın." bazen bir duvar sadece duvardır ve ne yaparsanız yapın eviniz olmaz, çünkü sizin eviniz başka yerdedir...
seninle ilgisi yok sadece bu ara çok yoğunum: kısa süre içinde başınıza geldiyse kurtulduğunuz için karmaya teşekkür etmeniz gereken durum
yıllar önce bu durumu yaşamıştım. er kişi bu sözleri kullanmasa bile sürekli olarak yoğun olduğundan bahsediyordu. zaten sürekli mesajlaşan ya da konuşmak isteyen birisi de değilimdir. tüm bunlara rağmen günde bir iki defa konuşmak zoruna gidiyor. başta anlayışlı oldum ama kısa sürede istenmediğimi anladım. gayet usturuplu bir biçimde durumu anlatıp yoluma gittim.
sonuç ne oldu derseniz... benden çok kısa bir süre sonra adam sevgili yaptı ve bana sürekli konuşmayı sevmediğini söyleyen adam whatsapp'dan çıkmaz oldu. her dakika kızla beraberdi, peşinde koşuyordu ve o an mükemmel bir aydınlanma yaşadım. demek ki bana yapmak istememiş ve isterse yaparmış. bu nedenle böyle bir şey oluyorsa size yapılan bu davranış kalıbı budur ve kişinin tercihidir. aynı zamanda şu anlama da gelir "sen bir köşede bekle, ben çevreye bir bakayım, istediğim olmazsa sana geri dönerim."en güzeli yolunuza bakmaktır, çünkü sizi umursamayan biri var demektir. size yapılmadığını anlamak ve sizi önemseyen insanın neler yapacağını bilmek olaylara bakış açınızı değiştiriyor.
gururlu olup o kişiden vazgeçmek kendiniz için yapacağınız en güzel şeydir. gerçeği kabul etmek kişiyi fazlasıyla rahatlatır. en azından ben dersimi alıp yola devam ettim. emin olun o insanlar günün birinde adaleti fazlasıyla hissediyorlar. en azından benim açımdan öyle olmuştu. er kişi büyük bir aldatılma ve hayata küsme ile kapıma gelip af dilemişti. (yeniden görüşme isteğiyle birlikte) siz iyi olduğunuz müddetçe hayat gerçekten sizi bazı şeylerden kurtarıyor ve siz bunun ne büyük bir lütuf olduğunu ileride anlıyorsunuz.
ekleme: arkadaşlar aradaki farkı iyi anlayın. kimse yedi yirmi dört benimle ilgilen demiyor. sağlıklı ilişkinin sınırları bellidir. en azından karşındaki insanın ne yaptığından haberin olur. fakat sen ona mesaj atmaya çekinir hale geldiysen ve senin attığın mesaja saatler sonra dönüyorsa amma bu esnada da sosyal medyada cirit atmaya devam ediyorsa defolsun gitsin. bana 5 dakika ayırmayan insana ben de ayırmam, kimse kusura bakmasın.
Karşı taraftan da dinleyelim olayı
sadece bu taktiği ben uyguluyorum gibi düşünüyordum.
olay yerinden bildiriyorum arkadaşlar, bunu duyduğunuz anda mesajı anlayın ve uzaklaşın. kırmak istemiyor işte sizi. çok seviyorsanız da sessizce size dönmesini bekleyin, o sırada yolunuza bakmaya çalışın ama o ilk duyduğunuz anda kesinlikle kaybolun. yük olmaktan başka bir durumunuz olmaz gözünde, kendinizi küçük konuma düşürürsünüz.
ekleme yapma ihtiyacı hasıl oldu: bahsettiğim düzenli ilişki durumunda yukarıdakileri söylemek değil. o gerçekten çirkin bir durum ve hastalıklı bir zihniyet bence de.
bahsettiğim şey, flört durumundaki hareket tarzı. yani taraflar aynı anda 5'er 6'şar tiple konuşuyor ve bu insanlardan birine bunu söylüyorsa yukarıdaki durum geçerlidir. yoksa gidip sevgilinize bunu söylemek zaten karaktersizliktir.
"flört neymiş öyle şey mi olur" gibi tezlerle gelecekler hiç zahmet etmesin, kendilerini 2020 yılına davet ediyor ve artık hayatın gerçekleri ile yüzleşmelerini şiddetle tavsiye ediyorum. bu sistem oluştu arkadaşlar, siz isteseniz de istemeseniz de böyle bir sistem var. "bu benim sevgilim" diyemediğiniz herkes sizin flörtünüzdür ve başkaları ile şanslarını denemelerine müdahale edemezsiniz. işinize gelmiyorsa o kişiden uzaklaşır ya da o kişi ile sevgili olursunuz. bu kadar basit.
Dürüstlüğün dozunu artıralım
bir insan sizi nasıl reddedince memnun olacaksınız? bunun bir formülü var mı? bence yok. reddedildiğin ya da terk edildiğin müddetçe hep karşı tarafı suçlayacaksın.
bugüne kadar on bin tane terk edilme hikayesi dinlemişimdir. hepsinde terk eden pisliğin tekiydi terk edilenin gözünde. bunun doğru bir yolu yok, maalesef. eski sevgili/eşinizin gözünde -terk etme şekliniz nasıl olursa olsun- alçağın teki olacaksınız.
flört etmeye çalışan kişiyi kırmadan reddetmenin de bir formülü yok. ne diyelim? fok balıkları çok yalnız falan mı? üst üste mesajlar atıyorsunuz dönmüyor, görüşmek istiyorsunuz zaman ayırmıyor ve siz hala anlamazdan geliyorsunuz. ısrarlarınıza dayanamayıp bir açıklama yapmak zorunda kalıyor ama sizi yine memnun edemiyor. o sizinle sevgili olmadığı için her türlü suçlu yani. neden? çünkü mükemmelsiniz ve her göz koyduğunuz insan sizi sevmek zorunda! hayır, değil. kendinize göre harikasınız belki ama birilerinin hiçbir şekilde ilgisini çekmiyorsunuz ve bunun nedeni sevilmeye değer olmamanız değil, sadece karşı tarafın tipi değilsiniz, hepsi bu.
belli ki korona günlerinde herkes sanal yolları zorluyor. benimle de yıllardır tanıdığım fakat arkadaşlıktan öte bir diyalog kurmadığım bir sürü insan flört etmeye çalıştı bu ara. ne diyeyim mesela bu tiplere? yapmaya çalıştığı şeyi anlamazdan gelip, onunla her dakika yazışmaya/konuşmaya vaktim olmadığını söylüyorum ben de. özgüveni kırılmasın diye ‘kişisel alma lütfen,’ diyorum. bana ne yahu! insan olarak sevsem de duygusal manada hoşlanmamışım demek ki. ne var bunda? hoşlanmadığım bir insanı kırmamak için kırk takla atmak zorunda mıyım?
sonuçlarına katlanamayacak olan aşk meşk işlerine heves etmesin bence. ulan benim için öldüğünü sandığım insan arkasına bakmadan çekip gitti, beni bir daha hiç merak etmedi, öldüm mü, kaldım mı, nasıl baş ettim, hiç düşünmedi. yine de ‘demek ki sevmemiş, keşke sevseydi ama sevmediği halde yanımda kalsa daha mı iyi olacaktı?’ dedim, hayatıma devam ettim. her şeyden bi’ trajedi yaratmaya ne meraklısınız.
son söz; kimse bizi sevmek zorunda değil. bir kere sevdi diye hayatının sonuna kadar yanımızda olmak zorunda da değil. bırakın gitmek isteyen gitsin. konuşmak istemeyen konuşmasın. gerekirse yalnız kalın ama kimsenin sahte sevgisine ihtiyaç duymayın. çünkü gerçek seven zaten gitmeyecektir.