İlk Sosyal Çevrelerimizden Biri Anaokulu'nda Yaşanmış Unutulmayan Olaylar

yatağa yapıstırılan nınja turteles cıkartmaları, 


uyurken tutulan oğretmen kulakları ,yapa el işi kitapları , yılbaşı partılerı ,
 yoğurt kabına yerlestırılen fasulyeler , 


dört mevsim tabloları , binlerce hikaye kitabı , tapılan öğretmenler , tapılan kurabiyeler , aslında herşeyin en sorunsuz en mutlu ve en çocukca yaşandığı zamanlar...

-öğretmen:folklör oynamak isteyen var mı ?
(ben soruyu foklarla oynamak isteyen var mı olarak anladığımdan hemen parmağımı kaldırmışım büyük bir sevinçle)
-been been oynamak istiyorum!!!
kendimi folklör kıyafeti içerisinde bulunca çok büyük hayalkırıklığına uğramışım heralde ki bu oyuna karşı hep bir antipatim olmuştur.

her gün yemek yiyip eller yıkandıktan sonra, sıraya girip diş macunu yemek. hala satılıyor mu bilmiyorum ama ipana çocuk kadar lezzetli bir diş macunu yoktu o sıralar.

kızlardan birini kovalayıp koseye sıkıstırdıktan sonra buyuk tahta logolardan biriyle kafasına vurmam ve ardından "sana asık oldugum icin yapıyorum bunları" demem gibi aradan seneler gecmesine ragmen nedenini ogrenemedigim seyler.

benim anaokulu eşofmanımın dizinde yıkansa da çıkmayan bir çamur lekesi vardı, dolayısıyla öğretmen her hafta başı beni azarlardı giysilerim kirli diye. yine böyle bir sabah bu sefer "dün gece perihan ablayı izlediniz mi?" diye sordu, ben de büyük bir heves ve neşeyle izlediğimi söyledim. bu kez de o saatte uyumayıp televizyon izlediğim için azarladı beni. biraz manyak bir öğretmene denk gelmişim sanırım.

öğlen arasında uyumadığım için elişi kağıdından köpek yapamamıştım. hala içimde uktedir o köpek.

anaokulunda yaşanmış hatırlanması genellikle zor olan anılardır.. benim de oldu.. anlatayım;
hafızamın bir oyunu muydu yoksa gerçekten görmüş müydüm ya da sadece çocuktum ve gaza mı gelmiştim bilmiyorum ama çok heyecanlıydık 5-6 kişilik bir çocuk grubunun başını çekiyordum ve okul bahçesindeki çiçekliğin toprağına doğru yönelmiştik emir vermiştim* "kazın toprağı..!" diye, kazmışlardı eğilip elleriyle.. ve işleri bittiğinde iyice yere yaklaşıp baktığımda, toprağın içinde yürüyen bir astronot olduğunu gördüm dostlar..! boyutu, suya atılınca büyüyen garip oyuncakların suya atılmadan önceki halleri gibiydi.. ve diğer çocuklara gösterdim bazıları kaçmıştı korkup bizse sınıfa büyük bir zafer kazanmış edasıyla dönmüştük..

herkesten farklı bı yere çekilen sessiz çocuktum, sonra nasıl böyle oldum bilmiyorum.
bi keresinde beslenme çantamın fermuarı sıkışmıştı bi türlü açamamıştım, bir oğlan " onu bana ver dün akşam ıspanak yedim açarım" demişti ve gercekten de açabilmişti. çok şaşırmıştım,
şimdi düşünüyorum da heralde temel reis cizgi filminin cok izlenildiği yıllardı..

buyuyunce ne olacaksin sorusuna? "he-man" seklinde cevap vermem.
he-man gercek degil cevabini almam uzerine aglamaya baslamam, aglamam, aglamam, susmamam,ogretmenlerin cozum bulamamasi ve annemin mecburen gelip beni okuldan almasi. he-man icin aglayan tek insan evladi olmanin hakli gururunu tasiyorum o gun bugundur.

yil sonu musameresi hazirlanacak, roller belli oldu. ooo super tiyatrocu olcam, basrolde esas oglan gibi hoslanacagim kizi opcem diye beklerken uzun boyumdan dolayi * ayi rolune layik goruldum. boyle kadifeden kostum filan tam ayi olduydum yaa :(