İngilizce ve Çinceden Sonra En Çok Konuşulan Dil: İspanyolca Hakkında İlginç Bilgiler
ispanya ve meksika gibi birçok hatrı sayılır ülkenin resmi dili olan ispanyolca bir hint-avrupa ve romans dilidir.
tüm romans dillerinde olduğu gibi eril dişil ayrımı vardır ve artikeller buna göre biçimlenir. ispanyolca'da masa (la mesa) dişi bir varlıktır, lavaboysa (el lavabo) erkek. ve evet, lavabo sözcüğü (yıkamak anlamındaki lavar fiilinden geliyor) dilimize ispanyolca'dan geçmiştir. bu arada ispanyolca'da diş fırçalamaya da "dişleri yıkamak" (lavar los dientes) denir.
genellikle o ile biten isimler erkek, a ile bitenlerse dişidir. ancak meslekler başta olmak üzere ilginç istisnalar vardır. örneğin pianista ve psiquiatra sözcükleri kulağa dişi gibi gelir, ancak erkek pianist ve erkek psikiyatr yalnızca başlarıne el artikeli getirilerek ifade edilir, sözcüğün kendi aynı kalır.
bunun gibi istisnai durumlar dışında el artikeli eril, la artikeli dişil obejeler için kullanılır. arapça'daki el artikeliyle elbette alâkası... var. ispanyollar el artikelini arapça'dan aldıkları gibi erkek adlarında sık rastlanan "al" girişi (alfredo, alberto) de aslında allah'ın al kısmıdır. ispanyollar belki araplar yüzünden topluca müslüman olmamıştır ama araplardan tüm bunların üstüne bir de "inşallah" sözünü almışlardır. ispanyolca'da "inşallah şöyle şöyle olacak..." anlamında "ojala que..." diye bir kalıp bulunur. bu kalıp dilbilgisi olarak genellikle subjuntivo yapısıyla kullanılır ve işte bu yapı müslüman, hristiyan, ateist, budist, satanist demeden ispanyolca öğrenen herkesi sövmeye iten bir yapıdır.
genellikle kolay ve eğlenceli bir dil olan ispanyolca'nın en zor yönleri subjuntivo ve self-reflexive fiillerdir. self-reflexive olayı biraz türkçe'deki dönüşlü fiil çatısını andırsa da tam aynı şey değildir, çünkü düz mantığa göre davranmaz. örneğin ispanyolca'yı öğrenip de bu kavramı öğrenmemiş biri gönül rahatlığıyla "tengo que ir" (gitmek zorundayım) diyebilir, ancak bir ispanyol "tengo que irme" der. yani "kendimi gitmek zorundayım".
subjuntivo da fiil çekimi bilgisini altüst eden bir yapıya sahiptir. öğrenmenin ezberlemekten ve bol pratik yapmaktan başka yolu yoktur. bir başkasının bir şey yapmasını istediğiniz durumdaki kullanımdan örnek verirsek "gitmeni istiyorum" demek için "quiero que te vayas" demeniz gerekir. oysa ki "sen gidersin" demek için "tu te vas" dersiniz (tu = sen, te kısmıysa self-reflexive olduğu için). gitmek fiiliyse yalnızca "ir" şeklindedir (self-reflexive olduğu için "irse"). fiilin normalde kuralsız çekime tâbi olmasından bağımsız olarak subjuntivo çekimleri her halükârda ispanyolca öğrenenlerin korkulu rüyasıdır.
ispanyolca'da fiiller zamirlere göre çekildiği ve tüm çekimler farklı olduğu için zamirin kendisi genellikle kullanılmaz.
örneğin:
(yo) bailo, (tu) bailas, (el/ella) baila - dans ederim, dans edersin, dans eder
(nosotros) bailamos, (vosotros) bailais, (ellos/ellas) bailan - dans ederiz, dans edersiniz, dans ederler
bazı hint-avrupa dillerinin aksine ispanyolca geniş zamanla şimdiki zamanı belirgin biçimde ayrılır.
örneğin:
(yo) estoy bailando, (tu) estas bailando, (el/ella) esta bailando - dans ediyorum, dans ediyorsun, dans ediyor
(nosotros) estamos bailando, (vosotros) estais bailando, (ellos/ellas) estan bailando - dans ediyoruz, dans ediyorsunuz, dans ediyorlar
tüm romans dillerindeki gibi ispanyolca'da da sen (tu) ve resmilik anlamında siz (usted) ayrımı vardır. fiil çekimleri de buna göre değişir. bazı dillerdeki gibi resmi siz ve çoğul siz aynı değildir, tekil sizin çoğulu sizler (ustedes) biçiminde farklı bir zamirdir. bu ayrımı anadili ispanyolca olanlar muhakkak yapmakta ve herkesten beklemektedirler. babanız yaşında birine sen diye hitap etmek, özellikle latin amerika'da, türkiye'de yaşlı birine lan demek kadar büyük bir kabalık olarak algılanır.
yukarıdaki örnekte doğru çekimleri "usted baila" ve "ustedes bailan" şeklindedir. diğer örnekteki çekimleri de "usted esta bailando" ve "ustedes estan bailando" şeklinde yapılır.
ispanyolca'da bol sayıda kural dışı fiil bulunur. örneğin yukarıda kullandığımız estar fiili bunlardan biridir. ingilizce'nin aksine ispanyolca'da düzensiz fiillerin de kendi içinde bir düzeni vardır, o yüzden bir fiilin düzensiz olduğunu bildiğinizde doğru çekimini tahmin etmek bazen ezberlemeden de mümkün olabilmektedir.
olmak fiili ispanyolca'da iki türdür. ser ve estar. yukarıda gördüğümüz estar fiili değişken durumlar için, ser fiiliyse sabit durumlar içindir.
örneğin:
estoy enfermo/a - "hastayım". sürekli hasta olmayacaksınız, o yüzden estar.
estoy cansado /a- "yorgunum". dinleneceksiniz, o yüzden estar.
soy de turquia - paraguay vatandaşlığına da geçseniz kökeniniz türkiye, o yüzden ser.
soy un hombre muy honrado - "ben çok onurlu bir adamım". tez vakitte şerefi namusu elden bırakmayı ya da cinsiyet değiştirmeyi düşünmüyorsanız bu da sabit, o yüzden ser.
yunanca, isveççe ve almanca'da görülenler gibi ses öbekleri ispanyolca'da da mevcuttur. que görünce "ke", "gue" görünce "ge", "qui" görünce "kiğ", "gui" görünce "giğ" diye okumalısınız. istisnai durumlarda da u yerine ü harfi kullanılır ancak u gibi okunur. bu konuda doğma büyüme madridli adamın da ispanyolca'yı 6 ay önce öğrenmiş birinin de vereceği ilk örnek fikstir: "pingüino". penguen hayvanı anlamına gelen bu sözcük türkçe yazılışıyla "pinguino" diye okunur, ancak ü yerine u kullanılsa "pingino" diye okunacaktı.
standart bazı örnekler:
consequir - konsegiğr (elde etmek)
porque - porke (çünkü - "por que" diye ayrı yazılırsa "niye/neden?" demek)
aqui - akiğ (burası/burada)
miguel - migél (michael/mikail adının ispanyolcası)
ispanyolca'da ayrıca bir ll öbeği olayı vardır, ona biraz aşağıda ayrı bir parantez açacağım. bunun dışında h harfleri genellikle ya hiç okunmaz (hoy - oy - bugün) ya da ğ sesi verir (ahora - ağora - şimdi). j harfleri h sesi (reloj - reloh - kol saati) verir, g harfleriyse yukarıda verilen örnekler dışında h (eligir - elihir - seçmek) sesi verir. bir de ñ harfi vardır, gayet basit bir biçimde her zaman "ny" (soñar - sonyar - rüya görmek) sesi verir. italyanca'daki "gn" ve portekizce'deki "nh" seslerinin karşılığıdır. b harfiyse b ile v arası bir ses verir, bunu tam öğrenmek için anadili ispanyolca olan birilerinden dinlemek gerekir. c ve z sesleriyse aynı biçimde telâffuz edilir, buna da ll ile birlikte değineceğim.
ispanyolca'nın farklı ülkelerde konuşulan versiyonları amerikan ingilizcesiyle ingiliz ingilizcesindekine benzer farklar gösterir, temel dil aynı olsa da kullanılan bazı sözcükler ve ifadeler ve elbette aksanlar oldukça farklıdır. bunun temel nedeni ispanya'nın endülüs (andalucía) bölgesinin en çok göçü vermesi ve diğer ülkelerdeki ispanyolca'nın standart kastilya dili değil de endülüs ispanyolcası üzerine gelişmesidir. ispanyolca uzmanı dilbilimciler dünyadaki en kaliteli ispanyolca'nın ispanya'nın valladolid kentinde, en kötüsününse peru'da konuşulduğu üzerinde büyük ölçüde hemfikirdir.
dilin can alıcı noktalarından biri olan ll sesi ispanya'nın çoğunda "y", endülüs bölgesinde ve latin amerika'nın çoğunda "c", arjantin ve uruguay'da ise "ş" şeklinde söylenir. ll ile aynı söylenmesi gereken arkasından sesli gelen y harfi de yer yer bundan etkilenir. örneğin plaj anlamındaki playa sözcüğü bazı yerlerde placa olurken arjantin'de ve uruguay'da plaşa olur. cadde anlamındaki calle de keza arjantin'de "kaşe" diye söylenirken diğer yerlerde kayye ya da kace olarak söylenir. ayer (dün) sözcüğü de yerine göre ayer, acer veya aşer olabilir. c ve z sesleri ispanya'nın endülüs dışındaki yerlerinde ingilizce'deki think sözcüğünde kullanılan th sesine benzer bir ses verir, diğer yerlerdeyse genellikle basit bir s sesi. bir meksikalı evlenen arkadaşını kutlarken felisidades (felicidades) derken bir madridli "felithidades" der.
deyimler ve sözcükler de çok farkedebilir. venezuella'da sıklıkla kullanılan "salir embalado" deyimi aceleyle çıkmak anlamına gelirken bir ispanyol'a bunu söylerseniz gözünde evden paketlenmiş biçimde çıkan birini canlandıracaktır. bir ispanyol'a kendisini havaalanından alacağınızı söylemek için "te cojo en el aeropuerto" demek uygundur. aynısını meksikalı birine söylerseniz onu havaalanında godikleyeceğinizi söylemiş olursunuz, eşiniz ya da sevgiliniz değilse biraz biçimsiz olabilir. sözcükler bile çok farkedebilir. güney amerika'nın birçok yerinde garsona mozo denirken ispanya'da bu sözcük jigolo anlamına gelir. garsona camarero demeniz gerek.
ispanyolca'da kısaltma/küçültme çok basittir ve italyanca'ya benzer. eril adlara -ito, dişi adlara -ita eklenerek yapılır. kulağa hoş gelmeyenlerde ve yabancı adlarda da kaynaştırma harfi kullanılır. ender olarak italyanca gibi -illo/a ve -ello/a ekleri de kullanılır.
örneğin:
clara - clarita
ricardo - ricardito
gato - gatito (kedicik)
perro - perrito (köpecik)
burro - burrito (eşekçik - aynı zamanda bir yemek adı)
oscar - oscarcito
burada ilginç bir de not düşelim: venezuella ülkesinin adı da bu mantığa göre üretilmiş ve "küçük venedik" anlamına geliyor. meksika'daki tatil beldesi manzanillo'nun adı da "küçük elma ağacı" anlamında.
ispanyolca'da sık görülen bazı soyadları ve anlamları:
del bosque - ormanlı
delgado - ince
calderon - kazancı / tamirci (cauldron desem?)
guerrero - savaşçı
caminero - yürüyen (walker diyelim, daha mantıklı gelsin)
espinoza - dikenli
fuentes - pınarlar
romero - romalı
rivera - nehirli
fuegos - ateşler
iglesias - kiliseler
flores - çiçekler
reyes - krallar
fonseca - kurupınar (fuente + seca)
rubio - sarışın
montero - dağcı/dağlı
perez - pedro'nun oğlu
quinones - beşli
torres - kuleler
klasiği bozmadan bunu da bir atasözüyle bitirelim: "dime con quien andas, y te diré quien eres", yani "bana kiminle yürüdüğünü söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim".