İngilizler, Kurtuluş Savaşı Ertesinde İstanbul'u Neden Kurşun Atmadan Terk Etti?

İtilaf devletleri, Mondros'un 7. ve 24. maddelerine dayanarak Anadolu ve civarında işgallere başlamış ve 13 Kasım 1918'de fiilen, 16 Mart 1920'de de resmen İstanbul'u işgal etmişlerdi. Peki 2 Ekim 1923'te neden kurşun atmadan çekildiler?
İngilizler, Kurtuluş Savaşı Ertesinde İstanbul'u Neden Kurşun Atmadan Terk Etti?
İstiklal Caddesi'nde İtilaf Devletleri askerlerinin geçit töreni.


Madde madde, öncelikli sebepler

- fransa, ermenistan ve bizzat kendisinin desteklediği yunanistan'ın hezimete uğraması, italya'nın korkudan daha en başta kaçması ve uçak satarak türkleri desteklemeye başlaması, rusların yaptığı işbirliği elbette tek kalan ingilizleri de "sikmeseler bari" kıvamına getirmiştir. bu olaydan 5-6 yıl önce yaşanan çanakkale hezimeti, ırak'ta esir düşen ingiliz ordusu gibi hezimetler de muhtemelen hafızalarındaydı.

- britanya'da ayrılıkçı hareketler ve memnuniyetsizlikler sonucu yaşanan iktidarsızlık. kanadalıların artık britanya'yı siklememesi, generallerin kendi başına buyruk takılmaları sonucu çanakkale ve çevresinde türk ordusuna direniş göstermemişlerdir.

- mustafa kemal'in dünya kamuoyunun takdirini ve desteğini arkasına alması ve britanya'nın, sömürgelerindeki olası bir global isyandan korkması.

- almanya’da milliyetçilik akımının hızla yükselmeye başlaması (burada nazilerin 1932'de (ya da 1933), weimar devletini sona erdirmeleri milliyetçiliğin miladı ya da sebebi değildir, aksine yükselen milliyetçiliğin bir sonucudur. yani yükselen milliyetçilik, ingilizler tarafından 1. dünya savaşı'nda dizayn edilmiş bir devlet olan weimar cumhuriyetini yıkmıştır.)

- rusya'da bolşeviklerin güçlenmesi.

- fransa’ya savaş öncesi ingiltere tarafından verilen hiçbir sözün paris barış konferansı'nda tutulmaması sebebiyle dünyanın süper gücü olmasına rağmen, uzun bacaklıların diplomatik arenada yalnız kalması.

- üstteki gelişmeleri atatürk’ün çok iyi okuması ve liderliğindeki meclis (daha türkiye cumhuriyeti kurulmamıştı) ordularının yunanlılar karşısında kesin bir zafer kazanması.

- istanbul’da kalmanın türklerle yeni bir savaş başlatacağının ve getirisinden çok götürüsünün olacağının düşünülmesi.

ingiltere kesinlikle en akıllıca olanı yapmıştır ve atatürk çevresinde kenetlenmiş bir orduyla savaşmamayı tercih etmiştir.

zaten ingilizler istanbul'daki mevcut kuvvetleriyle savaşmış olsalar dahi, dönemin en büyük askeri dehalarından birisi olan mustafa kemal atatürk liderliğindeki bir orduya karşı takviye destek olmadan kazanamayacaklarının da farkındaydılar.

ayrıca, diyelim ki o gün bir şekilde meclis ordularına karşı üstün geldiler, bu asla uzun süreli olmayacaktı. istanbul gibi yüzyıllar boyunca osmanlı hakimiyetinde kalmış bir şehri yönetemeyeceklerini görmüşlerdir.

son olarak ingilizler, orta doğu’da birkaç arap liderini kandırmayı başarsalar dahi, burada kandırıp da yanına çekebilecekleri bir lider bulamamışlardır.

ekleme: hindistan meselesini unutmayalım. yanlış hatırlamıyorsam 1915’te gandi’nin hindistan’a gelmesiyle, malumları olduğu üzere, söz konusu ülkede farklı bir tarzda bağımsızlık mücadelesi başlamıştır. bazı kaynaklarda, bu durumun da istanbul’dan çekilme ile bağlantılı olduğu ifade edilmiş. gayet mantıklıdır.

ekleme 2: hindistan meselesine bir parantez açarak pakistan'ı da hatırlatmak isterim. o zamanlar birleşik krallık himayesi altında şimdiki pakistan ve hindistan'ın oluşturduğu tek bir hindistan bulunmaktaydı. gandi'nin yanı sıra pakistan bölgesinde muhammed ali cinnah hind müslümanlarının lideri konumundaydı ve kurtuluş savaşı sırasında da türkler için yardım kampanyası düzenleyip para göndermişlerdir (tam hatırlamamakla birlikte nutuk'ta yazdığını hatırlıyorum). dolayısıyla savaşın uzaması muhtemelen sömürgelerde de huzursuzluk yaratıp, o bölgelerin de bağımsızlığını kazanmasını hızlandıracaktı.

Fransız general d'Esprey'in 1919'da, Şişli'den Beyoğlu'na yaptığı "zafer" yürüyüşü.

Genel bir yorum

öncelikle, yunan-türk savaşında, yunan ordusunun sayısı 200 bin civarında ve türk ordusu da hemen hemen bu sayıya ulaşmış durumdaydı, başkomutanlık meydan muharebesinde. yani durum bir önceki sene sakarya meydan muharebesi'ndeki gibi değildi, uluslararası şartlardan tutun, ekonomik duruma kadar, türk tarafı belirli bir seviye gelmişti.

6-7 gün içinde, 200 bin kişilik yunan ordusunun akıbetinden haberi olan var mı? kaçı yunanistan'a geri döndü, kaçı katledildi, yok edildi? net bir bilgi var mı? hayır yok. daha sonra mustafa kemal'in nutuk'ta belirtiği "büyük zafer'in şerefine katılmayı en az hak edenlerden biri nurettin paşa'dır" sözü, kütahya ve eskişehir dolaylarında sakallının kitleler halinde, yunan askerini katletmesinden ileri geldiği düşünülür.

bir tarafta, 200 bin kişilik orduyu, 400 km boyunca yok etmiş bir ordu, diğer tarafta ingilizler. ingilizler'in o dönemde istanbul'da ne kadarlık gücü var? ingilizler'in o dönemde türklerle tekrar bir savaşa girmesi, emperyalist düzen açısından bakarsak son derece aptalca bir şey olacaktı. ingilizler zaten prestijinden bir şey kaybetmemişti; zira yenilen yunan ordusuydu, ingilizler değil.

belli bir kesim, o dönemin ingiltere'sini şimdinin abd'si yapıyor, bunun üzerinden siyaset üretiyor, oysa gerçekler bu değil. evet ingiltere gerçekten güçlü bir devletti ama günümüz teknolojisi yoktu, bu nedenle çanakkale'yi geçemediler, musul'da generalleri de dahil olmak üzere 10 bin kişilik bir asker kitlesi ile birlikte türk tarafına teslim oldular.

yani sahada neyin ne olacağı belli değildi, aynı şey türk tarafı için de geçerliydi. bir anda tüm kazanımları yitirebilirlerdi, bu nedenle daha makul bir yol izlendi. türk ordusunun, istanbul üzerine yürüdüğü gerçeği göz ardı ediliyor. 9 eylül'de izmir'e girildikten sonra, türk ordusu istanbul üzerine yürüdü ve hatta çanakkale dolaylarında ingilizlerle karşı karşıya da gelindi ama ingilizler ateş açmadı, mudanya görüşmelerine geldi. türk tarafı mudanya görüşmelerinde zaten istediği sonucu aldı, hem zaman kazandı, hem de ingilizlere tüm dünyanın gözü önünde geri adım attırdı.

kaynak 1, kaynak 2

Kurtuluş Savaşı Kaybedilseydi Türkiye'ye Dair Ne Gibi Önemli Değişiklikler Olurdu?

Ebeveynler, Karantinadaki Çocukların Psikolojisi İçin Nasıl Davranmalı?