İnsanlık Şaka Maka Eskiye Oranla Çok Daha İyi Bir Yere Doğru mu Gidiyor?

Teknolojik gelişmeler vesilesiyle iyimser bir ruh halinde olmaktan yola çıkarak dünyanın artık daha iyi bir yer olduğunu savunan bir görüş.
İnsanlık Şaka Maka Eskiye Oranla Çok Daha İyi Bir Yere Doğru mu Gidiyor?
Robot and Frank (2012)

Tekno-optimizm

21. yüzyıl insanı, içinde yaşadığı çağa genel olarak kötümser bakıp weltschmerzden muzdarip olmayı biraz sever.

Weltschmerz: Varoluş sancısı, var olmaktan duyulan acı.

itiraf edeyim, ben de eskiden bu kişiler arasındaydım. hatta eski bir yazımda organik beslenmenin lüks olmasından, savaşlardan, katliamlardan, hastalıklardan, ataerkil düzenden, günlerini para karşılığı satan modern kölelerden söz etmiştim. bugün görüyorum ki, geçmişte öz eleştiriyi hak edecek kadar çarpık bir gerçeklik algısına sahipmişim.


organik beslenmenin lüks olduğundan şikayet ederken, dünya genelinde gıda güvenliği ve erişilebilirliği konusunda büyük gelişmelerin kaydedildiğinden hiç söz etmemişim mesela. oysa 21. yüzyılı bir yıl gibi düşünsek insanlığın q1'de bile eski asırlara büyük bir fark attığını görüyoruz.

şekil a

birleşmiş milletler'in verilerine göre 2000'li yıllardan bu yana dünya genelinde açlık çeken insan sayısında önemli bir düşüş yaşandı ve bu grafiğin covid pandemi yüzünden en bozulmuş hâli bile 2000'lerin başlarından daha olumlu olma niteliğini korudu.

şekil b


dünya bankası'nın verilerine göre, 1990'da dünya nüfusunun yaklaşık %36'sı aşırı yoksulluk sınırı altında yaşıyordu; ancak bu oran 2015'te %10'un altına geriledi. bu, insanların temel gıda ihtiyaçlarına erişim konusunda gözle görülür bir ilerleme olduğunu gösteriyor.

benzer bir durum savaşlar, katliamlar ve hastalıklar gibi hususlarda da söz konusu. 20. yüzyılın ortalarından bu yana büyük ölçekli savaşlar ve devletler arası çatışmaların sayısında genel bir düşüş yaşandı.

şekil d


dünya genelinde çocuk ölüm oranları azaldı ve birçok ölümcül hastalığın kontrol altına alınması veya tedavi edilmesi için büyük ilerlemeler kaydedildi. örneğin dünya sağlık örgütü'ne göre çocuk felci (polio) vakaları %99'dan fazla azaldı ve birçok bölgede bu hastalık neredeyse yok edildi.

şekil e


şekil f


yaşım daha küçükken şikayet ettiğim ataerkil düzen deseniz, y ve z kuşağı kadınlarının ebeveynlerine göre daha özgür, daha iyi imkanlarda yetiştiğini dünyanın çoğu yerinde görebiliyoruz, her ne kadar durum hâlâ ideal olmasa da. modern kölelik konusunda ise eskiden kelimenin tam anlamı ile zırvaladığımı itiraf etmeliyim. bugünkü çalışma koşulları her ne kadar iyileştirilmeye açık olsa da, tüm bunlara "kölelik" demek tarih boyunca mülkiyet olarak alınıp satılmış gerçek kölelerin yaşadıklarına, abolisyonistlerin verdikleri mücadelelere hakaret etmektir.

21. yüzyılda kaydedilen ilerlemelerin insanlık olarak yaşadığımız çağın geçmişe göre daha iyi bir noktada olduğunu gösterdiği aşikarken, insanların illüzyonel bir nostalji rüzgarıyla karamsarlığa teslim olması üzücü olduğu kadar irrasyoneldir de.

işte, andreessen horowitz adındaki amerikan risk sermayesi şirketinin kurucularından olan marc andreessen de, tekno-optimist bir manifestoyu kaleme alırken bu fikirdeydi.

the techno-optimist manifesto

manifestonun sadece ray kurzweil'in dikkat çektiği hızlanan getiriler yasası gibi teknolojik gelişime gelecekten umutlu olma mesajından çok daha fazlası olduğu anlaşılabilir. insanlığın ilerleyiş yolculuğunda serbest piyasanın, çevre dostu enerji üretiminin, ifade özgürlüğünün ve bireyciliğin önemi gibi konuların özellikle altı çiziliyor. tekno-optimizm bu yönüyle sadece bir psikolojik duruş olmanın ötesinde bir siyasi tutum oluyor, zira insanlığın gelişimindeki ilerleme dinamiğinin ihtiyaç duyduğu iktisadi ve sosyal unsurları harmanlıyor.

elbette hiçbir ideoloji, doktrin ya da dünya görüşü tam anlamıyla kusursuz bir ütopya yaratma potansiyeline sahip değilken bu gerçek idealizmi terk etmeye veya iyileştirmeye yönelik çabaları durdurmaya sebep olmamalı. tam anlamıyla kusursuz bir ütopya belirleme amacı yerine, daha iyi bir dünya inşa etme yolculuğuna odaklanmalı. bu da her durumun benzersizliğini kabul ederek, benzersiz durumlara esneklikle yaklaşarak mümkün.

tekno-optimizmin en başarılı yönü belki de bu: çoğu akımın aksine bir ütopya yaratma vaadinde bulunmuyor. tek hedefi var, o da limit sonsuza giderken ütopyaya mümkün olduğu kadar yakınsamak.