İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin İktisadi Aklı: Kara Kemal

Hem ten renginin koyuluğu, hem de sahip olduğu gizemli kişilik sebebiyle Kara Kemal olarak anılan İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin tabiri caizse "küçük efendisi" Ahmet Kemal'in hayatı.
İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin İktisadi Aklı: Kara Kemal

asıl adı ahmet kemal olsa da, hem ten renginin koyuluğu hem de sahip olduğu gizemli kişilik sebebiyle kara kemal olarak anılan ittihat ve terakki cemiyeti'nin tabiri caizse "küçük efendisi", ikinci meşrutiyet öncesi, babası gibi posta ve telgraf nezareti'nde çalışmaktadır. serez postanesi'nde görevliyken cemiyet'in "büyük efendisi" ve ileride paşa unvanına da haiz olacak olan talat bey ile tanışarak ittihat ve terakki'ye katılır. ilk zamanlarda mesleğinden mütevellit yasak yayınların ittihatçılara ulaştırılması görevini ifa eden kara kemal, 1907 yılına gelindiğinde cemiyet'in istanbul şubesini kurmak gibi mühim bir vazifeyi üzerine almakta tereddüt göstermeyecektir. zaman kaybetmeden küçük ve orta büyüklükteki esnafı örgütlemeye ve loncaların başına kendisine bağlı kimseleri geçirmeye başlayan bu enigmatik karakterin mevzubahis faaliyetlerindeki asli motivasyonu, uzun vadede "sokaktaki gücü ve dengeleri ittihat ve terakki'nin lehine çevirmektir". nitekim bu girişimleri kara kemalin cemiyet içerisinde de yükselmesini sağlayacak ve 1912'de yapılan kongrede ittihat ve terakki'deki ilk günlerinden itibaren himayesini gördüğü talat bey'in de desteği ile merkez-i umumi üyeliğine seçilecektir. 1913 yılındaki bab-ı ali baskını sürecinde de kendi topladığı adamları sadaret civarındaki kahvehanelere takviye kuvvet olarak yerleştirmek ile kalmamış, baskın günü eski görev yeri olan postaneye de yine güvendiği adamları yerleştirmiştir. olay sonrasında sadaretin dış dünya ile olan iletişimini kısıtlayarak, "girişim" başarılı olana kadar hariçten yardım gelmesi ihtimalini ortadan kaldırmıştır.

cihan harbi yıllarında bir yandan sansür heyeti'nde görev yaparken diğer yandan da cemiyet'in bir nevi yayın organı olan tanin gazetesinde propaganda içerikli yazılar kaleme alan kemal'in, savaş yıllarında öne çıkan diğer bir faaliyeti ise milli iktisat politikası doğrultusunda türk ve müslüman bir yerli/milli burjuva sınıfı yaratma çabasıdır. yani, imparatorlukta faal olan yabancı sermayenin ve içerideki varlıklı gayrimüslim kesimin ülke ekonomisi üzerindeki hegemonyasını milli burjuvazinin gücüyle kırmayı amaçlar. 1914'te ise daha farklı bir hedef ile, savaştan dolayı sıkıntıya düşen istanbul'un iaşesi için anadolu'dan un ve buğday getirmek amacıyla kurulmuş olan heyet-i mahsusa-i ticariye adlı örgütü bu yukarıda bahsi geçen "yerli" burjuva sınıfını yaratma projesinin "sermaye kaynağı" olarak kullanır. istanbul başta olmak üzere devlet sınırlarının tamamında iaşe kanallarını kontrol altına alan kara kemal, sermayeyi millileştirme konusunda başarılı olarak addedilebilecek olsa da yiyecek ve temel ihtiyaç maddelerine gereksinim duyar halkın taleplerini karşılama konusunda aynı beceriyi gösterememiş, bilakis "harp zengini" veyahut 1332 zenginiadıyla müsemma olan karaborsacı grubun hasıl olmasına ön ayak olmuştur.

birinci dünya savaşı'nın sona ermesinin akabinde ülkeyi terk eden ittihatçı triumviranın aksine kara kemal, istanbul'da kalmayı "tercih etmiş" ve lakapdaşı olan diğer bir "gizemli" karakter kara vasıf ile birlikte karakol cemiyeti'ni kurar. bu cemiyet anadolu'daki milli mücadele hareketine silah, mühimmat ve para kaçırma işlerinde aktif olarak faaliyet gösterecektir.

ocak 1919'da ingilizler tarafından tutuklanarak malta'ya gönderilen ve 6 eylül 1921'de beraberindeki 20 kişi ile birlikte adadan firar eden kara kemal, ilk olarak almanyaya gidecek akabinde ise işgal altında bulunan istanbul'a geri dönecektir. bu tarihten itibaren ankara'da bulunan milli hükümet ile tekrar ilişki kurma çabaları sonuçsuz kalacak ve istanbul'da faaliyet göstermeye devam etmek ile beraber her daim ankara'nın denetimine tabi olacaktır.

kurtuluş savaşı sonrası kara kemal başta olmak üzere ülkede kalan eski ittihatçılar, mustafa kemal paşa ve ekibi yerine kendilerini yeniden iktidara taşımak amacıyla dönemin maliye nazırı cavit bey'in evinde toplantılar düzenlemeye başlarlar ve mevzubahis görüşmelerin neticesinde mustafa kemal paşa'ya düzenlenmesi kararlaştırılır. neyse ki suikastin tetikçileri arasında bulunan motorcu giritli şevki'nin korkup, 14 haziran 1926'da durumu izmir valiliği'ne ihbar etmesiyle beraber hain suikast tertibi ortaya çıkarılmıştır. ivedilikle önlem alan hükumet; istanbul, ankara ve izmir'de 49 kişiyi tutuklar. ankara istiklal mahkemesi üyeleri özel bir tren ile izmir'e giderek, 26 haziran 1926'da mahkeme salonuna dönüştürülen milli kütüphane binasında yargılamalara başlarlar.

kara kemal, hain girişimin ortaya çıkarılmasından sebep firaridir ve gıyaben yargılanır. suikast tertibi ile iltisaklı olan diğer 15 kişi gibi idama mahkum edilir. halihazırda tutuklu bulunan hükümlülerin cezaları kararın açıklandığı gece infaz edilirken, kaçak olan kara kemal'in canını almak için önce onu bulmak gerekecektir; zira geniş bir çevresi vardır. haftalar süren aramaların akabinde nihayet istanbul cerrahpaşa'da bir arkadaşının evinde saklandığı ihbarı alınır. 27 temmuz 1926'da bahsi geçen eve baskın düzenleyen kolluk kuvvet ekipleri, canlı ele geçmemek için şakağına dayadığı piştovu ile intihar eden kara kemal'in cansız bedenini ele geçirir.

kara kemal'in intiharı, hükumet açısından suikast dosyasının kapanması anlamına gelmemektedir ve eski ittihatçılar ile kapatılan terakkiperver cumhuriyet fırkası mensupları aleyhinde ankara'da ayrı bir siyasi dava açılır. dava neticesinde kara kemal'in kurduğu ve kurdurttuğu vakıf, banka, şirket gibi kurumların iaşe işlerinde yapılan yolsuzluklardan elde edilen haksız kazançlar ile siyasi amaçlara hizmet ettiğine hükmedilmiş ve mevzubahis tüm kurumların tüzel kişiliklerinin tasfiye edilip hükümete devredilmelerine karar verilmiştir. bu son darbeyle beraber ittihatçılar maddi ve manevi olarak türkiye siyaset sahnesinden tamamen silineceklerdir.

kara kemal'in hayatı ve faaliyetlerine dair daha fazla bilgi edinmek isteyenlere kemal tahir'den kurt kanunu ve emrah safa gürkan'dan büyük devrimin portreleri: cumhuriyet'in 100 ismi adlı eserleri tavsiye ediyorum.