Hitler Adım Adım Yükselirken ve İktidardayken Ne Kadar Para Kazandı?
national geographic'de yayınlanan nazilerin karanlık dünyası (nazi underworld) isimli belgeseli izledim. belgeselin açılış cümlesi:
"sergilenen büyük nazi tiyatrosuna göre adolf hitler, halkın içinden çıkan mütevazı bir adam olduğunu iddia eden kudretli bir liderdi."
"propaganda bakanı, führer'ini fakirlikten gelen mütevazi bir halk hizmetkarı olarak pazarlıyordu, bu söylem gerçekleri çarpıtıyordu."
halkın adamı halkın diğer fertleri gibi değilmiş, vergi kaçırıyormuş.
ufak bir darbe girişimi yapıyor, polisle çatışma sonucunda 4 polis ve 16 nazi partizanı ölüyor. hitler tutuklanıp 5 sene hapse mahkum ediliyor, bu hitler'in popülaritesi için bulunmaz nimet oluyor, davası ve mahkumiyeti her yerde haber oluyor. hapiste sadece 8 ay kalıyor, bu sürede kavgam'ın ilk cildini yazıyor. kavgam'ı basan matbaa daha sonra parti tarafından satın alınıyor ve propaganda gazetesi için kullanılıyor. bu matbaa için çeyrek milyon mark borçlanılıyor, enflasyonun yükselmeye başladığı zamana denk getiriliyor. bu para o zaman için çok büyük fakat uçuk enflasyon sonrası kuş kadar kaldığı için hitler bunu rahatça ödeyebiliyor.
1920'lerin sonunda hiperenflasyon sonucunda paraların basıldığı kağıt, paradan değerli hale geliyor. hitler ve partizanlar bağışlar ve gelen fonlar sayesinde halktan ayrı olarak lüks içinde yaşıyorlar. en büyük bağışçılarından biri de yahudi karşıtı olan amerikalı henry ford. almanya'da ford'un alt fabrikalarından biri hitler'le beraber kâr yapmaya başlıyor çünkü alman ordusu için kamyonet üretiyorlar. amerikalı ford, hitler sayesinde deli para kazanıyor. ve ford'un kamuoyunda iyi gözükmesi hitler'e olan güveni arttırıyor. hitler ayrıca katolik alman sosyetesinden de oldukça fazla para topluyor.
deniz aşırı ülkelerden bağış alıyor, nazi partisinin kasası ile hitler'in şahsi kasası arasındaki çizgiler kayboluyor ve ikisi de zamanla hitler'in parası oluveriyor, müsrifçe yaşamaya devam ediyor. 20.000 mark'a lüks bir mercedes alıyor ve bir de şoför tutuyor. bunlar fonlardan gelen paralarla yapılıyor ve hitler bunların hiçbiri için vergi beyanında bulunmuyor. başlangıçta vergi dairesine parası ve geliri olmayan sade bir yazar olduğunu belirtiyor fakat hepsi yalan tabii.
çelik baronu olan fritz thyssen, nazi partisinin mitingleri ve diğer ödemeleri için yüksek miktarda bağışlar yapıyor. bu adamın bağış yapması da henry ford gibi önemli çünkü halkın gözünde hitler'in korkulacak biri olmadığı imajı veriliyor devamlı.
1929'da hitler iyice zenginleşiyor, bir apartman dairesine taşınıyor, 30'larda almanya kriz yaşarken hitler'in gayrimenkulleri artıyor. bu kriz döneminde hitler'in basit ve milliyetçi mesajları propaganda olarak kullanılıyor ve çaresiz halkın üstünde iyice hüküm kuruyor.
29'da brüt gelirini 15.000 mark olarak gösteriyor (yaklaşık 36 bin euro ediyormuş çekilen zamandaki kura göre). seçimlerde de nazi partisi 1930'da büyük oy alıyor ve ülkedeki 2. büyük parti oluyor.
1930 yılında popülarite ile geliri de artıyor: 50.000 mark.
1933'ün ocağında şansölye oluyor ve büyük bir zafer olarak kutlanıyor. alman işçilerinden destek alamıyor.
nazi partisinin joseph goebbels tarafından yönetilen propagandası hitler için sıradan biri, halk adamı portresi çiziyordu. siemens fabrikasında işçilere konuşmasında hitler: "ben de sizin geldiğiniz yerden geldim, sizin durduğunuz yerde durdum, gayretlerimle, öğrenerek. bunu söylemekte bir beis görmüyorum ama açlık çekerek yavaşça yükseldim. köklerimi hiçbir zaman unutmadım." tüm bunları söylerken fabrika işçilerinden ortalama 40 kat fazla kazanıyormuş.
vergi dosyasına göre, yıllık geliri iktidara gelişinin ilk yılında 1,2 milyon alman markına çıkıyor. çoğu da kitap satışından elde ediliyormuş, kitabın tanesi 12 mark gibi o zaman için pahalı bir miktara satılıyormuş. 1933'te şansölye olmasından sonra milyonlarca kopya satılıp 16 dile çevirilmiş.
1934'te bir memur vergi dosyasının doğru olmadığını fark ediyor ve 400.000 mark vergi borcu çıkartıyor hitler'e (t*şaklı bir abimizmiş). hitler bu durumdan hoşlanmıyor ve bir bakanın bu duruma aracılık etmesini emrediyor, vergi dosyası kapatılıyor. "führer vergiden muaftır" şeklinde bir açıklama bu olaylara eşlik ediyor. vergi memurunun başına gelenler bilinmiyormuş... halkın mütevazı hizmetçisi olarak kendini sunan hitler, bu olaylardan sonra tek kuruş vergi ödemiyor.
mitinglerin birinde şöyle sesleniyor:
"alman halkı, bana 4 yıl verin. bu büroyu girdiğim gibi terk edeceğime yemin ediyorum. bu işi para için yapmıyorum, maaş için yapmıyorum, sizin için yapıyorum."
halkın önünde şansölye maaşını reddedip ihtiyaç sahibi nazi partisi üyelerine dağıtmış. mütevazı şansölye, tabii ki maaşını kısa süre sonra tekrar almaya başlıyor. 30.000 mark civarında maaş ve 18.000 mark ödeneğini sessizce geri alıyor ve tamamı vergiden muaf. cumhurbaşkanı paul von hindenburg 1934'te ölünce onun maaşı ve ödeneği de tabii ki hitler'in cebine kalıyor.
işsiz almanlara, devlet, işlerini otoban yapma gibi işlerle geri veriyor.
hitler işçilere olan konuşmasında, "6 yıldan kısa bir süre içinde ideallerimizin, etimizin, yeteneklerimizin ve kararlılığımızın karşılığını büyük başarılarla alacağız." diye sesleniyor ve işçilerin desteğini para karşılığında satın alıyor. bunların hepsi devletin kasasından karşılanıyor ama halk buna tepki göstermiyor, cebine giren paraya bakıyor. net maaşların yükselmesini talep eden halka istediği veriliyor...
otoban hala hayattaymış ama ilginç bir şey var, hitler'in ben yaptım dediği otoban 1924'te yapılan temeller baz alınarak yapılmış.
silah endüstrisine devamlı yatırım yapılıyor yüksek krediler ile, devamlı barıştan bahsedilip bu kredilerin finansmanının da feth edilecek yerlerden çıkartılması planlanıyormuş. sanayiciler silah anlaşmalarına katılabilmek için çok fazla bağışta bulunuyorlar. 1933'te bazı sanayiciler hitler'e düzenli bağış yapmayı kabul ediyor. hatta bir fabrika, savaş boyunca hitler'e 5 milyon mark'tan fazla bağış yapıyor.
hitler gelen paranın büyük bölümünü kendisi ve alman alplerindeki lüks evi için harcıyormuş. düzenli ziyaret ettiği bir evi senelerce kiralamış, 1933'te ise satın alıyor, evi devasa bir malikaneye çeviriyor ve tabii ki parasını devlet ödüyor... evi 30 odalı (!) bir karargâh olarak yeniden dizayn ediyor. bunu kendisi planlıyor.
devlet tarafından evin çoğu şeyi ödenmiş, bir kısmı da alman endüstrisi adolf hitler bağış fonu üzerinden dolaylı olarak alman işçilerine ödetilmiş :)
bu ev milyonlarca mark'a mal olmuş, kendi sözleriyle: "berghof gerçek bir altın madeni, bormann oradan hiçbir şey çıkarmıyor ama oraya bir sürü para gömüyor."
kartal yuvası (kehlsteinhaus) olarak bilinen yere bir 30 milyon mark daha harcanıyor. tabii ki devletten. kartal yuvası sadece 1-2 kez führer tarafından kullanılıyor. şu an turistlere hizmet ediyormuş bu bina. bu ev civarında hitler'in masasına taze sebze konulması için sera bile kurulmuş. bak sen mütevazı devlet adamına bak hele...
hükümet işleri hep bu binada halledilmiş, büyük toplu katliamlar bile burada planlanmış.
führer'in gizli sevgilisi olan eva braun'a burada serbestçe film ve fotoğraf çekme hakkı tanınmış, bu olayların çoğunu kendisi kasede alıyor. eva'nın da berghof'ta odası varmış. hitler'in fotoğraflarını eva'nın eski patronu olan hoffman isimli iş adamı pazarlıyor, tek bir yerden çıkan fotoğraflar karşılığında baskı yapan herkesten para alınıyormuş, milyonlarca fotoğrafı basılan hitler'in buradan da bir servet elde ettiği biliniyormuş.
1938'te wermacht avusturya'ya giriyor. avusturya'da büyük coşkuyla karşılanıyor. ressam olarak kariyer yapmaya çalıştığı viyana'ya oranın fatihi olarak geri dönüyor. kavgam'da, "viyana hayattaki en zor ama en büyük dersleri aldığım yer oldu" diyor. orada açlık içinde kaldığını anlatıyor fakat durum böyle değilmiş, viyana'da gayet iyi bir hayatı ve yeterince miktarda parası bulunmaktaymış. neredeyse hiç açlık çekmemiş, apartmanda yaşamış ve annesinden kalan parayla bir süre rahatça geçinmiş. öğrenci haline göre bile oldukça iyi durumdaymış.
1909'da işçi olarak çalışmak istemediği için parası bitiyor. hatta evsizler için olan bir yerde kalmak zorunda kalıyor kısa süre için, daha sonra tek başına pansiyona çıkıyor. bu evde resim yaparak para kazanmaya başlıyor. 1938'de viyana'ya, gençliğinde hayal ettiği ünü yakalayarak giriyor.
linz isimli gençliğini geçirdiği kasabayı avrupa'nın en güzel yerlerinden biri yapmak istiyor. burada bir müze açıyor (bkz: führermuseum), müzedeki eserlerin çoğunluğu bugün hala bir kısmının sahiplerini aradığı yahudilerin evlerinden çalınıyor.
avusturya'daki yahudilerin eşyaları ve malvarlıkları kayda geçirilip servetleri ellerinden alınıyor, sanat eserleri de bu sistemin bir parçası oluyor. sanat eserlerinin çoğu yağmalanıyor veya zorla sattırılıyor. polonya'da bir malikaneyi milyonlarca mark karşılığında berlin'deki evi gibi döşetiyor.
hitler, subaylarına kendisine destek olması karşılığında on milyonlarca mark ikramiye dağıtıyor, özellikle savaş sırasında başarılı olan subaylara...
1944'te savaş kaybedilmeye başlandıktan sonra linz'deki sanat eserlerini korumak için yer altına alıyorlar. tuz madenleri bunlar için kullanılıyor. 7000'den fazla tablo ve heykel varmış.
vasiyetinde, "sahip olduğum ve değeri olan her şey partiye aittir, parti yoksa alman devletine aittir, alman devleti de yok edilmişse bu konuda bir karar vermeme gerek yoktur." demiştir.
savaştan sonra el konulan servetinden geri kalanı toplanmış, büyük kısmı kavgam kitabından gelmekteydi. kitap 1945'e kadar 10 milyondan fazla satmış, nazi rejiminde yeni evlenen çiftler bir tane kavgam almak zorundaymış :)
tüm bunlardan sonra her ölümlü gibi gitmiş, intihar ettiğinde kendisinden geri kalan en büyük miras yıkım, ölüm, toplu katliamlar olmuştu...
not: bu yazıda geçen bilgiler national geographic'de yayınlanan nazilerin karanlık dünyası (nazi underworld) isimli belgeselinin hitler'in serveti isimli bölümüne dayanmaktadır.