Japon Arabaları Neden Sağlam?

Japon arabası denince akla ilk gelen şey genellikle sağlamlık konusu oluyor. Peki Japon arabaları nasıl bu kadar sağlam olabiliyor?
Japon Arabaları Neden Sağlam?

japon arabalarının dayanıklı olmasının en büyük sebebi, basit ve işlevsel bir mantıkla tasarlanmış olmalarıdır. üreticiler, gereksiz bileşenler eklemek yerine, daha az parça ile daha güvenilir bir yapı oluşturmayı hedefler.

bir audi veya mercedes gibi alman araçlarında motor kapağını açtığınızda, performans odaklı ekstra parçalar ve karmaşık sistemler görürsün. bu parçalar, birbiriyle senkronize çalışarak yüksek performans sağlar. ancak bu aynı zamanda, bakım maliyetinin artmasına ve arıza ihtimalinin yükselmesine neden olur. işte bu yüzden bir japon arabası otoyolda 210-220 km/s hızları zorlanarak görürken, audi veya mercedes gibi araçlar 250 km/s hızda bile istikrarlı bir şekilde ilerler..

japon arabalarının sade yapısı, onların uzun ömürlü olmasını sağlar. örneğin toyota, şanzıman dişli sayısı ve motor yapısı itibarıyla alçak basınc altında çalışır. motor kendini zorlamadığı için dayanıklıdır, ancak hızlanma ve yüksek performans açısından sınırlıdır. eğer bu motorları daha güçlü hale getirmek isterseniz, ekstra kayışlar, supaplar ve diğer parçalar eklemeniz gerekir. bu da hem motorun ağırlığını hem de aracın genel ağırlığını artırır, dolayısıyla gövdenin de güçlendirilmesini gerektirir.

eskiden japon arabaları gerçekten sağlamdı. özellikle 1980'ler ve 2000'ler arasındaki modeller, amerikan araçlarına kıyasla daha kaliteli ve dayanıklıydı. ancak günümüzde japon arabalarının gövdeleri oldukça hafif ve ince malzemeden üretiliyor. motorları ise en basit sistemlerle çalışacak şekilde tasarlanıyor. bu yüzden eğer performans beklentiniz yoksa, japon arabaları hala ideal bir seçenek olabilir.

- kök sebep analizini çok iyi yaparlar, sorunları geçiştirmelik değil, kökten ve tekrarlanmayacak şekilde çözerler. kalite performans grafikleri zigzaglı değil hep yukarı yönlüdür.

- jit (ara stoksuz üretim) sistemini özümsemeleri ve tüm yan sanayilerini bu sisteme adapte etmeleri üretim maliyetlerini anormal derecede düşürdüğü için; arge, satış sonrası vb üretim dışı birimlere ayıracak daha fazla kaynakları olur. olabilecek en optimum tasarıma ulaşıp bundan milyonlarca üretirler. satış sonrasındaki veriyi üretimlerine geri aktarırlar, sahayı dinlerler yani.

- kültür olarak kalitesizliğe tahammülleri yoktur, en iyi kalite algısı beklenen üstü değil, beklenendir.

- avrupalı üreticilerin aksine, araç programları genelde globaldir, yani bir model tasarlar ve bunu 30-40 değil, 150 ülkede de peynir ekmek gibi satarlar, bu da hazırlanan aracın norveç’te de kenya’da da yola çıkacağı anlamına gelir. en ağır regulasyonlara uyacağı anlamına gelir. bu durum yol şartlarından yakıt kalitesine, en en en kötü şartlara hazır bir otomobil yapılmasını şart koşar. genelde japon arabalarının klimaları acayip soğutur mesela, bu türkiye’den çok daha sıcağına hazır oldukları içindir.

- tasarımları basittir, otomotivde problemsizliğin anahtarı “olmayan parça bozulmaz” ‘dır. ya da istenen fonksiyonu en basit donanım ile çözmektir. fransız markaları gibi aracı elektronik albenili sistemlere boğup sonra da 3-4 yıl sonra yaya bırakmazlar. işçiliğin pahalı, dolayısıyla problemsizliğin çok önemli olduğu abd pazarı özellikle onları problemsiz olmaya itmiştir.