Joe Biden Seçildiği Takdirde Türkiye-ABD İlişkileri Gerçekten Kötüye Gidecek mi?
"biden, türkiye'den nefret ediyor" argümanına dayanan bütün zırvaları unutun.
biden, şu an amerikan siyasetinin atmosferi neyse onu yansıtıyor. amerika'da, erdoğan ile aynı masaya oturmaya tenezzül edecek tek bir kişi kaldı; o da donald trump. geri kalan güç odakları olan kongre, senato, pentagon, dışişleri, imf, bürokrasi ve her iki parti yönetimlerinde türkiye'nin hakkını savunacak tek bir kişi kalmadı. lobi yapsın diye para verdiğimiz adamlar da şu an hapiste.
eğer türkiye - abd ilişkileri bozulacaksa, bu, joe biden, ermeni lobisi, kürt lobisi, yahudi lobisi sayesinde değil, türkiye'nin son 20 yılda izlediği siyaset sayesinde olacak. çünkü, türkiye karşıtı lobilerin güçlenmelerinin sebebi, ermenistan ve yunanistan'ın buraya para akıtması değil, türkiye karşıtı siyasetin parti farkı gözetmeksizin abd seçmeninde karşılık bulması.
her konuda birbirinin boğazına sarılan demokrat ve cumhuriyetçi senatörler, rahip brunson krizi sırasında senatonun yayınladığı kınama bildirisine beraber imza attılar. bunun nedeni, bütün senatoyu lobilerin kontrol ediyor olması değil, seçmenlerin bunu talep ediyor oluşudur. bugün abd ya da avrupa'nın herhangi bir yerinde "erdoğan'ı onaylıyor musunuz?" anketi yapın bakalım %90'ın altında hayır oyu çıkan yer bulabilecek misiniz? eğer, bunu "gavurlar bizi sevmiyo" gibi bir sebebe bağlıyorsanız, tebrik ederim siz bir malum parti seçmenisiniz.
türkiye, 2. ırak savaşı sırasında sınırlarını abd askerine açmadığı günden beri abd ile arasını açmak için elinden geleni yaptı. iktidar, suriye'de cihatçıları destekleyip, ışid'e karşı savaşan kürtleri vurunca, global olarak ışid'in uyguladığı vahşetin sponsorlarından birisi olarak resmedildi. cihatçılara giden tırları haber yapan gazetecileri yargılayarak, bu imajının üzerine tüy dikmiş oldu. sürekli 'eksen değişikliği' söylemiyle nato'dan çıkma tehditleri savurup, f-35 programını feda edip rusya'dan s-400 satın alarak, pentagon'daki, dış işlerindeki son destekçilerini kaybetti. abd'nin iran'a uyguladığı ambargoyu devlet bankası ile delip, buradan gelecek yaptırımları rahip brunson'ı rehin alarak önlemeye kalkışmak gibi fantastik bir olaya imza attı. washington dc'nin göbeğinde, erdoğan'ın korumalarının abd vatandaşlarını dövmesi gibi akıl almaz olaylara hiç girmiyorum bile.
bu olaylarda kimin haklı olduğu tartışmasını bir yana bırakıyorum. eğer abd'nin başında bu dönemde baba bush filan olsaydı, şu an türkiye'nin yemediği ambargo kalmazdı. obama, türkiye'ye ceza kesmek yerine, başka müttefikler arama yoluna gitti; trump ise kendi çıkarlarına bir zarar gelmesin diye kongre ve senatonun istediği yaptırımları hasır altı etti. şimdi başa gelecek olan biden'ın türkleri sevip sevmemesinin hiçbir önemi yok çünkü amerika'daki bütün güç odakları sadece türkiye konusunda değil, orta doğu, kuzey kore, rusya ve çin konularında daha kararlı politika izlenmesini istiyor.
buna rağmen, biden'ın, türkiye'nin üzerine yaptırım yağdıracağı bir ortam olacağını sanmıyorum. çünkü biden türkiye'ye direkt müdahale etmesi halinde, iktidarın bunu iç siyasette oy toplamak için kullanacağının farkında. yapacağı en net şey, türkiye'ye giden borç musluklarını elinden geldiğince kısmak olacaktır. zaten, bu konuda da bir şey yapmasına pek gerek yok, biz bankasından, fon yöneticisine kadar kredi kaynaklarını çoktan korkutup kaçırdık bile. biden, iç siyasete yönelik söyleminde erdoğan'ı eleştirebilir ancak iş yaptırımlara geldiğinde "bekle gör" politikası izleyecektir.
türkiye için asıl sorun, erdoğan'dan sonra amerika ile olan ilişkilerini nasıl bir yere oturtmak istediğine karar vermesi bence. türk halkında zaman zaman saçma seviyelere varan amerikan karşıtlığı, siyasetin hamaset aracı olmaya devam ederse bu günlerde fragmanını gördüğümüz "batıdan kopmuş türkiye" filminin geri dönüşü olmayacak bir şekilde başlamasını izlemek zorunda kalabiliriz.
Biden'in kariyeri nasıl geçti peki?
name recognition ve obama nostaljisi dışında kendisinin bir numarası yoktur. baktığın zaman adamın cv'si iyi tabi... sonuçta joe biden 1973-2008 arasında senatörlük yapmış tecrübeli bir isim, sonrasında 8 yıl boyunca başkan yardımcılığı var. siyasete fakir girip fakir çıkanlardan, bu da olumlu. eee başka?
joe biden'ın siyasi kariyerine bakarsak rüzgar nereden estiyse o yöne esmiş.
70'lerde "bu siyahlara fazla yüz verdik" havaları estiğinde siyahlara fazla yüz verdik dedi.
90'larda "zencileri hapse atalım" modası sırasında "zencileri hapse atalım" dedi.
aynı dönemde "sendikaların ebesini s*kelim", "bankaları deregüle edelim", popüler olduğunda o da "sendikaların ebesini s*kelim", "bankaları deregüle edelim" dedi.
Deregüle: Deregülasyon. Tipik olarak ekonomik alanda devlet düzenlemelerini kaldırma veya azaltma sürecidir. Ekonominin hükümet düzenlemelerinin yürürlükten kaldırılmasıdır.
2000'lerde "cumhuriyetler şahin oldu, biz de şahin olalım" kervanına katıldı, ırak savaşı'na destek verdi.
2010'larda ırak savaşı popülerliğini kaybetti, bu sefer "yahu libya'ya karışmasak mı" dedi.
yani demokrat parti sağa da sola da kaysa hepsini destekledi. ne önünde oldu ne de arkasında yer aldı.
bunun tek bir istisnası var: finansal deregülasyon. o konuda hep sabit kaldı. hep finansal deregülasyonu destekledi. niye diye soraracak olursanız...
amerika'daki kredi kartı firmalarının vs hepsinin merkezi biden'in eyaleti olan delaware'dir. çünkü tefecilik karşıtı yasaların en geniş olduğu yer burasıdır. yani bankayla mahkemelik olursanız banka her zaman haklı çıkar.
benim de şahsen bir türlü oturtamadığım şey şu... ki kendisiyle karşılaşsam sorarım bunu: kardeşim sen siyasete gariban bir ailenin çocuğu olarak girmişsin. ya bankalara karşı garip gurabanın yanında ol, ki olmamışsın. ya da "s*kerler fakirleri" deyip cebini doldurmaya bak.
ee iyi de güzel kardeşim sen hem fakir fukarayı ezmişsin hem bundan para da kazanmamışsın. yani garip gurabayı zevk için mi bankalara yem yaptın pezevenk?