Johnny Depp'in Altın Küre'den Mahkeme Salonlarına Uzanan Çalkantılı Kariyeri

1980’lerin sonunda 21 jump street ile "genç kızların rüyası" moduna hızlı giriş yapan johnny depp, yıllar içinde “gördüğünüz her rolde başka bir adam izliyorsunuz” seviyesine kadar çıktı. her karakteriyle "bu adam gerçekten başka kafada" dedirten bir performans sunmasıyla, sıradanın peşinden gitmeyenlerin göz bebeği haline geldi.
ilk ciddi sinema adımı, 1986’daki platoon filminde yardımcı rolle geldi ama asıl kırılma noktası, 1990’da edward scissorhands ile tim burton evrenine giriş yapmasıydı. oradan sonrası zaten bambaşka bir timeline: sleepy hollow, charlie and the chocolate factory, alice in wonderland, sweeney todd, corpse bride ve diğerleri... tim burton'la resmen kreatif bir bromance yaşadılar.

her filminde “bu adam normal değil ama çok iyi” dedirten depp, pirates of the caribbean ile mainstream patlamayı da yaptı. jack sparrow karakteri sadece bir korsan değil, adeta bir ikon haline geldi. öyle ki disney bile adamı “legend” ilan etti.
kariyeri boyunca donnie brasco, public enemies, black mass gibi “ben sadece fantastik filmlerde oynamam, dramada da coşarım” dediği işler de yaptı. sweeney todd ile altın küre kazandı, pirates ile sag ödülünü kaptı, oscar'a da 3 kez aday oldu ama o heykelciği henüz evine götüremedi.

bir dönem dünyanın en çok kazanan oyuncusu oldu (2012 guinness rekoru: 75 milyon $) ama 2020’de fantastik canavarlar’dan pat diye çıkarılmasıyla kariyerinde çalkantılı bir dönem başladı. warner bros. “hadi sana güle güle” deyince grindelwald rolünü bırakmak zorunda kaldı.
bugünlerde hala asi, hala karizmatik, hala kafasına göre yaşayan bir karakter. hem oyuncu, hem müzisyen, hem de gerçek bir kült figür. hollywood’un düzene karşı duran yaramaz çocuğu.
müzikle başlayıp korku filmiyle patlayan yolculuk
12 yaşında annesinden gelen bir gitarla başlıyor her şey. klasik “rock yıldızı olacağım” hayaliyle 15’inde okulu bırakıyor. bu noktada hayatı “ailem dağılıyor, ben de müziğe sarılıyorum” modunda ilerliyor. anne-baba boşanması, ruhsal çöküş, gitarla terapi...

derken the kids adlı gruba giriyor, tam bir 80’ler garage rock kafası. grubun vokal-basçısının kardeşi lori anne allison ile 1983 noel’inde evleniyor. evlilik + müzikal dramalar = grup ismini değiştirip (six gun method) dağılma. stüdyoya bile giremiyorlar ama işte tam burada “hayat bir film” repliğini yaşatacak bir olay geliyor: lori aracılığıyla nicolas cage ile tanışıyor. cage sağ olsun, depp’i elm sokağı’na (evet, nightmare on elm street) sokuyor. 1984’te ilk filmi, ilk cinayet sahnesi, ilk çığlıklar.
1986’da ilk evlilik de bitiyor. sonrası zaten hollywood dedikodularının altın dönemi. winona ryder’la ilişki, dövme krizi (“winona forever”dan “wino forever”a epik dönüş), kate moss'lu paparazzi furyası derken kalp kırıklarıyla dolu bir timeline.
the kids grubu artık sadece “hadi toplanıp çalalım” kafasında devam ediyor. profesyonel değil ama gönülden. yani hala müzik var, sadece hayat araya fazlasıyla film koydu.
rock’n roll ruhu, kaos ve milyon dolarlık magazin
çocuk yaşta başlayan içsel fırtınalarla hayatı tam bir film gibi ilerliyor. 11 yaşında annesinin “sinir hapları” ile tanışıyor, 12’sinde sigara, 14’te “ne varsa denedim” noktasına geliyor. 2008’de “kendimi alkolle zehirledim” diyerek olaya noktayı koyuyor. yani her anlamda rock’n roll’un vücut bulmuş hali.
1998’de vanessa paradis’le başlayan ilişkisi yıllarca “johnny sakinleşti galiba” dedirtmişti ama 2012’de yollar ayrılıyor. bu arada ikilinin lily-rose adında bir kızları oluyor. lily 2007’de ciddi bir böbrek enfeksiyonu geçiriyor, depp de tedavi sonrası 1 milyon euro bağış yapıyor. hastanedeki çocukları ziyaret ederken jack sparrow kostümü giymesi de ayrı efsane.
magazinsel kıyamet 2015’te amber heard ile patlıyor. depp’in annesinin ölümünden birkaç gün sonra boşanma davası geliyor. ev içi şiddet iddiaları, fırlatılan telefonlar, kırılan şarap şişeleri, üçlü ilişki söylentileri, mahkemeye sunulan güvenlik kamerası görüntüleri, uyuşturucu itirafları derken dava süreci hollywood tarihine geçiyor. depp cephesi roxicodon, mdma ve kokain kullanımını doğruluyor. (bkz: johnny depp ve amber heard davası)
magazin demişken...
2003 ve 2009’da people tarafından “yaşayan en seksi erkek” seçildi. 2007’de ew listesinin zirvesinde, forbes’a göre 2006’da serveti 92 milyon dolar, 2013’te 450 milyona fırlıyor. 2010’da empire dergisi onu “dünyanın en büyük hayran kitlesine sahip oyuncusu” ilan ediyor - rakam 1 milyar kişi.

johnny depp’in kariyer evrimi: makas eller’den jack sparrow’a
80’lerde “teen idol” olarak başladığı kariyeri, çok geçmeden “ben bu değilim” diyerek başka bir yöne kırılıyor. 1986’da oliver stone’un platoon filminde kısa bir rol, 1987’de 21 jump street dizisinde yakalanan gençlik başarısı ama depp için bu sadece fragmandı.
asıl kırılma noktası: tim burton’la yolların kesişmesi. bu ikili, hollywood’un gotik-eksantrik evreninde bir nevi lennon–mccartney etkisi yarattı. burton’ın ilham perisi, helena bonham carter da sık sık bu filmlerdeydi; depp ise sadece kamera önünde değil, burton’ın oğlu billy ray’in vaftiz babası olarak da hayatına girdi.

iş birliklerinden bazıları
- 1990: makas eller › pastel mahallelerde yalnız bir gotik masal,
- 1994: ed wood › siyah beyaz tutkusu, b-filmler kralı,
- 1999: hayalet süvari › headless horseman’la gotik aksiyon,
- 2005: charlie'nin çikolata fabrikası + ölü gelin › tatlı ve ölü tatlı,
- 2007: sweeney todd › en iyi erkek oyuncu oscar adaylığı, keskin ustura performansı,
- 2010: alice harikalar diyarı'nda › çay partisi kafası,
- 2012: karanlık gölgeler › gotik vampir parodisi,
ama zirve tartışmasız:kaptan jack sparrow. 2003’te karayip korsanları ile disney tarihinde oscar’a aday gösterilen ilk oyuncu oluyor. ilginçtir, yapımcılar önce performansını “çok eksantrik” bulup korkmuşlar ama film patlayınca herkes jack sparrow’cu kesiliyor. karakterin temelini depp, keith richards’tan esinlenerek yaratıyor. geri kalan zaten sinema tarihi: devam filmleriyle milyar dolarlık gişe, sınırsız popülarite.