Kamuya Açık Alanda Cinsel İlişki Videolarında Neden Belirgin Bir Artış Var?

Önce Bebek sahili, sonra da Ümraniye metro durağındaki ilişkiler derken sosyal medya akışları muhtelif yerlerde çekilen halka açık seks videolarıyla doldu. Bu durum aslında hep böyle miydi yoksa son günlere özel bir artış mı söz konusu? Sözlük yazarlarının yorumlarıyla inceliyoruz.
Kamuya Açık Alanda Cinsel İlişki Videolarında Neden Belirgin Bir Artış Var?

güvenlik kameralarının yakaladıkları görüntüleri görseniz dudağınız uçuklar

zamanında ankara metrosunda görevli bir arkadaş asansörlere kamera konulduktan sonra "x camii cemaatinden amcalardan soğudum, toplumdan uzaklaştım" demişti. bu bahsettiğim konuşmaları 15 yıl önce yapıyorduk. keza dağda, bayırda, sinemalarda, otoparklarda pompa faaliyetlerine denk gelmek çok kolaydı.

zaten malum: eskiden bir olayı kayıt altına almak zordu, şimdi yanımızda kayıt cihazlarıyla geziyoruz. kayıtlara erişim zordu. şimdi herkesin internete erişimi var. bu gibi görüntülerin yayınlandığı siteler çoğunlukla underground yerlerdi. şimdi twitter her yerden daha karanlık içerikleri barındırıyor.

ne diyorduk... geçmişte de böyle olaylar hemen hemen aynı sıklıkta gerçekleşiyordu ama kaydetmek mümkün olmuyordu. kayıt yapılabilen dönemlerde bunu büyük kitlelere yaymak kolay veya anlamlı değildi. artık sadece etkileşim almak için anasını-babasını kesecek şuursuzlukta bir teşhir çılgınlığı var. bu gurur duyulacak bir şeyse birey kendisini ve kendilik değerini artıran yakınlarını, ayıplanacak bir şeyse bunu yapan ötekini teşhir ederek ruhunun karanlık dehlizlerini pornografik bir şeffaflıkla etkileşime açıyor.

"günümüz dünyası eylem ve duyguların temsil edildiği ve yorumlandığı bir tiyatro değil, mahremiyetlerin sergilendiği, satıldığı ve tüketildiği bir pazardır. tiyatro temsilin, pazarsa sergilemenin mekânıdır. böylece de günümüzde teatral temsil yerini pornografik sergiye, tehşire bırakır." şeffaflık toplumu, byung-chul han

mevzunun ekonomik bir yönü de var

halka açık yerlerde zinaların artmasının sebebi ekonomiktir. zira otel konaklama ücretleri çok arttı. vaktiyle 2 yıl lüks bir otelde çalışmıştım. oradaki muhabbetlerden ötürü "uçuş oteli" kavramını biliyorum. yani zina etmek için fiyat/performans oranı en makul otellerdir bunlar. geceliği 100-150 liraydı. şimdi internetten kontrol ettiğimde geceliği 750-800 lira civarına gelmiş. yani zina etmek isteyenlerin otele parası artık yetmediği için kamusal alanda işlerini hallediyorlar.

mevzunun doğru ya da yanlış olup olmadığını tartışmıyorum. herkesin ahlakı kendine göredir. benim ahlakıma sığmıyor böyle şeyler ama kimseye de karışacak değilim. çünkü cinsel haz öyle bir duygudur ki herkesin kolay kolay bastırabileceği bir unsur değildir. zaten en bastırılamayanı ve hatta aşırıya kaçanı da tecavüz vakalarıdır.

bir toplumda zinayı engelleyemezsiniz. iran'da şeriat olduğu halde yılda 200-300 kişi bu zina suçuyla idam edilir. süleyman demirel de bunun farkındaymış ki genelevlerin kapatılmasıyla ilgili sorulan soruya "genelevleri kapatalım da insanlar bizi mi silksin." diye cevap vermiştir.

velhasılı kelam, ekonomik kriz derinleştikçe daha çok public sex vakaları görülecektir. bu vakalar görülmeye devam edildikçe de kanıksanıp normalleşecektir.

bence bu konu hakkında, kameraların ulaşılabilir olması dışında başka sebepler de sayılabilir

birincisi çoğunluğun dediği gibi medya pompalaması. bir tane public sex videosu viral olunca medyanın çoğunluğu benzer videolar bulmaya hücum etti. normalde 5-10 kişinin görüp geçeceği videolar binlerce kişiye servis edildi. ikincisi pahalılık, kira pahalılığı yüzünden birçok insan gerek ailesiyle, gerek arkadaşlarıyla aynı eve doluşmaya başladı. böyle olunca da insanlara fazla bir seçenek kalmadı: ya günlük kiralık daire ya otel ya da halka açık alanda tenha bir yer. gördüğümüz kadarıyla insanlar yine maddi sebeplerden ötürü sonuncuyu tercih etmeye başladı. üçüncüsüyse cinsel baskılanmanın ve ülkede cinselliğin bir tabu olarak görülmesinin artık insanların canına tak etmesi. bu durumdan bıkmış insanlar "yeter lan sana ne benim penisimden, vajinamdan" dercesine protesto niteliğinde organize olmadan birbirlerinden etkilenerek böyle şeyler yapmaya başladı.

bu üç sebep ayrı ayrı etkili olmuş da olabilir, birbirleriyle karışarak etkili olmuş da olabilir...

Final yorumu

çok alakasız görünecek belki ancak, şu son 2 günlük "ortalık sevişenlerden geçilmiyor" haberlerini 2000'lerdeki "köprüden atlayarak intihar etme" haberlerine benzetiyorum.

o dönemlerde, yani boğaziçi köprüsü'nün adı henüz değişmemişken, köprüden atlayan bir kişinin haber olmasının ardından intihar vakaları artmıştı. yani burada intihar edenlerin psikolojisini incelemek değil derdim, ancak intihar edenlerin basında yer almasının da etkisiyle, insanlar boğaziçi köprüsü'nü intihar etmek için daha çok tercih etmeye başlamıştı... bu böyle bir süre devam etti. intihar edenler kadar, vazgeçenler de haber oluyordu. hatta ibrahim tatlıses bile bir dizisinde ya da klibinde köprüde intihar sahnesi çekmişti.

bu biraz çift yönlü çalışan bir şey: basın, bu tür haberleri yaparak gelir elde ederken köprüde intihar girişiminde bulunan insanlar da bir şekilde gazete/tv'lerde haber oluyordu. (bu cümle, intihar teşebbüsünde bulunan ya da intihar edenleri yargılamamaktadır, tespit yapıyorum.)

sonra, hatırladığım kadarıyla, basın kuruluşları ortak bir karar aldılar ve köprüde intihar eden olsa bile bunu haberleştirmemeye karar verdiler. sonraki süreçte köprüden intihar teşebbüslerinde gözle görülür bir azalma oldu.

son günlerde bir şekilde patlayan "sevişme" görüntülerini de bu açıdan ele almak gerekiyor belki de. türkiye'de belki her gün yüzlerce insan halka açık alanlarda seks yapıyordu ama biz görmüyorduk. ancak dün içeriklerden biri paylaşılıp devasa bir ilgi çekince insanlar bunları paylaşmaya başladılar. burası önemli, çünkü görüntülerde "tarih ve saat" damgası yok, farkındaysanız. yani bu görüntüler, günler, haftalar önce çekilmiş olabilir ve dünkü devasa ilgi sonrası diğerleri de ellerindeki görüntüleri paylaşmış olabilir. görüntüler "dün" ya da "bugün" çekilmiş olsa dahi, yine aynı noktaya geliyoruz: şu anki "trend" bu.

(bunun planlı bir "komplo" olup olmadığına yönelik yorum yapacak donem yok. ancak az buçuk sosyoloji biliyoruz çok şükür.)