Karşıdaki Kişiyi Aldatmak ve Kandırmak İçin Sık Başvurulan 3 Yöntem
aldatmanın ve kandırmanın geçim kapısı, hatta sanat haline geldiği ülkelerden birinde yaşıyorsanız, türlü aldatma ve kandırma taktiklerini iyice öğrenmeniz sizin için çok büyük ehemmiyetler taşımaktadır. işte bu sebeple, ailenizin algı yönetimi hocası olarak sizinle üç teknik paylaşıyorum. evet, başlayalım.
teknik 1: sahte bilimsel bilgi ve istatistik yığma
şimdi efenim, diyelim çok akıllı ve uzman görünen birine soru sordun ve karşındaki bu konu hakkında hiç bir şey bilmiyor. ya da seni çok büyük uzmanmış havalarında kandırmak istiyor. kullandıkları en büyük teknik budur. sana kendi alanlarıyla ilgili teknik terimler, doğruluğunu kanıtlayamayacağın bilimsel çalışmalar ve sahte olduğunu bilemeyeceğin istatistik veriler sunarlar.
yani seni ciddi görünen bilgilerle öyle bir yorarlar ki soru soracak mecalin kalmaz. örneğin seni üçkağıt bir yatırıma çekmek istiyorlar. "efendim enayi bank para kazanma sisteminde para kazanman çok kolay. sisteme bin lira koyuyorsun üç ay sonra elli bin lira kazanıyorsun. bana inanmıyorsan açıyorum sana son model laptopumu bak bir sene içinde bu gördüğün karmaşık tablolardan yüzlerce insan zengin olmuş, istersen sistemimizin bilimsel altyapısını da şu videoda bir profesör ince ince anlatıyor" gibisinden işkembeden atmaya başlarlar. sen de vay be ne bilimsel sistemmiş der ve paracıklarını dolandırıcılara kaptırısın.
sahte ilaçlar, uydurma tedaviler ve kafadan atma bilimsel teoriler hep bu şekilde pazarlanır.
kısacası dostum, eğer birileri sana anlamadığın bilimsel veriler ve istatistikler sunuyorsa işin içinde bir çapanoğlu olabilir. bağımsız kaynaklardan mutlaka araştırma yap da ziyan etmesinler seni.
teknik 2: yorucu kurallar uydurma
bunu özellikle karşına yönetici, hoca, guru veya iş yapmak istemeyen elemanlar çıkarılar. buna göre sen karşıdakinden çok basit bir talepte bulunursun. bu bir iş yapma talebi veya bilgi isteği olabilir. ancak karşıdaki kişi iş yapmak istemediği veya sorduğun konuda hiç bir halt bilmediği için senin taleplerine pek istekli bulunmaz. sana yapmayacağım veya bilmiyorum da diyemez çünkü o zaman karizması çizilir. peki ne yapar; kurallar koyar önüne. işte hendek, işte deve der.
örneğin; seni bir toplantıya çağırdılar ve bu toplantıya çağrılanlar kafalanmak isteniyor. bu siyasi bir toplantıda olabilir, sahte bir ürünün pazarlaması da olabilir.
toplantıda sunum yapan kişi çok yaldızlı ve ikna edici konuşuyor. ikna olmak üzeresin ama kafanda bir iki soru var. bunları sormak istiyorsun ama sana "toplantı esnasında soru sormak kurallarımıza aykırı, sorularınızı toplantı sonunda vereceğimiz mail adresine göndermeniz gereklidir. bu mailinize cevap olarak size dört adet özel video gönderilecek. eğer sorunuzun cevabı bu videolarda yoksa direkt soru sorabileceğiniz özel seminerlerimize katılmanız gereklidir"
ikinci bir örnek de bürokrasi kalesi kurmaktır. mesela iade garantisi yalanıyla bir ürün aldın ama ürün çöp çıktı. ürünü iade etmek istediğinde şu cevabı aldın "ürün iadesi talepleriniz için on beş form doldurup, bu formları noterde onaylattıktan sonra danışma hattımızdan alacağınız mail adresine talebinizi bildireceksiniz. talebinizin inceleme ve onay süreci üç ay sürecektir. üç ay sonra talebiniz onaylandıktan sonra gene noterden onaylı beş form doldurup bize iade talep kesinleştirme başvurusu yapacaksınız. iadeniz kesinleştikten sonra ürününüz beş ay içinde geri alınacaktır". böyle bir cevapta iki yüz lira verdiğim ürün için bu kadar zahmete değmez diyerek bir bardak soğuk su içme olasılığın oldukça yüksektir.
yani saçma kurallar esasında uygulanmak için değil, seni caydırmak için konulurlar.
teknik 3: asabileşme
bazı durumlarda kesinkes haklı olduğunuz ve yüzde beş bin kazanacağınız bir tartışmada karşınızdaki kişi sesini yükseltmeye, tehdit edici beden dili kullanmaya ve asabileşmeye başlar. burada iyi bir manipülatör aslında gerçekte sinirli değilken rol yapar.
örneğin; arkadaşınız hep randevularda sizi bekletiyor, kendisini defalarca uyarmanıza rağmen hep geç kalıyor. en sonunda onu daha sert uyardığınızda size "kardeşim bir ton işim gücüm var, buna rağmen sana vakit ayırıyor kan ter içinde buralara geliyorum, ne olmuş yani iki dakika beklediysen. nasıl bir arkadaşlıkmış bu" cümlesini avazı çıktığı kadar bağırıp, hatta azıcık göz yaşı döküp üstüne biraz da dominant beden dili kullandığı zaman "neyse ya kavga etmeye gerek yok" gibisinden geri adım atabilirsiniz.
bu teknik etraflarına korku salmak isteyen bazı yöneticiler tarafından da kullanılır. öyle ki bazı yöneticiler elemanlarının önünde bilinçli olarak asabi ve agresif tavırlar sergilerler.
örneğin; eline telefonunu alır ve karşısındaki kişiye türlü fırçalar atar. bunu da ne tesadüf hep başkalarının önünde yapar. burada aslında mesaj telefondakine değil onu dinleyenlere verilmektedir. ana felsefe "bak ben telefonda, birini böyle fırçalıyorsam sen benden zam ya da izin istersen sana neler yaparım düşün" ekolüdür. o telefonun ucunda kimse olmayabilir.
not: hocam biraz daha isterim diyorsanız kanalımda bulunan "makyavel ve güç kullanmanın yolları" videomu izlemeni tavsiye ederim: youtube.com/aydinserdarkuru