Kaydından Yayınlanma Aşamalarına Kadar: Bir Müzik Albümü Nasıl Yapılıyor?
bir müzik albümü, aslen içinde müzikal kayıt bulunduran plak ve uzunçalar biçimindeki çalışmalardır. zamanla gelişerek kaset, compact disc ve mp3 olarak dijital biçimleri de ortaya çıkmıştır. müzik albümleri fiziksel olarak genellikle dekoratif kapakları ve albüm notları ile satışa sunulur.
belli bir sanatçıya ve tarza ait olabileceği gibi, enstrümantal, tribute, solo, vokal, toplama, karma vb çok çeşitli olabilir.
uzun zamandır iyi bir müzik dinleyicisiyim. bir müzik albümü nasıl yapılıyor? kulağımıza gelene kadar hangi aşamalardan geçiyor? biraz buna değinmek istedim.
10 eserlik bir albüm çalışmasını ele alalım
öncelikle repertuar belirlenir. albümde hangi eserlerin yer alacağı belirlenir ve bu eserlerin söz, müzik, beste aşamaları, çalışmaları yapılır. eserler farklı farklı bestecilere ait olabileceği gibi, tek bir sanatçıya da ait olabilir. albümün türüne, kimin albümü olduğuna göre değişebilir bu.
eserler stüdyoya girmeden önce defalarca yalın enstrümanlarla (gitar, klavye, bağlama vb.) çalınır, denenir, bestelerin oturması sağlanır. stüdyoya girmeden önce eserler nihai halini alması için demo adı verilen kayıtları yapılır. bu demo kayıtları eserlerin ham halleridir. sözlerin ve müziğin oturması için yapılan, kılavuz kayıtları diyebiliriz. genellikle bu kayıtları evde yaparlar (home studio). zaten düzenli albüm çıkaran bir sanatçının, mesela erkin koray, orhan gencebay ya da barış manço, evinde minik bir stüdyo bulunur.
eserlerin demoları yapıldıktan sonra, demo kayıtları bir aranjöre verilir. ya da bu işi de sanatçının kendisi yapar (mesela orhan gencebay aynı zamanda bir aranjördür). aranjör demo kayıtları dinler ve eseri notaya çevirir. sadece notaya çevirmekle kalmaz, alt yapı, orta yapı, üst yapı notalarını, renk sazların çalacağı kısımları ayrı ayrı notalaştırır. demo kaydın tastamam bir müzik eseri haline gelmesi için düzenler. nerede hangi enstrüman çalacak, hangi enstrüman önde, hangisi geride, solo kısımları var mı? solist eseri nasıl okuyacak, vokalistler olacak mı? bunlara karar verir ve çalışmasını tamamlar.
aranje safhası bittikten sonra, albüme göre bir stüdyo seçilir. akustik bir albüm mü, dijital sazlar ağırlıkta mı, toplu kayıt mı olacak? bunlar önemli faktörler. stüdyolar pahalı ve kusursuz sesi kayıt edecek şekilde üretilmiş müzik cihazları ile doludur. ses yalıtımı önemlidir.
70'lere kadar türkiye'de toplu kayıt yapılıyordu. yani tüm enstrümanlar aynı anda çalınıp, kayıt ediliyordu. solist de aynı anda şarkıyı okuyordu ama hata olunca, en baştan hepsi tekrar başlıyordu. 70'lere kadarki türk müziğine bakarsak, eserlerin az enstrümanlı kayıt edilmiş olduğunu ve zayıf armonik yapıda olduğunu görürüz (yurt dışında kayıt edilmiş türkçe albümler bu değerlendirmenin dışında).
çünkü türkiye'ye 70'lere kadar kanal kayıt teknolojisi gelmemişti. pahalı ve teknik bir meseleydi. 68 yılında moğollarla birlikte almanya konserine giden orhan gencebay, (evet orhan gencebay moğollar grubuna bağlaması ile eşlik etmişti) kanal kayıt teknolojisi ilk defa almanya'da görmüş, bu sistem 70'lerin başında türkiye'ye getirilmişti. ilk iki kanallı kayıt 1971 yılında kayıt edilip, mono olarak basılan bir teselli ver 45'liğidir.
hücum kayıt da denen toplu kayıttan çıkılmış, iki kanal kayda geçilmişti. en azından enstrümanlar ayrı, solist vokali ayrı kayıt ediliyordu. ayrı derken, solist, playback olarak kayıt edilen müzikal bölümü kulaklık ile dinlerken, eserin üzerine okuyordu. hatalı okursa yeniden deneniyordu. çok kanallı kayıt teknik ve zaman olanaklarını arttırmışken, maliyeti de arttırmıştı. çünkü kayıtlar makara bantlara kayıt ediliyordu. makara bantlar almanya ve japonya'dan getiriliyor ve çok maliyetli oluyordu. iki kanallı kayıttan sonra, 70'lerin ortasında, 4 kanallı kayıt teknolojisine geçildi. artık eserin ritm sazları ayrı kanala, yaylı grubu ayrı kanala, renk sazlar ve vokal ayrı kanala kayıt edilebiliyordu. 4 kanal kayıt ile müzik eserleri artık daha armonik, daha çok sazlı hale gelmiş enstrümanistlerin hünerleri de daha göz önüne çıkmaya başlamıştı. makara bantlara kayıt türkiye'de 80 sonlarına kadar devam etti.
90'ların başı ile birlikte artık bilgisayar destekli kayda geçildi. bilgisayar destekli kayıt sınırsız kanal imkanı sunuyor (neredeyse her enstrüman ayrı kanala) ve makara bant maliyetinden kurtarıyordu. makara bantlar uzun yıllar özenle saklanmalıdır. nemden, sıcaktan, hatalı istiften etkilenip deforme oluyorlardı. kanal kayıt olayına geçildiğinde artık enstrümanistlik önemli hale gelmeye başladı demiştim. bu dönemde nota bilmek, nota okumak, nota yazmak da önemli oldu. çünkü toplu kayıt döneminde kimse pek nota bilmiyor, notayla değil, kaba düzen kulaktan çalıyorlardı. ya da notayı bilen bir müzisyen orkestrayı yönlendiriyordu.
aranje ve stüdyo seçimi işlemlerinden sonra artık kayıt işlemlerine başlanıyor. öncelikle eserlerin alt yapıları kayıt ediliyor. davul, vurmalılar, perküsyon kayıtları yapılıyor. bas gitar ve davul aynı anda da kayıt edilebilir. ritmin üzerine, ritmi dinleyerek yaylı grubu partisyonları kaydı yapılıyor. sonra renk sazlar (ud, gitar, üflemeliler, bağlama, kanun vs) kayıtları yapılıyor. kayıtlar bilgisayar ortamında cubase gibi yazılımlarla üst üste birleştiriliyor. kısacık bir partisyonu dahi defalarca çalıyorlar. bu kayıt işlemleri haftalar hatta aylarca sürebilir. en mükemmel kaydı arıyorlar. enstrümanların kayıt işlerini albümün müzik yönetmeni takip ediyor. müzik yönetmeni aynı anda aranjör de olabilir. bu kişiye maestro denir. yeteneğe bağlı bir durum. sesleri alan, kaydeden kişi ise tonmeister'dır. mix cihazları ile stüdyoya alınan sesleri kayıt altına alır. kanalları açar kapatır vs. stüdyo ekipmanları oldukça pahalı sistemlerdir. örneğin vokal sesleri alan bir mikrofonun fiyatı 10 bin euro'dan başlayabilir.
tüm kayıt işlemleri bittikten sonra, albümün en önemli aşamalarından olan miksaj aşamasına geçilir. enstrümanların arasındaki ses farklılıkları, şan bölümünde enstrümanların sesinin kısılması, parazitlerin giderilmesi, enstrümanlara eko, reverb vb efektlerin uygulanması. kısacası rötuş yapılır. miks olayı çok önemlidir. ses mühendislerinin ilgi alanıdır.
albümün tüm işlemi bitince master kayıtlar makara bantlarla veya dijital ortamda albümü basacak fabrikaya gönderilir. bu fabrikalarda albümler cd, kaset, ya da plak ortamına kopyalanır. master kayıtlar yıllarca saklanır. çünkü daha sonra albümü yeniden basmak icap ettiğinde cd, kaset ya da plaktan tekrar kopyalayıp basılmaz. basılsa da bu orijinal olmaz. ses kalitesinde kayıplar olur. şimdilerde d&r gibi mağazalarda yeni baskı plaklar görüyorum. bunların büyük kısmı cd ya da kasetten plağa aktarılmış. dolayısı ile dandik, çöp kayıtlar. resmin resmini çekmek gibi. bunun nedeni makara bantlar ya da master kayıtlar muhafaza edilememiş, ya da aktarma maliyetinden kaçmışlar, cd'den plak'a basmak kolaylarına gelmiş.
tidal bazı albümlerin master kayıtlarını doğrudan dijital ortama aktarıp yayınlıyor. yani iyi bir dac ve kulaklığa sahipseniz, tidal üzerinden önemli albümlerin master kayıt kalitesindeki versiyonlarını dinleyebilirsiniz. bu size, albümü stüdyo'da canlı canlı dinlemeye yakın bir deneyim sunacaktır.
ek bilgiler: türkiye'nin ilk yerli sermaye ile kurulan plak şirketi kervan plakçılıktır.
akustik bir stüdyoda, 4 kanallı kayıt edilen ilk stereo albümlerden birisi, 1976 yılında kayıt edilen "sarhoşun biri" uzunçalarıdır. plağın temiz dönem baskısını bulup, kaliteli bir pikap+amfi+kulaklık kombinasyonu ile dinlerseniz, tarifi mümkün olmayan zevklere sürüklenirsiniz.