Kimsenin Farkında Olmadığı Zorluklara Göğüs Geren Biri: Çöpçüler Kralı'ndaki Hacer

1978 tarihli Zeki Ökten klasiğinde Ayşen Gruda tarafından canlandırılan karakteri bir mercek altına alalım.
Kimsenin Farkında Olmadığı Zorluklara Göğüs Geren Biri: Çöpçüler Kralı'ndaki Hacer

hacer, kadınlar daha erken olgunlaşır önermesinin vücut bulmuş hali

içine doğduğu aile çok erkenden onu üstün bir stratej yapmış ve tabii bu aynı zamanda benmerkezli bir yabancılaşmadan mustarip olmasının da sebebi olmuş. üç abili 5 çocuklu bir ailenin dördüncü ve tek kız çocuğu. geleneksel aile dediğimiz anadolu muhafazakarlığının hemen her unsurunu bünyesinde taşıyan, kriminal bir ailenin üyesi olması onu hayattaki amacı bakımından erken bir yol tutturmaya sevk etmiş. evde ne iş yaptığı bilinmeyen mutlak otorite figürü bir baba, hırsız bir büyük abi, kaçakçı bir başka abi ve boyacılık yaparak kendi sınıfını temsil eden bir diğer abinin erkek egemen dünyasında örnek alabileceği yegane figür olan annenin de kadınlık ruhunu evin gündelik işlerini devam ettirmekten ibaret bir hayata bağışlayan annesi hacer'e yeterli gelmemiş. hacer'in olmak istemediği tek insan annesi.

otoriter bir aile içinde hacer bir büyük spartaküs rolünün hiçbir işe yaramayacağını çabuk kavramış. babaya ya da abilerine isyan halinin faydasızlığını erkenden görmüş. ev içinde ne kadar hakarete uğrasa da ne kadar küçümsense de onların üstü kapalı saldırılarına karşı tek kelime etmiyor hacer. bir yandan onları dışarıdaki erkekler dünyasında bir koruma olarak kullanmanın güvencesi bir diğer yandan da ailenin tek kızı olduğundan satışa çıkarılabilecek yegane unsuru olarak bulunduğu konumun avantajlarının üzerine gitmeyi tercih ediyor. babasına ya da abilerine karşı gelse dayak başta olmak üzere eve kapatılmaktan başka bir süreç yaşamayacağını içgüdüsel olarak biliyor. aklı başında hareket ederek o da gündelikçilik yoluyla evin genel geçiminde pay sahibi olup aynı zamanda kurtuluşun sınıf atlamada olduğunu fark ediyor.

erkek kurallarının yoğunluğunu yaşadığı evinde hacer'in aileden kaptıkları kapsülün dışına çıkıp temizlikçilik hayatında karşılaştığı erkeklere karşı da stratejik davranmasını sağlıyor. evde ne kadar söz dinler, uslu, masumsa dışarıda bir o kadar tersi davranarak hem şakir'e mum tutturuyor hem de apti'nin saf-salak duygularını aynı anda yönlendirebilecek kadar işlevsel ve pratik davranıyor. evdeki erkek egemenliği hacer'in intikamını dışarıdaki erkeklerden çıkarmasına ve farkında olmadığı sınıf atlama amacına bu erkekleri basamak olarak kullanmasına sebep oluyor. haliyle hacer, duygulardan arınmış, içindeki kocaman boşluğu ne şakir'in şehveti ne de apti'nin aşkıyla doldurabilecek, o boşluğu hırslarla kapatabilecek, gelecek yaşlarda çökmesine sebep olacak uzun vadede olumsuz bir yola girmiş durumda. ama öz-eğitimi olmayan ve dünyasının çeperini kurtuluştan ibaret olacak biçimde daraltan hacer'in bu türden bir uzak görüşlülüğü olmayacaği kaderi zaten. hacer bir devrimci değil. hacer sadece pragmatizmi içgüdüsel bir olgunlukla her an doğru kullanabilen, kaçınılmaz yozlaşma yolunda korkusuzca ilerleyen biri. bütün hikayede kontrolü kaybettiği tek an, apti'nin şarkıcı (dolayısıyla şöhretli, dolayısıyla çok parası olan biri) olduğunu görmesiyle dağıldığı an. o anı dahi diğer erkeğin göğsüne yüzünü yaslayarak ağlayan bir duygutanımaz. evdeki bayılmaları, krizleri dahi kendi içinde gerçek. hacer gibi kendi çapında bir strateji sahibine dahi sürprizlerin her an yaşanabileceği bir av alanı olduğunu hatırlatıyor dünya. neyse ki apti'nin şarkıcılığı çok kısa sürüyor da hacer orta vadeli planını tekrar yürürlüğe koyabiliyor.


hacer için cinsel duyguların da bir önemi yok. evde bütün büyüme döneminde karşılaştığı erkeklerin tamamı bir otorite figürü olduğu için erkeklerin arzulanılabilir varlıklar olduğuna dair hisleri çoktan geride bırakmış. fakat stratejisi için kendi cinselliğini de rahatlıkla kullanabiliyor. bekaret kozuyla uğraşacak kadar beyhude taktiklere prim vermiyor. tersine, şakir'i parmağında oynatabilmek için, mahalle esnafının deyimiyle onun tarafından "bozulmayı" amacına giden bir yol olarak kullanıyor. apti'de ise böyle bir albeni oluşturmaya ihtiyaç bile duymuyor. bu pratikliği ile orhan kemal romanlarından fırlamış gibi, o romanların izdüşümünde bir yer tutuyor.

hacer için yıkıp geçmesi gereken duvarlarda kadın-erkek ayrımı yok. evdeki erkeklerden nefret ettiği kadar patronu olan kadınlardan da nefret ediyor. şakir'le arasındaki tek engel olan annesi, şakir tarafından pencereden atılacağı sahnede neredeyse orgazmik tepkiler veriyor. hacer kendi sınıf atlama çabası için hemcins dayanışmasını dahi umursamayan bir vahşi istilacıya dönüşüyor. hayatın huzurunun apti ile yapacağı sevgi dolu bir evlilikte olacağına dair naif ve içi boş hissiyata hiç prim vermiyor. evlilik de onun için bir atlama taşından başka bir şey değil. ev içi iktidarı şakir'in annesinden ve sonra şakir'in bizzat kendisinden aldığında kazandığı hedefe ulaşmış tatmin duygusu o kadar güçlü ki apti'nin terliklerini kendisine geri atarken yaptığı "pislik" göndermesini hiç umursamıyor. hacer kaybedilmiş bir ruh olarak bir yaşam kazanıyor. mutlak iktidarı tam 6 erkeği ve erkekleşmiş annesini de devirerek elde ediyor. çıkış noktasında kadının hiç reel değerinin olmadığı o anadolu muhafazakarlığıyla dolu evinde oluşturulan yapı hacerleri çoğaltıyor. erkekler kaba kuvvetle hacerler ise çocuk yaşta edindiği ve geliştirdiği stratejileriyle muhafazakar bir çatı altında toplumu öldürüyor. apti'ye ise yeni bir hacer'e yönelmek kalıyor.

hacer, bütün savaşını güzel bir kadın olmadığı halde kazanıyor. bu oyuncu tercihi açısından müthiş akıllı bir tercih. yönetmen, hacer rolü için ayşen gruda yerine dönemin güzel oyuncularından birini seçseydi hacer'in stratejisinin ön plana çıkmasının hiçbir anlamı olmayacaktı. hacer gibi üç abili, bir babalı, bir erkekleşmiş anneli, iki aşıklı, bir kaynanalı çirkin bir kadın mutlak gücü ele alabiliyorsa sayılan tüm unsurların durup düşünmesi gereken çok şey var; hacerlerin değil.