Kitlelerin Toplu Halde Neyi Neden Yaptıklarını Açıklayan Gustave Le Bon'un Kitabından Alıntılar

Sosyolog Gustave Le Bon'un Kitlelerin Psikolojisi adlı kitabından, kitlelerin ortak düşünceler ve eylemlerde bir araya gelmesinin temellerini özetleyen alıntıları Sözlük yazarları paylaşıyor.
Kitlelerin Toplu Halde Neyi Neden Yaptıklarını Açıklayan Gustave Le Bon'un Kitabından Alıntılar
By Pawel Kuczynski

- seçkin ve çeşitli sahalarda uzman kimselerden kurulan, bir meclis tarafından alınan genel öneme sahip kararlar, bir ahmaklar topluluğunun vereceği kararlara asla üstün değildir.

- kitleler zekayı değil, vasat şeyleri bir araya toplarlar.

- kitleler onlara yapılan telkinlerin türüne ve ne olduğuna bağlıdır. kitleleri yalnız cinâyet bakımdan değerlendirenlerin bilmedikleri nokta budur.

şüphesiz kalabalıklar çoğu defa cinayet işlerler, fakat çoğu defa da kahraman olurlar. bir inancın zaferi için kolayca canlarını feda edebilirler.
şan ve şeref için heyecana getirilirler
.

elbette bu kahramanlıklar biraz şuursuzca yapılmaktadır, fakat tarih böyle kahramanlıklarla yapılır. eğer milletlerin alacak hesabına yalnız soğuk kanlılıkla düşünülmüş büyük işler konulsaydı, dünya tarihinin kaydedildiği kitabeler, bu büyük olaylarda kaydedecek bir şey bulamazdı.

- kitleler kadın gibidir. onlara dayanan kimse az zamanda çok yükseklere çıkabilir, fakat daima uçuruma sürüklenmek ve bir gün oradan atılmak endişesiyle yükselir.

- kitle sadece iç tepilerine tâbi ve kararsız değildir. vahşi bir insan gibi, arzu ile arzusunun gerçekleşmesi arasında hiçbir engeli tanımaz ve üstelik sayının çokluğu, kendisine karşıkonulmaz bir güç hissi verir.

kitle halinde bulunan bir fertte imkansızlık duygusu silinir. tek başına bir sarayı ateşe veremeyeceğini, bir mağazayı yağmalayamayacağını bilir ve böylece bir şeye girişmek aklına gelmez.
 

By Pawel Kuczynski


fakat bir kitleye ait olunca, çoğunluk olma duygusunun kendisine verdiği kudreti anlar, cinayet yahut yağma için aldığı ilk telkine kendisini hemen teslim eder.

- aklî muhakeme yeteneğinden yoksun bulunan kitleler, fazlaca bir saflık gösterir ve her şeye kolay inanırlar. onlar için olanaksız hiçbir şey yoktur.

By Pawel Kuczynski


- kitleyi oluşturan bireylerin zihinsel kapasitelerinin çok üst düzeyde olması genel prensibimizi değiştirmez. cahil bir insan ve bir bilgin, bir kere kitle içinde yer alınca olayları objektif olarak değerlendirme bakımından aynı kabiliyet seviyesine inerler. yüksek bir zekaya sahip olmanın önemi yoktur.

- eğer geçmiş, edebi, artistik eserlerini bize miras bırakmasaydı onun hakkında gerçek bir şey öğrenemezdik. herkül, buda, hz. isa gibi insanlık tarihinde pek önemli roller oynamış olan büyük adamların yaşamı hakkında doğru dürüst tek bir kelime biliyor muyuz ? büyük olasılıkla hayır. esas itibariyle onların gerçek yaşamlarının bizim için önemli fazla değildir. insanlar üzerinde büyük etkileri olmuş insanlar hakiki kahramanlar değil, efsaneleşmiş kahramanlardır.

By Pawel Kuczynski


- kitlelerdeki aşırılık, kitle bireylerinde, atalarından yadigar kalan alışılmış ve genel içgüdülerin ortaya çıkmasına maalesef sebebiyet verir. halbuki tek başına bulunan ve sorumluluk duygusuna sahip birey ceza görmek korkusuyla bu duygularını frenlemeye çalışır. işte kitlenin en kötü girişimlere kolayca başvurmaları, bu şekilde açıklanabilir.

- kitleler ancak şişirilmiş ve aşırı duygulardan etkilenip heyecanlandıklarından ve ancak bu şekilde harekete geçtiklerinden, onları tahrik etmek ve onlar üzerinde etkisini artırmak isteyen konuşmacının gerçekten şiddetli iddialara ve ateşli ifadelere başvurması zorunlu olur. abartılı ifadeler kullanmak, kitleyi etkileyen sözler üzerinde ısrarla durup tekrarlamalar yapmak, bir takım şeyleri kitlenin mantığını kullanarak aklî yorumlarda bulunmak, halk topluluklarına hitap eden hatiplerin alışmış oldukları iddialarını ispat yöntemleridir.

By Pawel Kuczynski


- kitleler ancak basit ve münferit duyguları kavrar; onlara telkin olunan görüşler, fikirler ve inançlar genel anlamda kabul edilir veya reddedilir. mutlak gerçekler veya mutlak hatalar olarak telakki edilir. akıl ve muhakeme yoluyla değil de, telkin yoluyla oluşan inançlarda durum hep aynıdır. dini inançların ne kadar müsâmahasız olduğunu ve insanlar üzerinde ne kadar zora dayalı olarak etki oluşturduğunu herkes bilir.