Londra'nın Bazı İnsanları Çileden Çıkarmış Durumda Olan Güncel Problemleri

Kanalizasyon, aşırı göç, artan suç oranları... Londra aklınızda hala jilet gibi bir Batı şehriyse bir kez daha düşünün.
Londra'nın Bazı İnsanları Çileden Çıkarmış Durumda Olan Güncel Problemleri

genç bir ingiliz muhafazakar gazetecisi olan paul joseph watson'un "london is a sh*thole" (londra bir bok çukuru) adlı 14 dk'lık youtube videosu, londra hakkında iyi bir eleştiri. mizah yeteneği de iyi adamın. videoda şunlardan bahsediliyor:

- londra aşırı nüfusa sahip bir şehir. nerede çokluk, orada bokluk olduğundan dolayı şehirde gerçek anlamda b*k problemi var. şehrin kanalizasyon altyapısı 2.5 milyon kişi için tasarlanmış, ancak şu anda şehir kabaca 9 milyon nüfusa sahip. dolayısıyla her yağmur yağdığında kapasite aşılıyor. 39 milyon ton lağım suyu her yıl thames nehrine akıyor. "that's a lot of shit" diyor paulcuğum.

- yine aşırı nüfusa bağlı olarak "londra, avrupa'daki en sıkışık trafiğe sahip ikinci şehir "(idi). paulcuğum videoyu 5 sene önce çektiği için londra artık birinci oldu.

- her yıl 60 bin kişi londra'ya geliyor. şehirdeki nüfus artışının 2/3'ü göçten kaynaklanıyor. "and what's the solution to that? more immigration!" diyor paulcuğum.

- "kitlesel göçlerin yanı sıra zengin yabancıların gayrimenkul satın alması sıradan halk için ev satın almayı veya kira ödemeyi çok zor bir hale getiriyor." aynı problem şu anda bizde de var. hatta "katarlılar londra'da kraliçe'den daha fazla mülke sahipmiş." londra'nın neden londonistan'a dönüştüğü anlaşıldı. araplar ingilizleri resmen satın almış yahu. "bunun yanı sıra zengin rus ve çinliler de bu gayrimenkul alımını kara para aklamada kullanıyor."

- "londra'da affordable (satın alınabilir) evler inşa ettik. ancak bunlar normal işçi sınıfı için affordable değil" diyor paulcuğum. "normal işçi sınıfının bu evleri satın alabilmesi için ortalama maaşların %266 artması gerekiyor. "

- "evsizlik o derece artmış ki ofislerin önündeki kaldırımlara metal dikenler monte etmişler." evsizler kapının önünde uyumasınlar diye.

- emlak krizi o derece derin ki biri merdiven altındaki bir kabine aylık 500 £ kira istemiş.

- "londra'da cinayet oranı new york'tan daha yüksek."

-bıçaklı saldırganların %73'ü zenci veya diğer etnik azınlıklara mensup.

- müslüman paki belediye başkanı sadiq khan, polisin durdurup arama (stop and search) uygulamasını engellemeye çalışıyor. bunun sonucunda sadiq khan göreve geldiğinden beri soygunlar %65, bıçaklı saldırılar %55, tecavüz %45 artmış. mecliste kendisine görevi devraldığından beri bütün suçların arttığı belirtildikten sonra "sizce londra daha mı güvenli?" diye soruluyor, sadiq "evet" diyor. bu cevap karşısında soruyu soran adamın tepkisi: "that's absolutely extraordinary." (bu kesinlikle olağanüstü) oluyor.

- "trump haklıydı. sadiq han bir ulusal rezalet ve londra için bir felaket." diyor paulcuğum. bir futbol maçı için ortalığı yakıp yıkan beyaz ingiliz holiganların pakistanlı müslüman bir adamın londra'yı p*ç etmesine sessiz kalması da ayrı bir sosyolojik vaka doğrusu.

- "ingiltere genelinde her hafta 15 asitli saldırı oluyor ve bunun 3/4'ü londra'da gerçekleşiyor. londra'da ise çoğu vaka east london bölgesinde, özellikle newham'da gerçekleşiyor. burası bütün ingiltere ve galler'deki etnik açıdan en çeşitli bölge. newham müslüman oranı açısından birleşik krallık'taki ikinci en yoğun bölge" (idi). son verilere göre %34.8'lik müslüman oranı ile üçüncü olmuş. ikinci sırada %35 ile darwen, birinci sırada ise %39.9 ile tower hamlet (bu da east london bölgesinde) var.

- "bazı somalili ebeveynler çocuklarını somali'ye gönderiyor. çünkü somali'nin londra'dan daha güvenli olduğunu düşünüyorlar."

- "aktör ve komedyen john cleese, londra'nın artık bir ingiliz şehri olmadığını söylediği için eleştirildi."

- asyalı bir gazetecinin londra'nın diverse (çeşitli) bölgelerindeki (muhtemelen east london) gözlemlerini anlatıyor. gazeteci şöyle yazmış:

"dakikalar içinde, diğer üç caminin yanından geçtik, hareketliydi ve gelip giden genç adamlarla doluydu. bir kilisenin yanından geçtik, kapalıydı ve yıpranmıştı, pencerelerine yumurta fırlatılmıştı. kurban bayramı için hazırlık yapan yüzlerce kişi tarafından eziliyorduk. başörtülü kızlar masaların etrafına toplanmış, ellerine henna ( bir çeşit kına) yapıyorlardı. bütün işlerin dini bir tarzı vardı : lokantalar helal idi, spor salonu cinsiyetlere göre ayrılmıştı, butikler mankenlerin üzerinde "mütevazı" kıyafetler giydirmişti. pakistan bayrakları yüksekte ve gururla dalgalanıyordu. hiç union jack (iskoçya-irlanda-ingiltere bayraklarından oluşan birleşik krallık bayrağı) görmedim." paulcuğum "yes, sounds really english to me!" diyerek sarkazm yapıyor.

- thames nehri kokain ile dolu.

- "doğma büyüme londralıların hepsi bana aynı şeyi söylüyor : 'londra kimliğini kaybetti, suç dolu bir distopyaya doğru tam gaz savruluyor, hayat kalitesi berbat.' diyor paulcuğum.

- "samuel johnson (ingiliz yazar ve sözlükbilimci, 1709-1784) bir keresinde şöyle demişti: "bir insan londra'dan bıkmışsa, o insan hayattan bıkmıştır."

bu 240 yıl önceydi, artık durumlar değişti." diyor paulcuğum.

- " londra gelecekteki bütün mega şehirler için küreselci bir model. azınlık zenginlere karşı süper bir şekilde toleranslı. kendilerinin çevresini saran gerçekliğin korkusundan verimli bir şekilde yalıtılmışlar. peki diğer herkes? umut edebileceklerinin en iyisi bu elitlerin maaşlı kölesi olmak."

" londra, bohem üst sınıflar için bir kale (citadel), ama çoğu insan için, tam bir bok çukuruna dönüşüyor."

Mevzubahis video: Londra bir b*k çukuru