Madalyonun Öteki Tarafı: Dune Part 2, Hikaye Anlatımı Açısından Zayıf Bir Film mi?

Gösterime giren ve genellikle beğenilen Dune Part 2'nun eksiklerinden bahseden bir fan kritiği.
Madalyonun Öteki Tarafı: Dune Part 2, Hikaye Anlatımı Açısından Zayıf Bir Film mi?

dune part two, harika bir fantastik bilim kurgu filmi, ama beni tatmin etmeyen bir dune uyarlaması.

çok güzel setler, kostümler, geniş planlar, devasa uzay gemileri, koca binalar. arrival, blade runner 2049 gibi filmlerden zaten aşinayız buna.

peki hikaye anlatımı?

daha uzun yıllar önce, film hakları daha legendary’e satılmadan önce bile bir yeni dune filmi vardı imdb'de, sürekli ötelenen, ne yönetmeni belli, ne oyuncusu. onu dahi stalk'lardım imdb’den. sonra legendary’ye film hakları verildiğinde tüm dürüstlüğümle söylüyorum, bu filmi dennis’ye verseler ne muhteşem bir iş çıkartır diye düşünmüştüm. ona teklif edildiğini duyduğumda ise çok sevinmiş idim... ama şu an tam tersi düşünüyorum.

zira sevgili yönetmenimiz epik sahneler çekeceğim demekten, hikaye anlatımına hiç vakit ayıramamış. ilk filmde anlatmadığı şeyleri belki bu filmde anlatır diye umudum vardı. ama sonuç hüsran. bu kadar politika, entrika dolu bir hikayeyi, böylesine hollywood filmi gibi basitçe geçiştirmesi hayal kırıklığı yarattı bende.

Uyarı: Bu noktadan sonrası spoiler içerir.


baharattan başlayalım

nedir abi bu baharat? niye bu kadar önemli? film zerre anlatmıyor. ha, ilk filmde bir cümle ile geçiştiriliyor, lonca kaptanları kullanıyor diye. eminim kimse hatırlamıyordur. ulan bütün olay baharat. spice must flow vurgusuna bir tane bile değinme yok. bütün evren bunun ekseninde dönüyor. "bütün zenginler bunun müptelası olmuş"u geçtim. uzay yolculuğu ve ticaret durur, medeniyet durur bu zıkkım olmadan. impartorluğu bitiren bu. ama film, bunu aman efendim, ya paul hayattaysa ve aslında onlara saldıranın imparatorluk olduğunu diğer büyük hanedanlar aman duymasın gibi s*kimsonik netflix baygınlığında bir gerekçeye sokmuş. ulan nerede choam, nerede spacing guild, nerede landsraad?

babamı sizin öldürdüğünüzü, herkese söylüyecem böğğğ...

bu ne dandirik bi senaryo abi? ula uzay loncası üzerine tek bir şey yok. onlar olmadan imparator bile yerinden kımıldayamıyor. onların iznine kalmış her şey. kaldı ki lonca kaptanları geleceği seziyorlar, orada paul’u görüyorlar. loncası, bene gesserit'i tir tir titriyor olacak şeylerden. baharat biterse hepsinin planları, medeniyeti bitecek. ama dennis abim, paul’un yaşadığını imparatora mühürlü bir mektup yollayarak, imparatorun oraya gittiğini göstermeyi seçiyor. lan ne alaka? imparatorun oraya gelmesi aynı zamanda harkonnen planının bir parçası. lakin gel gelelim bir sürü insan da bunu afiyetle yemiş. bravo dennis. nasılsa baktın, millet netflix ile, ana akımla aptala dönmüş, ne versem yutacaklar zaten diyorsun. haklısın da.

düşünün: atıyorum ırak’ta, suriye’de bir örgüt çıkıyor, katliamlar yapıyor. sonra lideri amerikan başkanı'nı tehdit ediyor, bizi aslında zamanında siz oluşturmuştunuz, bunu açıklayacağım diyor. bu durumda amerikan başkanı ırak’a mı gider? alır mı lan böyle bir risk? demek ki onu oraya götürecek çok büyük bir şey olması gerekirmiş değil mi? mesela bir anda petrolün tüm dünyada yok olacağını/biteceğini düşünün.

çok ucuz senaryo, çok. bakın alia niye doğmamıştı, leto 1 neden yoktu, gurney ile jessica arasındaki gerginlik niye yoktu, mentatlar niye yok falan demiyorum. bunlar olmasa da olur. yönetmenin tercihidir. ama sen kitabın ana temasını, baharatın önemini, bunun için dönen plan içinde planları, entrikaları vermezsen, ucuza kaçmış olursun. hiç zaman çok uzardı demeyin bence. 5 dakika nükleer silahların bulunmasını göstermeyebilirdin, cümle içinde geçir bitir. ama yoo! dennis abim görsel şov yapacak!

tam 1 saat fremen köyüne konuk olmak zorunda değildik. bu tarafı hızlandırılmış olarak anlatabilirdin.

kwisatz haderach olmuşsun sen artık. bu sahneyi bundan daha basit, ucuz veremezdi herhalde. bir tane arrakis’te deniz gösterdi tamam. lan olm, geçmişte, gelecekte aynı anda olabiliyorsun, bir versene bunu bize doyasıya, timothee'nin elini göstereceğine bize.


diyalogları ayrı ucuz veriyor

aslen harkonnen soyu oldugunu, oturmuş kıymaya, yumurtaya zam gelmiş biliyon muydu havasında anlatıyorsun annene. stilgar ile düello yapmamak için, savaşa girmeden önce kılıcınızı kırar mısınız, saçma bir töre uğruna en iyi savaşçılarımızı öldürecek kadar aptal mı oldugumu düşünüyorsunuz temasını, yürürken öyle basit laf gibi ağzından kaçırttı mesela. say say bitmez bu özensizlikleri...

müzikler de ilk filmin devamı

yeni bir şey yok neredeyse. ha ben bunlara müzik de demiyorum, ses efekti. abicim yapsana oradan, imparatorluğa ayrı bir tema, arrakis’e ayrı tema, harkonnen’a ayrı temalar... filmden çıkınca kimin zihninde bir müzik kalıyor? çünkü aynı melodiyi evire çevire, başka efektler vererek çevirmiş. brian tyler’ın children of dune müziklerini açın dinleyin abicim. miss gibi.

zaten sci&fi channel’ın 2000 yılında çıkardığı mini seri, tamam bütçe yokmuş, efektler dandiri, oyunculuklar kötü, ama açın bi izleyin hikaye anlatımı nasılmış görün. hatta üstüne children of dune’u izleyin.

merak ediyorum. bu yeni seri için, 2. kitabı içeren 3. film yolda diyorlar. ne anlatacak orada? hiçbir yatırım yapmadın ki? edward’ı nasıl koyacaksın, bene teliaxu’yu, ix’i nasıl koyacaksın içine. insan bi hazırlık yapar ya. muhtemelen anlatmayacak onları da. hayır 2. kitap yanlış hatırlamıyorsam entrika dolu bir de. belki de cihada odaklanır hepsini geçip, bilemiyorum.

valla sizler keyif aldıysanız, ne ala. ama benim için hüsran oldu bu seri. görsel efekt pornosu.