Türk Sinemasının Efsanesi Cüneyt Arkın Hakkında Az Bilinenler
1. türkiye'de ilk kez menajer kullanan oyuncudur ve menajeri yahudidir.
bu yahudi menajer ona james bond serilerinden birisinde oynaması için bağlantı kurmuş, fotoğrafları çok beğenilmiş, deneme çekimleri yapılmış, ne yazık ki oyunculuk için onay alamamıştır. sebebini yapım şirketi dil yetmezliğine bağlasa da cüneyt arkın türk olduğu için reddetiklerini iddia etmektedir. ve hatta bu gün bir clint eastwood kadar bilinmeyişinin sebebini türkiye'de doğmuş olmasına bağlar. coğrafya kaderdir der o da ibni haldun gibi.
2. jean claude van damme bir cüneyt arkın hayranıdır.
birçok filmini izlemiş, türkiye'ye geldiğinde kendisini ziyaret etmiş, imza almıştır.
3. 300'den fazla filmde baş rol olarak görev almış ve bu anlamda bir rekor kırmıştır.
24 yaşından kırklı yaşlarına kadar hayatının akışı setten eve evden sete şeklinde seyretmiştir. şimdilerde gençliğini yaşayamamanın pişmanlığını duysa da o yıllarda onu bu denli yorucu tempoda ayakta tutan motivasyonun arayış olduğunu vurgular. sinema, sorusu olmayan cevaplar veriyordu bana der.
4. hala çok fazla kitap okumaktadır ve bu kadar kitap okumasının sebebini bilmenin verdiği hazla açıklar.
bir şeyler öğrendikçe mutlu olmaktadır. en büyük hobisi öğrenmektir.
5. uzun yıllar formda kalmak için verdiği mücadele şimdilerde uykusuzluk sorununa neden olmaktadır.
geceleri iki saatte bir uyanıp soğuk suyla duş alarak adalelerini gevşettiğini, ancak bu şekilde yeniden uyuyabildiğini söyler. duş sırasında kendisini uyurken hayal eder.
6. güncel siyaseti yakından takip eder, ülkeler arası dostlukların sadece sanat ve kültürle kurulabileceğine inanır.
7. cüneyt arkın olmasında en büyük payı eşine verir, karısına çok büyük bir minnet borcu olduğunu sürekli vurgular.
8. şimdiki işleri eskiye oranla daha kalitesiz bulur ve bu kalitesizliğin sebebini cep telefonlarına bağlar.
eskiden de çok uzun çalışma süreleri olduğunu, ancak sette boş kalınca şiirden, sanattan, astronomiden konuştuklarını, arkadaşlıklar kurduklarını; ancak şimdi herkes boş kalınca cep telefonuna sarılıp orada olmayan birilerinin hayatını takip ederek bitse de gitsek modunda sanat yapmaya çalıştığını anlatır.
9. yeşilçam'dan en yakın arkadaşlarından biri kemal sunal'dır.
kemal sunal'ın gerçek hayatta çok daha komik, çok daha zeki ve hazır cevap olduğunu belirtir. bir keresinde kemal sunal'a birisi hülya avşar'la film çeker misin demiş, o da '' sen beni salako mu sandın? '' diye yanıtlamıştır.
10. kendiyle çok dalga geçer, birisi hakkında espiri yapacaksa bunun kendisi olmasına dikkat edermiş.
bu bir çeşit egosuyla mücadele tekniğiymiş.
11. eşi ve yakın dostları kendisini fahrettin ismiyle çağırmaktadır.
12. karate yaptığı kadar sevişmemiştir.
bunu yazdığı bir şiirinde "37'de doğdu, çok kadınla tanıştı, sevişmedi kimseyle karate yaptığı kadar" şeklinde anlatmıştır.
13. evet şiir de yazmaktadır.
14. iki yüz kadar filminde seslendirmesini yapan tolon karacoğlu cüneyt arkın'la iyi bir arkadaştır aynı zamanda ve cüneyt arkın'ın sesini hiç beğenmez. bir de karşılıklı oynadıkları bir sahneleri vardır ki o da şöyle.
burada dikkat edilmesi gereken husus bu sahnede tolon karacoğlu'nu başka biri seslendirmekte ve o ise yine cüneyt arkın'ı seslendirmektedir. ve yine cüneyt arkın kendisi görüşmek istemediği kişilere tolon karacoğlu'nun telefonunu verirmiş. insanlarda onu cüneyt arkın zannederek konuşurmuş telefonda.
15. bütün filmlerinde dublaj kullanmasının sebebi o dönem sesli çekim yapılmadığı için daha sonra seslendirme yapmak gerekiyormuş zaten ve seslendirme yapılacakken biraz daha iyisi olsun deniyormuş.
cüneyt arkın'ı seslendiren bir diğer adam abdurrahman pala'nın '' n'ayır, n'olamaz'' ını burada anmadan geçmeyelim. o aslında sesi yakalamak için kullanılan bir teknikmiş. baskın söylediği zaman hayır'ı, öncesindeki nefesle nayır olarak kaydedilirmiş. (bkz: temrin)
16. her filminde dublaj olmasına rağmen çok nadir dublör kullanırmış.
dublörlerini sahne öncesi çalıştırırmış. bir filminde dublörü atlayış yaparken düşüp bacağını kırınca tamamen dublörsüz çalışma kararı almış.
17. çiftçi çocuğudur. ailesine katkıda bulunmak için köpeği ve eşeğiyle bostan bekçiliği yapmıştır.
o dönem doğadan öğrendiklerini cüneyt arkın boyunca harcayıp tüketemediğini söyler.
18. tiyatro oyuncularının sinema oyuncularını küçümsemesi konusunda tiyatrocuların sinemada başarılı olamadığını, yakın çekimde sadece gözleri ve mimikleriyle anlatması gereken şeyi anlatamadığını, kamera açısına sabit kalarak oyun veremediklerini söyler.
yani tiyatrocuların bu tutumlarını doğru bulmaz. herkesin alanı başka der.
bir cüneyt arkın sever olarak bu bilgileri sağdan soldan derledim ama kaynak isteyenler şu programı izleyebilir. orada bizzat kendisi bunların birçoğuna değiniyor.