Metallica'nın İştahla Beklenen Yeni Albümü 72 Seasons'ın Kısa İncelemesi

Thrash metalin babaları, yeni uzunçalarları 72 Seasons'ı 14 Nisan'da nihayet yayınladı. Albümü sinema ortamında dinleyen bir Sözlük yazarı yorumlarını aktarıyor.

metallica... yeni albümleri 72 seasons’ı geçen akşam sinemada deneyimledim, deneyimledim diyorum çünkü sinema ses sisteminde duymak, klipler ve yorumlarla albümü dinlemek çok güzel bir akşam geçirmemi sağladı. albümden ilk singlelar spotify’a düştüğünden beri dinlediğim neredeyse tek müziğin icracısı olan gruptur.

albümü genel olarak ağır bir albüm olarak görüyorum, ilk dinleyişte pek sevilmese bile dinledikçe açılan katmanlı bir yapısı olduğunu düşünüyorum. ben sinemada baştan sona dinlediğimde verdiğim puan 8/10 olmuştu, albümü 4-5 kere dönmüşümdür sanırım 8/10 vermeye devam edeceğim. aşağıda şarkı şarkı görüşlerimi ve ilk izlenimlerimi yazıyorum, albümdeki şarkılar hakkında görüşlerim:

72 seasons

harika bir açılış şarkısı olduğunu düşünüyorum. gerçekten sinema gösterimindeki kliplerde lars’ın da dediği gibi lux aeterna ya da bu şarkı sağlam bir açılış parçası olurmuş. muhtemelen yeni turnede bir geceyi bu şarkıyla açacaklar, bas introsunu teypten verip crash’le canlı girecekler. muhteşem bir ana riffi olduğunu düşünüyorum, çok güçlü ve organik giriyor. şarkıdan yer yer reload esintisi alıyorum, ki bu albümde çokça duyacağımız tınılar bunlar. albümü genel olarak çok iyi yansıttığını düşünüyorum.

shadows follow

albümün ikinci parçası shadows follow’da birçok progresif cümle var, sanırım bir riff aksak ritmde, dinlerken sayamadım bile. bu şarkının introsunda overkill tadı aldığımı söyleyebilirim. tek falsosunun outro'sunun bitmek bilmeyen bir düzenlemeye sahip olması. bana kalırsa şarkı 5.10, 5.30 ve 5.55 final olabilecek sahneler sunuyor.

screaming suicide

albümün ikinci single’ını çok başarılı buluyordum bence albüm içinde de kendine yer edindi. bana kalırsa hardwired’daki moth into flame’in varisi, oğlu gibi şarkı. özellikle “listen well” ve “keep me inside” kısımları inanılmaz hoşuma gitti.

sleepwalk my life away

şarkının introsunu heyecan verici bulsam da şarkıyı sıkıcı buluyorum. beni o kadar sarmadı, muhtemelen albümde en az dinlenecek parça olacak.

you must burn!

2023 model sad but ture gibi bir riffe sahip olsa da, yer yer memnun etse de ortalamanın altında değerlendiriyorum. james’in vokal performansını beğendiğimi söylemeliyim. bu albümde daha az sevdiğim şarkılardan biri oldu. en çok sonlara doğru gelen groovy kısmı fazlasıyla beğendim.

lux aeterna

albümün ilk single’ını duyduğumda kill ‘em all tarzı olacağını düşünüyordum ancak bu şarkı albümdeki tek kısa ve yüksek tempolu şarkı. bence hoş bir hava katmış ama albümün genel tonundan farklı olduğunu düşünüyorum. ismiyle alakalı olarak da daha bir pozitif hava kattığını düşünüyorum. duyduğum kadarıyla james albümün isminin lux aeterna olmasını istiyormuş, bence albümün imza şarkısı olmaması daha iyi olmuş.

crown of barbed wire

albümün ikinci yarısını açan şarkı crown of barbed wire’da net bir şekilde reload esintileri duyduğumuzu düşünüyorum. özellikle nakaratta. ayrıca arkaplandaki akorların lulu’daki dragon’la aynı olduğunu düşünüyorum. dinledikçe açılan, groovy bir parça.

chasing light

bence sleepwalk my life away ile albümün en zayıf parçası. riff ve tempoyu beğensem de potansiyelinin altında olduğunu düşünüyorum. biraz daha farklı olsaymış albümün en güçlü şarkılarına oynayabilirmiş oysa…

if darkness had a son

albümün üçüncü single’ını çokça dinlemiştim, albümle beraber yeri de bende sağlamlaştı. robert trujillo’nun dediği gibi konserlerde coşturacak bir parça olduğunu düşünüyorum.

too far gone?

nakaratıyla uzaklara alıp götüren too far gone bence albüm sıralaması olarak talihsiz bir yere sahip. öncesinde if darkness had a son, sonrasında room of mirrors ve inamorata varken unutulabilme riski olduğunu düşünüyorum. armonilerini ve insanı yükselten modunu beğeniyorum. konser kapanışlarında çalışabileceğini düşünüyorum.

room of mirrors

klibine hasta olmuştum, too far gone ile ortalama 4-5 dakikada derdini anlatabilen güçlü parçalar olduklarını düşünüyorum. armonileri ve outro'sunu oldukça beğendim. soloya gelen kısımda şarkının yavaşlaması haricinde eleştirebileceğim bir şey yok sanırım.

inamorata

albümü kapatan efsane bir parça olmuş. albümdeki load ve reload esintilerini düşündükçe fixxer ve outlaw torn’la kıyaslanabileceğini düşünüyorum. bence outlaw torn’dan daha zayıf ama fixxer’dan daha iyi. bam diye girip vurması kendisine bağlıyor bence. james’in misery diyişi ve bazı riffleriyle my friend of misery’e selam çakıyor. şarkının ortasındaki yavaş kısmı da beğendim ama keşke lars hiç bir şey yapmayıp sussaymış. canlı çalarken hi-hatle zaman tutması normal ama albümde arkadan tıs tıs geldikçe bence diğer enstrümanları kapıyor. albümün duygusal olarak en yoğun parçası olduğunu düşünüyorum, kendisine bağladığı gibi 11 dakikalık süresini asla hissettirmiyor.

Final düşünceleri

albüm genel olarak hardwired to self destruct sound'unu load ve reload şarkılarıyla harmanlıyor bence. albümde hiç balad olmaması bence bir eksik değil ama albümü dinlemeyi zorlaştırıyor. 72 seasons müzikal olarak çok yoğun bir albüm, dinleye dinleye sevilecek, alışılacak çok yönü olduğunu düşünüyorum. bence htsd’den biraz daha iyi bir albüm. en azından sağlam noktaları çok sağlam. ama metallica’nın son albümü budur, imzayı koyduk, kariyerimizin son işi budur diyeceklerini sanmıyorum. bu albümü 2023’teki metallica böyleydi diyen bir fotoğrafa benzetiyorum. bir tane daha albüm çıkarmaları gerektiğini ve bu sefer gerçekten iyi bir prodüktörle çalışmaları gerektiğini düşünüyorum.

iyi dinlemeler, esenlikler…