Metallica'nın, Turne Otobüsünden Fırlayarak Can Veren Müthiş Yetenekli Basçısı: Cliff Burton
bir süre önce tapmaya başladığımı fark ettiğim kişidir cliff burton
uzun zamandır onun hakkında yazmak istiyordum ancak içimde ne kadar dil döksem de bu sessiz adamı anlatamayacağıma dair bir his engel oluyordu buna. james'in dediği gibi, ciddi bir şekilde işine bakardı ve onunla öylece sürtemezdiniz. durum böyle olunca yazıya bir ağırlık çökmesi gerekir belki, ama ben içtenliğimi bırakacağım.
10 ocak'ta, california'da hippi bir ailenin 3. ve son çocuğu olarak dünyaya gelmiş. altı yaşında piyanoya başlamış ve on dört yaşında da basa başlamış. o sıralar klasik müzik, blues, jazz, country tarzı müzikler dinliyormuş ve büyük bir j. s. bach hayranıymış. herkesin hayatında bir karar noktası, bir kavşak vardır ya; bence cliff'i en çok etkileyen olay erkek kardeşinin ölmesi olmuş. daha önce de bas derslerine hep ödevlerini yapmış ve hazırlıklı gelirken -ciddiyeti ve azmiyle hocasını etkilerken- kardeşi öldükten sonra daha da bir sarılmış basa. ve kız kardeşine. cliff'in en içten, en mutlu fotoğrafları bence kız kardeşiyle olanlar, gözlerindeki şefkati okuyabilirsiniz bakışlarından.
çalıştığı yarı zamanlı işteki iş arkadaşları dahil onu tanıyan herkes bu turuncu kafa hakkında saygıyla ve sevgiyle bahsediyor
entellektüel, geniş bir müzik zevki sahibi, avlanmayı, balık tutmayı, sonradan küllerinin döküldüğü topraklarda boş boş dolaşmayı, kot ceket&ispanyol paça pantolon giymeyi ve meksika yemeklerini seven biriymiş. en sevdiği grup olarak the misfits'i vermek yanlış olmaz herhalde, ama her türlü müzikten zevkli olanlarını dinlediğini söylemek daha doğru olur. genel giyim tarzı itibariyle çizdiği imaj bir rock stardan ziyade kendi halinde, uyuşturucu almış bir hippi. zaten kendisi de kız kardeşi ona böyle seslenince bu sıfatı reddetmiş, sahneden indiğinde normal bir vatandaştan fazlası olmayı istememiş hiçbir zaman. mütevazi, kendi halinde biri olarak hiçbir hayranını üzmemeye dikkat edermiş ve sabahın köründe ondan imza almak için evine gelen bir çocukla takıldığı da ablasının anlattığı ayrıntılardan. james daha sonra onun hakkında 'her gün giyiniş tarzıyla dalga geçerdik ama o siktirin gidin ben böyle giyiniyorum derdi' demesiyle, göründüğünden fazlası olmak istemediği gibi başkalarının onu değiştirmesine izin vermediğini de görüyoruz.
ve büyük bir h. p. lovecraft hayranı. hatta kirk'le ortak noktaları ikisinin de lovecraft hayranı olup sakin yapılı olması diyebiliriz. hatta ikisi de grubun yaş olarak büyük olanları. hepiniz wah pedalı kullanmadaki ustalığını ve james'in elektro gitar mı bas mı olduğunu anlamak için telleri sayması gerektiğiyle ilgili olan hikayeyi biliyorsunuzdur. grubu taşıma fikri aslında her açıdan yeni bir başlangıç olacakmış. malum o dönem birazcık karışıkmış ortalık, dave mustaine, lars ulrich ve james hetfield gibi yürüyen egoların bir arada durmasının ne kadar yıkıcı olabileceğini tahmin edebiliyorsunuz. grubu taşırken biraz da bunların azalacağını umuyorlarmış. metallica dave'le yollarını ayırdığında cliff aslında bunu uygun bulmuş çünkü dave'li metallica'nın diğer sıradan sert gruplardan farkı olmayacağını düşünüyormuş. onun aradığıysa çok daha komplike, sert olmanın ötesinde sağlam ve gösterişli; popüler olmanın ötesinde şarkının benimsenmesi ve orada sanat yapıldığını hissettirmesi. grupta akademik müzik bilgisi olan tek kişi olarak şarkılara dokunuşu bile bir farklı cliff'in. yaptığı şey kendi gibi soğuk ve tuhaf ama tamamen tutkulu.
ve ölüm vardı bir de
işte ben en çok da "virtüöz değil abi öldü diye ilahlaştırdınız adamı" diyen tiplere gıcık oluyorum. ulan dangalak, ben demedim ki bas deyince aklına bu adam gelecek, en profesyonel o çalıyor diye. bu insanların bilmesi gereken şey bunun enstrümanı iyi çalmaktan fazlası olduğu. bu ruh. bu sahneye çıktığında turuncu saçlarından sahneye o meşhur headbang'leriyle yaydığı aura. bu duruş. teknik açıdan ne kadar iyi icra ettiği değil müziğine kattığı stil, ve sadece 24 yaşında. ben demiyorum bunu, ödülü de var. günde altı saat her gün verilmiş bir emek var basa. virtüöz dedikleriniz çalınca abi adam yapıyor diyorsun, bazen de sesin kesiliyor ama bence cliff'ten tek farkları cliff gibi ölmeyip bir 20-30 yıl daha ustalaşacak zamanları olması. ve cliff olmamaları tabii.
nerede yatacaklarıyla ilgili kart çekiyorlar, büyük çeken istediği yerde yatıyor. ve cliff'in çektiği kart eski inanışlarda ölüm anlamına gelen maça ası, aynı zamanda en büyük olan ve ona pencerenin kenarındaki ranza yatağı -kirk'ün- seçtiren kart. daha sonra kayıtlara yolda buzlanma olduğu için tur otobüsünün kaza yaptığı geçiyor ama james'in dediğine göre şöför alkollüymüş ve birkaç mil yürümelerine rağmen buz falan da görmemişler. yine james'in düşüncesine göre otobüsün altında kalan cliff'i kurtarmak için otobüsü kaldıran görevli tekrar cliff'i üstüne düşürdüğünde cliff hala yaşıyormuş. şimdi otobüsün kaza yaptığı yerde cliff için bir anıt var.
ve dediklerine göre ondan sonra yaptıkları bir sürü şarkıda onun acısı. yine çok sevdiğim ve büyük bir cliff hayranı olan jason'ı hor görmelerinde, and justice for all'un sert ve keskin ritminde o var. ve james'in parmağında onun kurukafalı yüzüğü. özellikle james onu kaybedişini bir türlü kabullenemiyor, kazanın yaşandığı gün hastanede beklerlerken etrafına bakıp cliff'i göremeyince gayri ihtiyari 'cliff nerede?' deyişinin çaresizliği, 'outlaw torn'da cliff için yakarışı. 'çok sevdiğiniz birinin ölmesi ve nafile olduğunu bile bile onun yerini dolduracak bir şeyleri beklemek'...
lars'ın dediğine göre hep neyse o olmuş, ve nasıl hissediyorsa öyle davranmış. belli bir protokole oturtulmuş ilişkilerden nefret edermiş.
bense bu insana sadece özenmekle kalmayı umuyorum. beni bas'a başlatan, onun sevdiği her şeyi otomatikman ben de severim dememi sağlayacak kadar muhteşem zevkleri olan (gruplar ve kitaplar hatta kıyafetler) kişi. çok seviyorum seni. aşkla ve hayranlıkla.
psychos'un ricası üzerine: cliff'in keşfedilişi
james ve lars, cliff trauma'yla los angles'a konsere geldiğinde pulling teeth'i ilk defa dinliyorlar ve hayran kalıyorlar. ancak james telleri sayıyor ve bunun bir elektro gitar değil de bas olduğunu anlıyor. sonrasıysa malum cliff'i gruba sokma çabaları fakat cliff los angeles'ta çalmayacağını, ancak grup san francisco'ya taşınırsa katılacağını söylüyor ve böylece olaylar gelişiyor.
Son bir anektod
cliff burton, metallica olarak çıkardıkları 3. long play olan master of puppets albümü turnesi sırasında, 27 eylül 1986 tarihinde stokholm ile kopenhag arasında bir yerlerde geçirdikleri kaza sonucunda yaşamını yitirdiğinde henüz 24 yaşındaydı. kendisine master of orion denmesinin nedeni, master of puppets albümünde yer alan ve cenazesinde de çalınan orion adlı parçanın kendi düzenlemesi olmasıydı. büyük bir h p lovecraft hayranıydı; kirk hammett ile birlikte çoğu şarkının sözlerinin altında imzası vardı. ölümünden sonra metallica bir daha asla eskisi gibi olmadı.
"cliff burton was the man who had that wild spirit that makes a band like metallica a quality band. he wasn't only the bass player, or someone else in the band who co-write the songs, he was the man who made metallica reach the sky. after his death, metallica sold their souls for fame and fortune, things that he would never wanted to deal with. he'd never allowed all that "black album" to happen, and neither that damn "load" thing. when metallica lost their bass player, they also lost their soul." - lars ulrich