Mission: Impossible - Dead Reckoning Part One Neden Beklentilerin Hakkını Veremedi?

Tom Cruise'lu Görevimiz Tehlike serisinin 7. filmi, neden yapılan pr çalışmalarının hakkını veremedi? Birkaç maddeyle inceleyelim.
Mission: Impossible - Dead Reckoning Part One Neden Beklentilerin Hakkını Veremedi?

mission impossible dead reckoning part one, 5 yıllık bir aradan sonra, o çok sevdiğimiz görevimiz tehlike serisinin 7. adımı olarak sinemalara gelen film.

yazının hemen başında, film hakkındaki genel düşüncemi belirteyim. dead reckoning part one, görevimiz tehlike serisinin en iyi filmi olmadığı gibi, en iyi üç filminden biri bile değil. açıkçası ben bu kötü sürprize hazırlıklıydım. hazırlıklı olmamın sebebi de şuydu; film vizyona girmeden önce, tom cruise'un inanılmaz motosikletli yamaç atlayışı sahnesi, trendeki kapışma ve hayatta kalma mücadelesi sahnesiyle, venedik'teki kovalamaca sahneleri o kadar parlatıldı ve paylaşıldı ki, filmde çok büyük bir numara olmadığını anlamak zor olmadı. çünkü serinin diğer filmlerinin hiçbirinde ekip, yaptıkları işi bu kadar ön plana çıkarıp, "bizi övün, bizi yüceltin" diye bağırmamıştı. elbette bu filmin bütçesinin, serinin şimdiye kadarki en yükseği olmasının (hatta 4. ve 5. filmin toplamı kadar olmasının) bunda etkisi büyük. tom cruise'un filmin yönetmeni christopher mcquarrie ile beraber yapımcısı olduğu filme çok inandıkları ve iyi pazarladıkları bir gerçek. ancak bu, filmi maalesef iyi yapmaya yetmemiş.

filmin neden anlatılan ve bize lanse edilen kadar iyi bir film olmadığını, maddeler halinde yazayım...

senaryo

filmin birincil zayıf karnı olan parametre. d.r. part one, maalesef yetersiz bir yaratıcılıkla yazılmış bir senaryoya sahip. esas kötü adamın bir yapay zeka olduğunu tecrübe ediyoruz, ancak villain karakterin yarattığı gerilim maalesef seyirciye geçmiyor. film, elbette bilim kurgu türünde olmadığı için, aslen bir aksiyon filminde canlı/kanlı bir villain görmemiz gerekirken, bunu göremememiz filmi soğuk yapmış. dead reckoning'in senaryosu, seyircinin ilgisini sıcak tutmaktan ne yazık ki uzak. elbette pizza dilimindeki peynir gibi uzayan ve sündürülen diyalogların, filmin birçok yerinde sıkılmama neden olduğunu da, ayrı bir senaryo olumsuzluğu örneği olarak ekleyeyim.


oyunculuklar

filmde yer alan, özellikle baş kötü "insan" karakter olan gabriel'de esai morales, maalesef son derece başarısız. nerede önceki bölümdeki villain performansları ve inandırıcılıkları, nerede bu filmdeki vasat performans. aynı şekilde ekibe yeni katılan grace rolünde hayley atwell, serinin 5. bölümünde ilk defa görünen ilsa faust'un (rebecca ferguson) hem karizma, hem de oyunculuk anlamında çok gerisinde. istihbarat direktörü denlinger rolündeki cary elwes ise öyle facia bir performans vermiş ki, "karikatürize tipleme nedir?"in cevabı gibi olmuş. şahsen oyuncunun şöyle esaslı bir altın ahududuyu hakettiğini düşünüyorum. neyse ki, çok fazla repliği olan bir rolde değildi. seride ilk kez rol alanlardan sadece pom klementieff'i başarılı buldum. o da muhtemelen repliğinin “neredeyse” (birkaç kelime hariç) hiç olmamasından. bu iyi bir işaret değil.


kurgu

dead reckoning'in ne giriş sahne seçimi, ne de climax (zirve) noktası, doğrusal bir yapıya oturtulamamış. uzun tutulması gereken sahneler kısa, kısa tutulması gerekenler uzun tutulmuş. ayrıca filmin 2 saat 45 dakikalık süresinin, bu filmin hikayesine göre çok uzun kaldığını belirtmem lazım. ajan ethan hunt'un filmdeki mücadelesinin başladığı yer ile, bittiği yer de bulanık. keza diğer karakterlerin de öyle. bu filmi beğenmememin ana sebeplerinden diğer bir tanesinin kurgusu olmasının açıklamasını şu şekilde yapayım; şimdi serinin 4,5 ve 6. bölümünü düşünelim. bu bölümlerin hepsinde, ekibin baştan sona yayılan maceraları doz artırılarak ve sonunda izleyiciye zirve kapışması yaşatılarak veriliyordu. dolayısı ile serinin önceki filmleri, aynı orijinal birinci bölümde olduğu gibi, o kendine has görevimiz tehlike duygusunu/hissini seyirciye yüzde yüz oranda geçirebilmişti. oysa dead reckoning böyle bir film değil. sahneler yığıntı olarak birbirinin üstüne eklenmiş ve görevimiz tehlikenin o çarpıcı kurgu yapısı kesinlikle kurulamamış. işte senaryo eksikliğinin yanına, bu kurgu başarısızlığı da eklenince, seyrettiğim filmin görevimiz tehlike serisi filmi olduğuna inanamadım. ne yazık ki, vasat üstü bir aksiyon filmi izliyormuş hissine kapıldım. oysa ben görevimiz tehlikenin en pahalı prodüksiyonunun hakkının verilmiş olmasını dilerdim :(


teknik detaylar

serinin 4, 5 ve 6. bölümlerinin gerisinde kalmayı nasıl başardılar, gerçekten tuhaf. çok para harcayıp, diğer 3 filmin ayarında bir görüntü yakalayamamanın mantıklı bir açıklaması olmaz. maalesef filmin teknik anlamda da aksayan yönleri mevcut. burada bir tek ses efekti ve miksajını ayıralım. filmin sesleri muazzam. keşke görüntü efektleri ve görüntü yönetmenliği için de aynı şeyleri söyleyebilseydim. ayrıca bu maddeye müzik ve şarkıları da ekleyebilirim. hani güzel şarkılar, nerede o güzel müzikler? ara ki bulasın. bari burayı boş geçmeseydiniz. bir hayalkırıklığı daha!


görevimiz tehlike serisi ruhu

benim için en önemli kriter bu. kurgu kısmında da belirttiğim gibi d.r. part one, maalesef görevimiz tehlike ruhunu iliklerinizde hissettiren bir film değil. izlerken her an tehdit altında hissettiğiniz, bulmacayı çözmeye çalışırken aniden ters köşe olduğunuz, sizi devamlı tedirgin etmeye ant içmiş karakterlerin ordan burdan fırladığı bir film olmaması, beni gerçekten üzdü. dolayısıyla ben bu ruhun, bir kez daha yakalanmasını pek mümkün görmüyorum. o yüzden gerçek anlamıyla, dolu dolu görevimiz tehlike film serisinin son filmi, 2018 tarihli 6. bölüm fall-out olacak gibi görünüyor. yani başka bir deyişle; “rip : mission impossible”. (huzur içinde yat görevimiz tehlike serisi)


sözün özü; dead reckoning part one, ne yazık ki bende hayalkırıklığı yaratan bir film oldu

filmin birçok sinema sitesinde yer alan görece yüksek puanları sizi aldatabilir. çünkü birçok sinema eleştirmeni, tom cruise’u sinemayı kurtaracak adam, yani bir tür “sinemanın mesihi” ilan etti. dolayısıyla filme düşük puan vermenin, kendilerinin de ekmek yediği bir sektörü baltalamak, yani kendi topuklarına sıkmak olacağını düşündükleri için de, filme abartılı puanlamalar yaptılar. çünkü filmin, oppenheimer ve barbie'den önce, gişede "tabir-i caizse" tek tabanca takılacağı, sadece 9 günü vardı ve bu kısa sürede gişede maksimum rakamlara ulaşmak, olmazsa olmazdı. çünkü aşırı derecede önem atfedilen ve sırtına inanılmaz ağır bir misyon yüklenen bu filmin gişede batması demek, bu sektörden ekmek yiyen birçok insanın geleceğini belirsiz kılabilirdi. işte bu kabul edilemezdi. hele hele süresi ne kadar uzayacağı belli olmayan bu grev ortamını da düşünürsek, buna ilave olarak geçen sene sadece abd'de 4.000 sinema salonunun kapandığı bilgisini de eklersek, sanırım durumun vahameti daha net ortaya çıkacaktır.

görevimiz tehlike'nin yedinci bölümünün, serinin sadece iki bölümünden (bölüm 2 ve bölüm 3) daha iyi olduğunu düşünüyorum. artık başucu filmlerim olan ve defalarca bıkmadan izlediğim 4.ghost protocol, 5.rogue nation ve 6.fall-out bölümlerinin kalitesi, maalesef pasifik okyanusunun uzak diyarlarında kalmış. dead reckoning birinci bölüm, listemde ancak 5. sıraya oturabildi. bu beni üzdü ve serinin bir sonraki filmi için de olumsuz düşünmeme sebep oldu. toparlarsak, ortada "kral çıplak" diyemeyeceğimiz kalitede bir iş olsa da, film hakkında "kral bugün bi tık rüküş" şeklinde bir benzetme yapabiliriz.

görevimiz tehlike serisi beğeni sıralamam

1. bölüm 5 / rogue nation

2. bölüm 6 / fall-out

3. bölüm 4 / ghost protocol

4. orijinal birinci bölüm

5. bölüm 7 / dead reckoning part one

6. bölüm 2 / chimera virüsü

7. bölüm 3 / beyin bombası