Ne ABD'ye ne de Sovyetler'e Yaranabilen Film: Gazap Üzümleri'nin Şanssız Hikayesi

John Steinbeck'in aynı isimli romanından uyarlanan 1940 tarihli Gazap Üzümleri biraz kötü bir döneme denk gelmiş.
Ne ABD'ye ne de Sovyetler'e Yaranabilen Film: Gazap Üzümleri'nin Şanssız Hikayesi

gazap üzümleri... soğuk savaş sırasında sovyet sisteminin ilk yenilgilerinden birinin, onu üreten ülkede bile istenmeyen bir film olan gazap üzümleri tarafından yapılmış olması oldukça ironiktir.

film kendi ülkesinde, 1930'larda kapitalist sistemin, özellikle sistem tarafından sömürülen proletaryanın (emekçi sınıf) bir eleştirisi olarak göründü. önce eleştirmenler filmi “sosyalist” veya “marksist” olarak damgalamıştı, sonra çiftçi sendikaları ve devlet kurumları filmi kınamıştı.

1936'da san francisco news gazetesi, kaliforniya'daki göçmen çalışma kampları hakkında bir dizi makale yazması için steinbeck ile anlaştı. steinbeck, pis barakalarda akan suyu olmayan ve yetersiz beslenme, hastalık ve ölümden muzdarip amerikalıları anlattı gazetede. ve gördüklerinin çoğunu gazap üzümleri kitabında kullanmıştı.

John Steinbeck

kern country sakinleri, steinbeck'in ilçelerini tasvir etme şekline çok öfkelenir

ağustos 1939'da, yerel halk romanı kütüphanelerden ve okullardan kaldırmak için referandum yapar. romanın yasaklanmasını ve steinbeck'in “küfür, ahlaksız, iğrenç ve müstehcen dili”nin kamuoyu tarafından kınanmasını isterler. gazap üzümleri kitabı halka açık bir şekilde yakılır. yakanlar da bölgedeki dev çiftlik sahipleri. temsilciler meclisi önünde, oklahoma'dan kongre üyesi lyle boren, kitabı “yalan, çarpık, çarpık bir zihnin siyah, şeytani bir yaratımı” olarak kınamıştır. güya insanlar romanda tasvir edilen yoksulluğu ve umutsuzluğu kabullenmeyi reddettiler ve steinbeck'in yaşam koşulları tasvirinin gerçekçi ve aşırı abartılı olduğunu belirttiler.

romanın bir bölümünde yayılan ikilem ve çaresizlik duygusu, herkesin çok çalıştığı sürece başarılı olabileceği idealini yerle bir ederek amerikan rüyasının kaybedildiğini ima eder. roman, yoksulluk ve çaresizliğin hakim olduğu amerikan toplumunun karanlık ve çirkin bir yanını ortaya çıkarırken; halk, özellikle işçi sınıfı, ideolojilerinin reddedildiğini ve yönlerini kaybettiğini hissetmiştir.

sovyetler birliği, soğuk savaşın henüz ısındığı 1948 yılında, kendi ülkesinde zor şartlar altında yayımlanan kitaptan uyarlanan filme, kapitalizm altındaki fakirlerin sıkıntısını tasvir ettiği için sinemalarında oynatılmasına önce memnuniyetle izin verir. ama filmin adını değiştirerek. gazap üzümleri "gazaba giden yol" olur. (the road to wrath).


bu, sinemada sadece yerli yapımların desteklendiği o yıllarda cesur bir karardı

(ülkede olup biten hemen hemen her konuda son sözü söyleyen stalin, “yıkıcı” olarak nitelendirdiği yabancı filmlerden oldukça kuşkuluydu). kendi ülkesinde sosyalist olarak nitelendirilen bu film stalin için sanki cennetten gönderilmişti.

ancak daha sonra rus seyirciler, fakir amerikalıların bile bir araba sahibi olduğunu görünce sansür uygulanarak film gösterimden kaldırılmıştır. yaşam standardı onun yönetimi altında kötüleşen ve sonunda insanların okyanusun ötesinde nasıl yaşadıklarına dair bir fikir edinme şansı olduğunda, yoksulluk çeken amerikan orta sınıfı şikayet edecek hiçbir şeyleri olmayan varlıklı üyeler olarak algılandı. sonuçta arabaları vardı. planının pek iyi gitmediğini fark eden stalin, filmin sinemalardan çekilmesini emreder.

yine de filmin her iki uçta yaşattıklarına bakınca, iki ülkenin de “yoksul” tanımının çok farklı olduğu görülür...

ne isa'ya ne musa'ya yaranan gazap üzümleri, kitap ve film haliyle günümüzde ve önümüzdeki yüzyıllarda bir klasik olarak saygıyla anılmayı hak etmektedir.