Neden Popüler Kültürde Hayalet İmgeleri Genellikle Kadındır?

Bu durum sadece filmler ve dizilerde değil, halk hikayeleri ve mitolojilerde de uzun zamandır varlığını koruyan bir şey.
Neden Popüler Kültürde Hayalet İmgeleri Genellikle Kadındır?
Harry Potter serisinden tanıdığımız Mızmız Myrtle.


şimdi efendim gece gece aklıma düştü. filmlerde, memoratlarda, folklorik anlatılarda, mitolojilerde hayaletler ekseriyetle kadındır. neden diye düşündüm, çünkü yapacak daha iyi bir işim yok.


evvela mitolojik motifleri aklıma getirdim

uzakdoğu korku sinemasından tanıdığımız intikam almaya gelen dişi hayaletler... bunlar aslında şamanizmdeki atalar kültüyle yakından ilişkili, ki japon dini tamamen atalar kültü üzerine kurulmuş bir din. bunlar ekseriyetle doğum esnasında çocuğunu kaybetmiş anneler yahut evlenemeden ölmüş kadınlardır.

bansheeler, siddhe perileri, balkanların adı ülkeden ülkeye değişen, genç erkekleri baştan çıkartan perileri... tepegöz öyküsünde, peri kızlarını çıplak görüp baştan çıkan, birinden çocuk peydahlayan oğuz çobanı... bu kadın hayaletlerin ortak bir noktası, aniden ortaya çıkmaları, "apparition" eylemeleri, yani yoktan peydah olmaları. aniden görünen, ekseriyetle beyaz kıyafetli kadın hayalet, ta uzakdoğu'dan amerika'ya uzanan bir coğrafyada neredeyse evrensel diyebileceğimiz bir arketip. (arketip mevzusu için (bkz: karşılaştırmalı mitoloji tolkien ne yaptı))

İrlanda mitolojisinden Banshee.

sonra aklım umay'a gitti

şu umay ana'ya, ismi muhtemelen "rahim" manasına gelen, bilge kağan'ın orhun'da anasını teşbih ettiği dişi tanrıya. "umay" sözcüğü ile "umacı" yani öcü, aniden beliriverip korkutan varlık çok ilişkilendirilir. bu haliyle umay aniden karşınıza çıkan, üstü başı pejmürde, saçı başı dağınık bir beyaz kadındır. (white lady, lady in white, weisse frauen diye aratabilirsiniz başka kültürlerdeki benzer motifler için)

Selçuklu döneminden bir Umay Ana figürü.

aklıma ilginç bir şey geldi

meryem, hıristiyan inancında sık sık "görünen kadın" olarak karşımıza çıkar. (bkz: fatima'nın üç kehaneti) olayı, yakın zamanlardaki en meşhur ve üzerinde yazılıp çizilmiş örneklerden. hıristiyan dünyasının dört bir tarafı, meryem'in göründüğü kutsal yerler ve o yerlerde yapılmış büyük küçük tapınaklarla örülüdür. özellikle dindarlığın arttığı yerlerde çok sık meryem görmelere rastlanır. (bununla ilgili tavsiye ederim: cantigas de santa maria) bu meryem görmelerin genelde kehanetle ilişkilendirilmesi aklıma themis'in kehanetini getiriyor.

ya hıristiyanlığın hakim olmadığı yerlerde peki? meryem gibi görece barışçıl değilse de, bütün dünyada kadın hayalet motifleri ve anlatıları görüyoruz. o kadar düşünüm, ettim, hala bir kök neden bulamadım.

Bir Meryem tasviri.

pek "tipim değil"se de, bu konuda imdadıma freud yetişti

"bastırılmışın dönüşü" diye bir nazariyesi var. http://www.encyclopedia.com/…eases/return-repressed baskılanan şeyler bilinçaltında birikir, sonra sürekli olarak bir yerden kendini dışavurur diyor.

bunu jung'un kolektif bilinçaltı ve arketipler kuramıyla birleştirsek, şunu diyebilir miyiz acaba: tarih boyunca baskılanan, aşağılanan kadınlar, bunlara dair şahitliklerimiz, bilinçte baskılananın başka formlarda, davranış ve zihinde kendisini göstermesi gibi, kolektif bilinçaltımızdan beslenerek görünüyor. bu bazen intikam alan bir ruh-hayalet formunda, bazen meryem. meryem ne ola ki? bu fenomenin hıristiyanlaştırılmış ve zararsızlaştırılmış bir kalıntısı olmasın? banshee, iele, sidhe, elfler diye anlatılırken, intikam almayan, zarar vermeyen ama görünüp çok daha belirsiz, müphem bir şekilde, ama eşit derecede korkutucu şekilde görünen meryem, umay'ın umacı olmasıdır diyebilir miyiz?

deriz. hem pareidolia diye bir şey var, insanoğlu sürekli silüetler görür, desenleri tanıdık bir şeylere benzetir. hem de, bir kültürde meryem görmek yahut banshee görmek yaygın bir motifse, görülme sıklığı artar.

pekala hayaletlerin, başlıktaki kastıyla, sinema filmlerindeki, edebiyattaki hayaletlerin kadın olması? bin yıllardır şuuraltımızda hayaletler ve onlara dair anlatılar ekseriyetle kadın olduğundan, bu modern sanata da yansımıştır diyebiliriz. elbette hem mitolojik anlatılarda, hem de modern edebiyatta erkek hayaletler vs var, ama ikisinde de kadın figürü çok yaygın.


özet geç diyenler için

bastırılan kendisini bir şekilde yüzeye çıkarır. kolektif bilinçaltımızda toplumsal yapı nedeniyle bastırılan kadın figürü, kolektif bilinçaltının ürünleri olan hayalet anlatılarında, öç arayan yahut korkutan, aniden görünen bir kadın olarak kendisini göstermiş. bu gelenek de, modern sanata, filme, diziye, romana sirayet etmiş.

öyle ahım şahım bir şey değil ama kendimce buna dair makul gelen bir açıklama bulmuş olmasam gece uyuyamazdım. ola ki oradalarda bir iki kişinin aklına aynı soru geliyordur, sözlükle de paylaşayım dedim.

kapanış müziği

Luciano Pavarotti - La donna è mobile (1987) Madison Square Garden, New York.


Mecidiyeköy Trafiği Yerine Hollanda'da Bisikletle İşe Gitmeyi Seçen Birinin İmrendiren Hayatı