Ocak Söndürebilecek Bir Bağımlılık Türü: Kumar Bağımlılığı
7 yıla yakın bir süre online casino'larda oynadım
üniversite döneminde ufak paralarla başladım. okuldan eve gelir bilgisayarımın karşısında bazen yarım saat bazen sabahlara kadar param nereye kadar giderse oynardım. daha sonra mezun olup iş hayatına girince miktarlar büyümeye başladı. ve bir gün 90 bin tl ihtiyaç kredisi çektim. kaybettim. olsun arabam var onu satarım dedim. kaybettim. bir tarla almıştım yok pahasına onu sattım kaybettim. yaklaşık 200 bin tl kaybettim. para, sağlık, psikoloji; her şeyi kaybettim.
uzun süreli bir ilişkim vardı. sonunun evliliğe gideceğine emindim. oturdum, düşündüm bari onu kaybetmeyeyim diye. bu bağımlılığı bırakmanın yollarını aradım. o zamanlar karşıma bir polis memurunun yazdığı şeyler çıktı. intihar etmeyi düşünen evli bir adam. o da bizden, yani her şeyini kaybeden tayfa. tedavi göreyim dedim, işe yaramayacağından emindim. ama ben o polis arkadaş gibi olmak istemiyordum.
her ay aldığım maaş borca gidiyor. çalışıyorum, param yok diyemem. kredi kartları patlamış. çareyi aileme anlatmakta buldum. babamla annemi aldım karşıma. dedim ki ben böyle böyle bir bok yedim. tek başıma bu isten kurtulamayacağım. bana yardım edin. annem çok kızdı, ağladı falan. o günden 1 hafta sonra kadının gözüne kan oturdu. tansiyon hapına başladı. babam dedi ki oğlum neyse, para dediğin nedir ki yaşın genç. biz bunu bir şekilde kapatırız. evi satarız, yine kapatırız. ama dedi ya her şey normale dönünce aynı şeyi yaparsan? söz verdim, yemin ettim. dedim ki baba evi falan sattırmam, ben bu borcu öderim. nasıl ödeyeceksin oğlum dedi, altından kalkamazsın.
aradan 1 ay geçti. babam bir gün geldi, ben işe girdim dedi. 60 yaşında babam çalışmaya başladı. krediyi yapılandırdık. daha sonrasında hem düğün için para biriktirmeye başladık. hem kredi borcunu ödedik. şimdi evliliğimin birinci yılında eşimle birlikte evimizi aldık. binlerce şükür olsun, mutlu mesut yaşıyoruz. geçen akşam eşimle tavla oynuyoruz. yenilen meyveyi hazırlar dedi. dedim ben kumar oynamam.
bu batağa düşen, zamanında aynı yolda yürüdüğümüz arkadaşlara naçizane bir tavsiye: tek başınıza başaramazsınız. bırakmak istiyorsanız anlatın, bilsinler. aileniz en iyi terapistiniz olacaktır. annem ve babam olmasaydı ben belki de en kolay yolu seçip yok olacaktım.
kumar bağımlılığı en güzel kafadır, kazandığın takdirde düşüşü yoktur
olayın hastalık boyutuna gelmesi biraz bünyeyle, biraz da çevreyle alakalıdır. ailede kumara takık birileri varsa sonraki nesillerde bir şekilde kumar alışkanlığı görülebilir.
müdahale edilmesi gereken bir durumda olduğunuzdan emin olamıyorsanız şu şekilde sağlama yapabilirsiniz: eğer bir oyun bitiminden diğer oyuna geçerken bilinçsizleşme hali görülüyorsa tebrikler; kumar bağımlısı olmuşsunuz demektir. bazı oyunlarda oyunun sonuna kadar kazanıp kazanmayacağınız belli olmaz ama bazı oyunlarda büyük ihtimalle kaybettiğiniz oyunun ortalarında belli olur ve kendi kendinize o elin son el olduğunu söylemeye başlarsınız. lakin bir bakarsınız ki oyun bitmiş ve başka oyuna başlamışsınız. eğer bu durumdaysanız hiç üşenmeyin, kumara yatıracağınız parayı götürüp tedaviye yatırın, uzun vadede karlı çıkacağınız bir işe imza atmış olursunuz. eğer ota boka iddiaya giren, adım atarken bile bahis düşünen insanlardansanız hiç tedaviyle falan uğraşmayın, kumar dürtüsünü ruhunuzdan söküp atmanız mümkün değil. kendinizi böyle kabullenip en azından çok kaybettiğinizde size dur diyebilecek iradeye sahip bir sevgiliyle dolaşmaya bakın.
kumarın yoksunluk krizi, kullanıcıya kumarı hatırlatan bir şeyle tetiklenir. zar sesi, oynanan makinenin efektlerinin sesi, kağıtların sesi vs.. resmen kafasını yeni yeni açmaya başlamış kişiyi cilveli bir ses ve şuh bakışlarla yatağa çağıran bir kadına benzer. şansını deneme fikri bir kez aklına düşmüşse, karşı koymak çok zordur. arkadaş çevresini ve yaşama alanını değiştirmek gerekebilir.
abartmadan yazıyorum: ne sigara, ne alkol, ne de uyuşturucu bağımlılığının kumar bağımlılığı yanında esamesi okunur
ben buna bulaştığımda 18 yaşındaydım. üniversiteye yeni başlamıştım. benim hayatımdan götürdükleri sanırım sadece maddi değil. 18-25 yaş arası futbol bahisi şeklinde geçti. farkına varmıyorsunuz ama futbol bahisleri daha tehlikelidir. poker oynasan şansla veya kabiliyetinle kazanma şansın varken spor bahislerinde kesinlikle uzun vadede zarar yazmaya mahkumsun. 22 kişinin sahadaki psikolojisi üzerinden para kazanamazsın. oynanan spor müsabakalarının birçoğu da zaten önceden belirlenmiştir. neyse, 25 yaşımdan sonra miktarlar çoğalmaya başladı. bunun farkında olmuyorsunuz. kontrol sizde değil. 27 yaşıma geldiğimde elimden, aldığım 1+1 ev gitmişti. aile bağlarımız kopuk olduğundan hesap soranda yoktu. tabii durmadım.
sanırım 28 yaşımın başındayken ev+her ay kazandığım iyi sayılabilecek maaşlarıda toplarsak şu anda beylikdüzü'nden sitede 2+1 daire alabilecek maddi değeri yitirmiştim. iş hayatım geriye gidiyordu. tedavi olmaya karar verdim. verdim ama psikiyatristlerden o bırakmak için aradığım enerjiyi bulamadım. sanırım 4 doktor değiştirdim. hiçbiri işe yaramadı. çözümü doktorda aramayın yani. paranız varsa yine gidip oynuyorsunuz. masalarda sadece para kaybedilse o da iyi. nelerini kaybedenleri gördü bu gözler. nelere şahit oldum. benimle beraber mezara gidecek. demem o ki bıraktırabilecek tecrübeye sahibim. yardımcı da olurum. he belki de psikiyatri bana fayda sağlamadı. bir deneyin ama sanmıyorum. nihayetinde 3.5 yıldır oynamıyorum. işlerimi oturttum. kaybettiklerimi kazandım. her şeyi yoluna koydum. bir an önce kurtulmanız dileğiyle. önce kendiniz isteyin.
kendimi azılı bir kumarbaz olarak tanımladığım için bu yazıyı okuyan kişilere belki faydam olur diye birkaç kelam edeceğim
bunları belki biraz gurur duyar gibi anlatacağım ama bu tutkunun en dibi nedir diye görmeniz için her şeyi anlatmam lazım.
evet, gurur duyulacak bir şey değil; ama ben kendime yıllardır kumarbazım diyorum. öncelikle durumunuzu bilmeniz ve kendinizi kumarbaz olarak tanımlamanız hatalarınızı azaltmada işinize yarayacaktır.
kumarbazlık kariyerimi anlatacak olursam ortaokul yıllarımda şirinyer hipodromu'nda başladığım serüvenim, sonrasında futbol bahisleriyle ve online poker oyunlarıyla devam etti. profesyonel hayata atılınca ben de kumarbazlığımı daha profesyonelce yapayım dedim ve borsaya sardım. altın vuruşu da forex ile yaptım.
bütün bu saydıklarımı en dibine kadar yaşadım. futbol bahislerinde sadece o günün maçlarından kombinasyon yapardım ki sonucu çabuk göreyim. altılı ganyan oynadığım zamanlar 1-2 gün boyunca hafta sonu yarışlarına çalışırdım. allahtan okul varmış da hafta içi oynayamıyormuşum. poker deseniz 20 saat başından kalkmadığım günleri biliyorum.
kumar oynayarak çok para da kazandım, çok para da kaybettim. yıllarca ağır bir darbe yemeden hayatımı bir şekilde sürdürmüştüm.
öncelikle bende bu duyguyu tetikleyen ve oynamayı sürdürmemi sağlayan şeyleri anlatayım:
1) sadece para kazanmak değil, kazanma duygusunu yaşamak. kazanınca gelen anlık tatmini sürekli yaşamak istemek. sanırım bu yüzden de hızlı sonuca ulaşılabilecek oyunlara yöneliyordum.
2 )aslında sistemli ve disiplinli olursan kazanacağına inanmak (ki bazılarında gerçekten böyledir) ancak bir noktada disiplini kaybedip tüm kazancı batırmak. sonra disiplinli olamadın diye kendine kızıp, bu hatandan ders almış gibi yaparak bir süre tekrar disiplinli şekilde oynamak. kısacası kaybedişine hep başka sebepler bulmak, aslında kazanacağına inanmak.
bu maddeyi biraz daha açacak olursam. oynadığım bütün kumar oyunları az biraz çalışma, bilgi ve disiplin gerektiriyordu. bunları yaptığım her seferinde kazanıyordum da. ne zaman para lazım olsa kendimi disipline edip ihtiyacım olanı kazanıp çıkıyordum. ama paraya ihtiyacım yoksa cıvıtıp elimdekini veriyordum. sanırım kumar duygusu bir şekilde paranın kolay kazanıldığı duygusu vererek, paranın gözünüzdeki değerini de öldürüyor. bu da kolay kaybetmenize ve kaybedince de devam etmenize yol açıyor. 15 yıl önce pokerde 100-150 tl'yi 15000 tl yaptığımı hala anlatırım. ama o parayı aynı hızla kaybedeceğimi bildiğim için ev arkadaşıma araba alması için faizsiz ve istediği zaman geri ödeyeceği şekilde borç vermeyi teklif ettim. ne onun babası ne de benim babam araba almamızı onaylamayınca o parayı aynı hızla erittim.
3) tetikleyicilerden bir diğeri de bilmek, karşıdakini alt etmek. zekanı kullanarak başarmış olmak. zamanında borsada öyle isabetli tahminler yapardım ki, forumlarda bazı insanlar üstad diye beni takip etmeye başlamışlardı. bar analizleri yaparak günlük, haftalık ve aylık hedefler verirdim ve bazı zamanlar efsane hareketler yakalamıştım. ama kumarbazım; yatırımcı değilim dedim ya. kendim bile yazdığım analizlerime uymazdım. pazartesi günü açılışına göre o hafta borsanın 3 bin puan düşeceğini öngörmüşsün. 5 gün beklemek öyle mi? çok zor çok.
4) bu 4. maddeye özel bir yer açıyorum. kumarı tetikleyen ve sürdürmenizi sağlayan bir diğer şey de batmış olmak. bunu bir hastalığa benzetirsek bu zaten son ve en karanlık evresidir. evet kumarı çevirebileceğiniz parayla oynadığınızda ya da batsa da koymayacak rakamlarla oynarsanız bunu kötü bir hobi olarak görebilirsiniz ve çok da dert olmaz. ama olasılık olarak her zaman batmanın kıyılarında gezdiğinizi de bilmeniz lazım. ben onca kumar deneyimimin sonunda cebinde sadece ihtiyacı kadar olan bir parayla gezen, tatilini yapabilen ama birikimi olmayan biriydim. ama canım yanmıyordu. artık borsa ve vadeli piyasalarda yeterince para kaybedince, daha yüksek kaldıraçlı forex piyasasını gördüm. üstelik 5 gün ve 24 saat açıktı. risk iştahım hepten artmıştı. teknik analizim de iyiydi. sistemli ve disiplinli olursam saatlik, günlük işlemlerle al-sat yaparak kazanabilirdim. nitekim öyle de oldu. 50 euro ile başlayan serüvenimde 5-6 günde 5000 euro kazandım. 20 işlem yaptıysam 19 tanesinde pozisyonu artı ile kapatıyordum. her işlemimde daha fazla parayı riske ederek katlıyordum. birkaç haftada hızlı paralar kazanınca hepten gaza geldim. yani batmaya hazırdım artık. hatalar yapmaya ve hata yaptıkça nasılsa hızlı kazanıyorum deyip daha fazla harcamaya başladım. gerçek para algım gitmişti. sanal parayla oynuyordum sanki. yıllarca çalışıp ödeyemeyeceğim miktarları kredi çeker hale gelmiş, kredi kartı limitlerimi doldurmuş ve her ay asgarisini ödeyerek parayı çevirmeye çalışır bulmuştum kendimi.üstelik hala kendimi avutuyordum: "şu kadar kazansam, onunla şu kartı ödesem rahatlarım. sonra da disiplinli oynayıp ufak ufak kazanarak borçları temizlerim" diye diye artık hareket edemez noktaya gelmiştim. kimseye söyleyemiyordum da. insanlara battım demek, sonunda sahip olmayacağın bir şey için servet ödediğini söylemek gerçekten zor bir şey. düşünsenize yıllarca borç ödeyeceksiniz ve sonunda elinizde bir şeyiniz olmayacak. hiç unutmam bir iş arkadaşımla amerika'da bir konferansa gitmişim. o ara param yine olmuş 3000 euro. arkadaşın yanında bir işlem yaptım. para 2 saat içerisinde bitti. arkadaş bana şaşırıyor: 'nasıl olur da bu kadar para kaybedip bu kadar rahat olabilirsin aklım almıyor' diyor. oysa bilmiyor ki kumarbazın o sırada para algısı filan yok:) para algısı ancak gerçek hayatta harcamaya geldiğinde var.
çok uzattım. ama hikayenin sonunu anlatayım.
artık bankalardan kredi alamaz ve hareket edemez noktaya geldiğim noktada abime durumu anlattım. sağolsun hiç kızmadan bana nefes alabileceğim parayı verdi ve en azından kredi kartlarımın tamamını sıfırlayarak daralmışlık duygusundan sıyrıldım. kart limitlerimi düşürdüm. asgarisini ödeme olayından o kadar daralmıştım ki, kartları sıfırlamak bana çok büyük ve artık vazgeçmek istemeyeceğim bir huzur vermişti. uzun zaman hasret kaldığım o rahatlama hissiyle de kredi borçlarımı ve abime olan borcu parça parça ödedim. hala ödediğim bazı borçlar var ama artık birikim de yapabilir noktaya geldim.
hala kumarbazım ve bırakamayacağımı biliyorum. yukarıda saydığım o duyguları yaşamayı seviyorum napayım. ama aldığım ders sayesinde artık o batağa bir daha girmemek için de kendime kısıtlamalar getiriyorum. olayı forex öncesindeki zararsız hobiye çevirdim yine bir şekilde.
siz siz olun kumardan uzak durun diyemem ama riski ve getirisi/götürüsü yüksek şeylerden uzak durun. mesela forex'ten kesinlikle uzak durun. başta kazanırsınız ama kendinize en güvendiğiniz an, yani risk iştahınızın en yüksek olduğu anda batacaksınız, emin olun ve asıl sınavı da kayıplarınız artmaya başladığında vereceksiniz. batırmış olduklarınızı çıkarmaya çalışmayın. unutmayın, siz kumarı yukarıda saydığım sebeplerle seviyordunuz ve amacınız sadece para kazanıp zengin olmak değildi. böyle düşünürseniz en azından riskli sulara girmeden bu durumunuzu yönetebilirsiniz.
yukarıdaki yazdıklarımı dikkate alırsanız belki oto-kontrolünüzü kaybetmemeyi başarırsınız ve en azından riski ve kaybı düşük şeylere yönelerek bu tatmini sağlarsınız.
bir kere battığınızda asıl sınavı o zaman vereceğinizi bilin.