Osmanlı'da Neden Hiçbir Zaman Ali İsminde Bir Padişah Olmadı?

Osman, Mehmet, Süleyman gibi alışıldık isimleri Osmanlı tarihinde görebiliyoruz ancak Ali ismine rastlamak oldukça zor. Hele de padişah statüsünde... Durumu bir inceleyelim.
Osmanlı'da Neden Hiçbir Zaman Ali İsminde Bir Padişah Olmadı?

Şu görüşle başlayalım

osmanlı'da ali isminde padişah olmaması... olayı mezhepçi tartışmalara çekmek tarihî gerçeklikler ile örtüşmemektedir.

osman gazi'nin ali bey adında bir oğlu vardır. ikinci murat'ın ali çelebi adında bir oğlu vardır. beşinci murat'ın torunu ali vâsıb efendi vardır... aklıma gelenler bunlar. daha da varsa da çok azdır muhtemelen.

gelelim diğer iki isme; şehzâde ömer faruk efendi haricinde aklıma gelen ömer isimli hiçbir şehzâde yoktur ki varsa bile en fazla iki üç kişidir. bekir isminde ise bildiğim kadarıyla hiç şehzâde bulunmamaktadır!

eğer osman gazi'nin oğlu orhan yerine ali padişah olsaydı mesele yok muydu yani?

ali, ömer, bekir isimlerinin şehzâdelere verilmeme sebebi osmanlı tebaasının sünnî - alevî karışımı olması ve halk içinde hoşnutsuzluk oluşmaması içindir. ne yazık! isim ya bu, isim!

ayrıca baktığımız zaman çoğunluğu sünnî olan osmanlı toplumunda bolca ali, hasan, hüseyin, cafer isimleri görülürken şii - alevî toplumlarda ömer, bekir, osman isimlerini göremezsiniz. günümüzde de aynı. işte buradaki asıl hassasiyet alevî kesimi gücendirmemek için gösterilmiştir. ha tabii, "yok öyle bir şey, yalan söylüyorsun" da diyebilirsiniz.

şunu da belirteyim:

emeviler, ehl-i beyt aleyhine rezil ifadelerle hutbe okutmuş, fâtımîler ve safevîler ise hz. ömer, ebubekir, osman ve ayşe hakkında iğrenç ifadelerle hutbeler okutmuştur. ancak osmanlı imparatorluğu döneminde asla iki tarafı da rencide edici bir hutbe vs. bulamazsınız. günümüzde de arap devletleri ve iran hâlâ daha bu politikaları sürdürürken türkiye'de ve türklerde bazı üzücü zamanlar haricinde böyle bir durum göremezsiniz.

Olaya dair bir başka yorum da şu şekilde

osmanlı'da ali isminde padişah olmaması konusunda mezhepçilik suçlaması yapanlar kendileri aynı tuzağa düşüyor, çünkü öyle görmek istiyorlar. halbuki biraz durup düşünseler aynı hanedanın içerisinde hiç bekir ve ömer olmadığını da fark edecekler.

bazı fikirler demlenmeden söylenmez, niyet edilenin aksiyle vuku bulabilirler çünkü. tecrübesizliğe, gençliğe, toyluğa vermek/yormak istiyorum. bu tip açıklamalar, beyanlar nifaka sebep olur, kutuplaştırır, yaralar. en kötüsü önyargıları kuvvetlendirir. yeniçeriler bektaşi tekkesine bağlıdırlar. çoğunluğu devşirme olan bu askerler bildiğin alevidir işte. daha çok balkanlardan devşirildikleri için de bugün hala arnavutluk, bosna hersek gibi yerlerde/ülkelerde alevilik damarı hala kuvvetlidir. mezhepçi dediğiniz devletin aleviliğe en çok hizmet etmiş devlet olması da ironik hani.

yeri gelmişken bir iki hususu belirtmekte fayda var: türk dini diye bir şey var, duymamışsınızdır belki. türkler (ya da türki kavimler diye daha geniş alalım) islam dinini türkleştirmişlerdir. islam aleminde maturidi olan bir türkler var (kazaklardan tut uygurlara kadar sünni türkler istisnasız maturididir). bu itikadi mezhebin kurucusu imam maturidi bir türktür zaten. bununla da yetinmeyip ameli mezhepte de hanefiliğe mensup olanlar türki coğrafyada yaşayanlardır. bu mezhebin önderi imam-ı azam da bir türktür.

madalyonun öteki tarafı da aynı şekilde ilginçtir. şia içerisinde alevilik bir türk yorumudur (şimdi aleviliğin de kendi içerisinde bölünmeler var ama kabaca anlatıyorum). ana akım şiilikte ise en büyük etkiyi yapanlar yine türkler. iran'ı ve irani coğrafyayı bin yıl yöneten türkler önce sünnilikte karar kılmış, daha sonra aynı coğrafyayı birden şiileştirmişlerdir. garip gelecek ama iran bir zamanlar sünni bir ülke idi, sonradan yine türkler tarafından şiileştirildi. şah ismail ile sultan selim'in çekişmesi yok yere değildir. kızacaksınız ama mezhepçi olan asıl şahtır.

bu hikayenin bir de sufilik tarafı var ve bingo! yine türkler belirleyici olmuşlardır. evet, sufiliğin tarihi hasan basri'ye kadar götürülür ama asıl yayılması ve tutunması türkler eliyledir. horasan erenleri ve hoca ahmet yesevi neredeyse bütün islam alemine yaymıştır sufiliği. yine sufi akımların -bugün bile- en etkili olduğu yerler türki coğrafyadır. inanır mısınız bu etkiden alevilik bile azade değildir (bkz: bektaşilik).

başa dönelim: çabuk genellemeler (hasty generalizations) yapmak, sizi gerçekten uzaklaştırabilir. argümanı zayıflatır, bilimsellikten uzaklaştırır. ali isminde şehzade hiç yok değildir ve bu şehzadelerin iktidara gelememesi sadece nasiptir (ya da meşrebinize göre tesadüf). türkiye'de ali, haydar, zeynel abidin, ismail, hasan, hüseyin, fatma, zeynep isimleri oldukça yaygınken, muaviye ve yezit hemen hiç yoktur. dahası yezit türkiye'de hakaret olarak da kullanılır (evet, sünniler tarafından).

not: bu yazı konuyu sadece ana hatları ile ele almakta ve bol bol genelleme yapmaktadır. yazarı, bu genellemeler içerisinde bir sürü ayrıntı olduğunun farkındadır. "osmanlı'da ali isminde padişah olmaması" iddiasına karşı bir itidal çağrısı amacından daha fazlası değildir.