Paris'i Dümdüz Ederek Şehrin Şu Anki Halini Almasını Sağlayan Adam: Georges-Eugéne Haussmann
georges-eugéne haussmann, iii. napoleon döneminde 1853'te seine ili valisi olmuş ve de paris'i şimdiki haline getirmiş saygı duymadan edemediğim kişidir. sokak lambalarından, banklardan o dönemden kalma olanlar vardır "vay be" dedirtir. paris'i gezerken, bulvarlarda sekerken neşe içinde onu anmak gerektir, zira bildiğimiz hali ile paris'i paris yapan odur. iki yatak denki atılıp tek kişinin geçebileceği genişlikte sokaklar göz açıp kapama zamanında gerilla savaşı karargahına dönüşmesin diye sokakları, caddeleri şu andaki paris havasına sokandır, belli bir estetik anlayışı ile taşınmaz (en azından orda pek taşımaya çalışan yok) şehir mobilyası ile paris'i donatandır, baron jorj öjen haussman.
1830 ve 1848'deki devrimlerde halk direnişinin kırılamamasının en büyük nedenlerinden biri olarak görülen dar sokakları, sırf bu yüzden birçok tarihi binayı yıkmak pahasına genişletmiştir. ilginçtir ki paris, günümüzde hala şehrin orta yerine yapılması gereken yeni birimler için yer bulabilmesini buna borçludur. aslında pek tasarımdan anlamayan haussman, şehir planını akış şemalarını kurgulayarak değil, yukarıdan bakıldığında (!) göze güzel ve düzgün görünecek şekilde yapmıştır. bunda başarılı olmuş, ancak tüm araçların aynı ana arterleri kullanmak zorunda kalması nedeniyle paris'e sorunlu bir trafik mirası bırakmıştır. ayrıca paris'in dünyanın en pahalı şehirlerinden biri olmasının en önemli nedenlerinden biri de, zamanında haussman tarafından şehir merkezinden tüm işçi sınıfının banliyölere kaydırılması sonucu merkezinin bir burjuva cenneti haline getirilmiş olmasıdır. yine de, geçmişi bir kenara bırakırsak, sonuç olarak paris ve parisseverler ona çok şey borçludur. paris konseptine önemli detaylar kazandırmıştır.
1850'lerdeki sokaklardan biri, The Rue St. Nicolas du Chardonnet.
paris metrosu için önüne paris haritasını ve bir de kalemi alıp, üç yatay, üç de dikey çizgi çizen ve "buralardan alternatif ulaşım hatları geçecek" diyerek paris'in ilk 6 metro hattını yaratan ileri görüşlü insan.
Camille Pissarro'nun, Hausmann'ın etkisini gözlemleyebildiğimiz The avenue de l'Opéra isimli eseri.
"kurşun köşeyi dönemez" diyen insan. bu nedenle büyük ve geniş caddeler önermiş. haritacılık tekniklerini kullanmış ve yeni bir kent fikri ortaya çıkmış böylece.
ayrıca engels, hausmann’ın paris’in planını yaparken yoksulları kent merkezinden, kent dışına itmesi durumuna; "yoksulluğun çözülmesi değil, yoksulluğun yer değiştirmesi" demiştir.
yaptığı dizaynın inşa ettiği şehrin başarısı yada başarısızlığı bir yana modernizmin en önemli çelişkilerinden biri olan sınıf ayrımını şehre monte etmiştir. yoksulları şehrin merkezinden uzaklaştırıp banliyölere atmış, burjuvaları da şehrin merkezine yerleştirmiştir. ayrıca halk ayaklanmalarını kolay bastırabilmek için askerlerin ve polislerin kolayca müdahale edebileceği yollar tasarlamış, isyanların sokaklarda kol gezememesi adına elinden geleni yapmıştır. gelişim ve yıkım eş zamanlı olarak diyalektik bir gerçeklikle haussman'ın yeni paris'inde vücut bulmuştur diyebiliriz.
her ne kadar yoksul kesimin isyanlarını rahatça bastırmak ve parisi ekonomik sınıflara ayırarak dizayn ettiyse bile bugün gelinen noktada zenginin de fakirin de şehirde belli bir düzen ve refah seviyesinde yaşamasına imkan sağlamıştır. şehir mimarisinde bir eşi daha yoktur.
şehrin genel yapısının değişmesi, yeni zenginlerin ve tuvalet/banyo kullanımının artması sebebiyle kanalizasyon sistemini de değiştirmeleri elzemdi.
rüzgar ve yağmurun seine'den taşıdığı hastalıklar ve kötü koku çehresi değişmiş bir şehrin anlamını haliyle bozmaktaydı. parisin temizlenmesi yaşayan insanlarını da mecburi bir temizlik içine soktu. şehir böylece karanlık çağdan aydınlık çağa geçiş yaptı.
ek bilgi: hausmann ve iii. napoleon'un o günkü şartlarda şehri yıkıp yeniden yapmak için harcadığı meblağ 2.5 milyar frank olmakla beraber 1950 amerika'sında new york'un değişimi için harcanan para 78 milyar dolara denk düşmektedir.
haussmann gibi kent yöneticileri, mekanları değiştirmenin kent içindeki yaşantıyı değiştireceğini bilirler.
batman filmlerinde gördüğümüz ra's al ghul, bir şehirdeki ahlaki ve kültürel çöküşü dönüştürmenin tek yolunun şehri yıkıp yeniden inşa etmek olduğunu biliyordu örneğin.
19. yüzyılın başında paris, bire bir aynı olmamakla beraber, benzer ahlaki bir çöküş yaşıyor, toplumun bazı kısımları yoksunluktan dolayı isyan çıkarıyor, bunu fırsat bilen provakatörler de halkın ayaklanması için çabalıyordu. paris'in o dönemdeki sokakları da kontrol edilebilirliği minimuma indirecek düzeyde olduğundan, güven ortamı sağlanamıyor, isyanlar bastırılamıyordu.
o dönemki sokaklara bir örnek vermek gerekirse
haussmann bu durumun farkında bir baron olarak paris'i yönetmeye başladığında, çözümün nasıl olacağını da biliyordu. zamanı geldiğinde kendi evi de dahil olmak üzere kentin tarihi binalarını ve sokaklarını yıkarak bugünün paris'i ortaya çıkarmıştır. geniş sokaklar ve sokakların bağlandığı kocaman bir champs-élysées yarattı. bugün paris'i güzel olarak nitelerken, 19. yüzyılın paris'ini görmemek ve karşılaştıramamak büyük bir acıdır.
haussmann'ı bugün yazmamın bir sebebi var. tarihe de not düşelim. 2016 kasım 16
şu an türkiye'de yaşıyorum. bundan 10 yıl sonra dönüp bu yazıyı okuduğumda hala türkiye'de olur muyum emin değilim.
söylemek istediğim asıl konuya dönersek, başta ne alaka diye okuduğunuz ra's al ghul ve haussmann'ın ortak noktası yozlaşmış şehirlere karşı takındıkları tavırdır.
batman'i şehri kurtaran bir kahraman gibi gösterirler ancak, ne suç ne de sınıf ayrımı değişmeyen gotham, varlığını aynen devam ettirir. batman yalnızca çarka çomak sokan bir adam olarak vardır. daha fazlasını üretmez.
gelelim türkiye'ye, bugünün türkiye'si = 19. yüzyıl paris'i = gotham
sınıf ayrımı, ahlaki çöküntü, kültürel değerlerin yıkılması, saygının kayboluşu...
ülkemiz, bir haussmann'a ya da ra's al ghul'a sahip değil. zira kentin bu güce sahip yöneticileri de çarkın bir parçası olmuş durumdalar.
bu çarkın dönüşünden rahatsız olanlara hiç bir şey söylemeyeceğim. zira onlar çarkın varlığıyla ilgili sorun sahibi değiller.
bu çarkın varlığından rahatsız olanlar, sizler bu ülkeyi dönüştürecek güce sahip olanlarsınız. çünkü siz yapmazsanız, hiç kimse yapmayacak. o yüzden çalışmak zorundasınız. üretmek zorundasınız. engelleri aşmak zorundasınız. başka yolunuz, başka yolumuz yok. bu yolda kaybettiğiniz azim ve istek, sizden sonraki neslin felaketi olacak.
belki 10 yıl sonra gerçekten türkiye'de olmayacağım. ama olmak için elimden geleni yapacağım. siz de yapınız.