Person of Interest Hakkında Keyfinizi İkiye Katlayacak Yapım Notları

2011–2016 arası yayınlanan ve değeri biraz da sonradan anlaşılan dizi hakkında keyifli notlar.

kendimi ne zaman çıkmazda hissetsem dönüp dönüp izlediğim birkaç şeyden biri bu dizi. yine başladığım şu günlerde biraz trivia vereyim istedim. hazırsanız…

bir makine, bir milyarder, bir suikastçi ve bolca paranoya

bazı diziler vardır, çıktıkları dönem kıymeti tam bilinmez, sonra yıllar geçer ve insanlar “ulan biz ne kaçırmışız!” diye kafasını taşlara vurur. person of interest işte tam olarak o dizilerden biri. 2011'de başladı, 2016'da bitti ama sanki bugünü görerek yazılmış gibi. yapay zekâ, devlet gözetimi, büyük veri, mahremiyetin yok oluşu… black mirror'ın depresif anlatımıyla değil, aksiyon ve karakter odaklı bir hikâye üzerinden tokat gibi çarpan bir dizi.

ama konuyu anlatmadan önce, detaylara bir dalalım. çünkü bu dizi sadece bir bilim kurgu/polisiye değil, aynı zamanda içinde ince detaylarla dolu bir dünya.

1. jim caviezel'in kendine has tavırları

john reese karakterine hayat veren jim caviezel'in sette hafiften garip takıldığı söylenir. öncelikle, adam öyle fazla konuşkan biri değilmiş. sette bir köşede sessizce durup kendi kendine sahnelerini prova edermiş. röportajlarında da bu sessizlik hâli hissediliyor. karizmatik, cool ama aynı zamanda hafif ürkütücü. tam reese gibi yani.

bir de, dizi boyunca reese'in karakteristik hareketi olan “adamları dizkapağından vurma” olayını bir noktadan sonra caviezel bizzat kendi fikriyle devam ettirmiş. yani adam, “tam öldürmeyelim ama sağlam da sakatlayalım” gibi bir etik anlayış geliştirmiş dizide.

2. root ve shaw: bir çiftin doğuşu

root ve shaw arasındaki kimya, dizinin başlarında aslında pek planlanmış bir şey değilmiş. ama amy acker (root) ve sarah shahi (shaw) arasındaki uyum, karakterlerin dinamiklerini başka bir seviyeye taşımış. öyle ki, yapımcılar başta ikiliyi sadece düşman gibi yazmayı düşünüyormuş, sonra izleyicilerin coşkusunu fark edince olaylar gelişmiş.

ve bir diğer güzel detay: sarah shahi, shaw'un karakterizasyonunda “duygusal tepkisizlik” açısından asperger spektrumunda olabileceğine dair ipuçları vermek istemiş. bu yüzden shaw'un sosyal etkileşimleri genellikle sıra dışı, umursamaz ve düz oluyor. ama bu onun karakterinin duygusuz olduğu anlamına gelmiyor, sadece farklı işlediği anlamına geliyor.

3. makine gerçekten konuşuyor muydu?

evet, dizinin en büyük karakterlerinden biri aslında var olmayan bir karakter: makine. gözetim sistemimiz, her şeyi gören ama kimsenin tam olarak anlamadığı bir varlık. ilginç olan şu ki, yapımcı jonathan nolan, dizinin yapım aşamasında gerçekten makine'nin sesini kullanıp kullanmamaya karar verememiş.

bir noktada düşünmüşler ki: “bu varlık her şeyi görebiliyor ama konuşamıyor, çünkü insan gibi işlemiyor.” bu yüzden makine'nin sesi yalnızca root'a özel bir ayrıcalık olarak eklenmiş. normalde sessizce iletişim kurarken, root'a farklı bir dil üzerinden “fısıldaması” izleyiciye onun makine'yle nasıl farklı bir bağı olduğunu hissettirmek içinmiş.

ve daha çılgınca olan: makine'nin yanıtlarının zamanlaması ve sahnelere giriş şekli, gerçekten bir yapay zekâ tarafından mı yazılmış, yoksa editörler mi kurgu aşamasında böyle bir illüzyon yaratmış, hâlâ tartışmalı bir konu.

4. birileri bu diziyi çok ciddiye aldı

person of interest'in ilginç bir yan etkisi oldu: gerçek istihbaratçılar ve güvenlik uzmanları, diziyi aşırı ciddiye aldı.

• eski nsa çalışanları ve bazı whistleblower'lar (hani şu devletin pis işlerini ifşa eden abiler) dizideki gözetim sisteminin fazla gerçekçi olduğunu söyledi.

• hatta edward snowden (evet, o snowden) dizideki olayların “mevcut dünya düzenine fazla yakın” olduğunu belirtmiş.

yani dizi, “haha, ne güzel kurgu” diye izlenirken aslında birçok açıdan 2010'ların en isabetli distopya tahminlerinden biriymiş.

5. jonathan nolan

christopher nolan'ın kardeşi jonathan nolan, dizinin yaratıcısı. ve burada küçük bir not düşelim: bu adam westworld'ü de yaptı. yani, bu iki dizi arasında tonlarca benzerlik var:

• yapay zekânın bilinç kazanması

• insanların tahmin edilebilir kalıplarla hareket etmesi

• bir makinenin, insanları kendi çıkarları için manipüle etmesi

person of interest'i izlerken “bu bölüm aşırı westworld gibi” derseniz, sebebi basit: westworld'ün beyin mimarisi burada şekillenmiş.

6. finalin aslında farklı bir sonu vardı

dizinin finali, karakterlerin büyük kısmını güzelce kapatan ama aynı zamanda iç burkan bir sonla bitti. ama aslında farklı bir versiyon da düşünülmüş:

• makine'nin aslında hiç “ölmediği”, sadece kendini sıfırladığı ve her şeyi en baştan kurduğu bir alternatif son varmış.

• bir başka versiyonda, reese'in daha erken ölmesi ve hikâyenin bambaşka bir yöne gitmesi düşünülmüş.

• root'un ise orijinal planda hiç ölmeyip başka bir role bürünmesi mümkünmüş.

ama sonuç olarak, bizlere karışık duygular, bir miktar gözyaşı ve bir sürü “peki ya devam etselerdi?” sorusuyla dolu bir final bıraktılar.

yapay zekâ hayatımızı ele geçirirken, dünya giderek distopikleşirken, poi artık bir bilim kurgu dizisi değil. bir kehanet.

ve unutma: makine seni izliyor.