Polonya'da Neden AB Karşıtı Bir Atmosfer Oluşmuş Durumda?

Evet, İngiltere'den sonra şimdi de Polonya. Ülkede bir süredir AB karşıtı bir atmosfer olduğunu söylemek mümkün. İngiltere kadar büyük bir ülke olmamasına, AB'nin avantajlarından yararlanmasına rağmen neden böyle bir şey oldu peki?
Polonya'da Neden AB Karşıtı Bir Atmosfer Oluşmuş Durumda?
iStock

bu olay o kadar türkiye'ye benziyor ki, anlatayım

iktidar olan parti için, polonya'nın akp'si diyebiliriz. partinin ismi "pis". son seçimlerde %44 oy aldı. "eyyy avrupa" tarzında bir siyaset yürütüyorlar. iddiaları: "avrupa bizi kullanıyor, oysa biz avrupa'yı kullanmalıyız". bu çıkış lafları da aynı türkiye'nin nato'ya koyduğu postalar gibi. "nasılsa göze alamazlar" şımarıklığıyla bunu pazarlık nesnesi yapmaya çalışıyorlar.

PiS: Lehçede Hukuk ve Adalet anlamına gelen Prawo i Sprawiedliwość'in kısaltması. 2001 yılında kurulan, muhafazakâr ve merkez sağ siyasi partiyi ifade ediyor.


pis'in bazı politikaları:

- özellikle taşrada çocuklu ailelere sosyal yardımlar
- hristiyan değerler ön planda
- entelektüellere karşı söylemler
- lgbt'ye karşı söylemler
- bol otoyol inşaatı
- ab fonlarını inşaata gömme
- yabancı herkesi (partiye oy vermeyenleri de) düşman, hain görmek

seçmenlerinden şunu rahatlıkla duyarsınız:

- bizim köye eşcinsel biri gelse onu kimse dövmez. biz herkese saygılıyız. ancak şunu merak ederiz, bu kişiyi hangi güçler, hangi kirli emellere hizmet etme amacıyla bizim köye göndermişlerdir?

polonya'da 1795 ile 1918 seneleri arasındaki dönem çok iz bırakmıştır. ülkenin batı bölümü prusya kontrolündeyken, doğu bölümü rus çarlığı kontrolünde kalmıştır o dönemde. batı gelişirken doğu fakir kalmıştır. hala da öyledir. polonya'nın batısında yaşayanlar doğuluları cahil olmakla suçlarlar ve küçümserler. muhafazakar ve eğitimsiz doğulularsa komplo teorilerine yatkın ve doğululara karşı bilenmişlerdir. devletin sosyal yardımları onları partiye bağlayan en önemli faktör. seçim dönemlerinde pis bu kutuplaşmayı kaşır ve bundan son derece faydalanır. muhafazakar ve eğitimsiz doğu, bu parti üzerinden ülkenin iktidarını ele geçirmiştir.

Polonya topraklarının 1772'den 1795'e kadarki paylaşımını haritada görebilirsiniz.

elbet brexit sürecinde ingiltere'de evet oyunun çıkma gerekçesi olarak polonyalı ucuz işçilerin sıkça gündeme gelmesi de partinin söylemlerinde fazlasıyla suistimal edilmiştir. aynı alamancılar gibi.

bu parti ve seçmeni, eğitimli ve gelir sahibi avrupa'dan ve batıdan nefret ediyorlar. herkesin kendi üzerlerinde oyunlar oynadığını düşünüyorlar ve bu nefret, cehaletlerinin verdiği özgüvensizliğe pansuman oluyor. cehaletleriyle artık gurur duyuyorlar. özetle polonya'da halk ve iktidar, artık varoluşunu bu nefrete ve bu politikalara dayıyor. hayatta kalmaları batılılardan nefret edebilmelerine bağlı. bu nedenlerle de bu konuyu önümüzdeki yıllarda çok sıkça duyacağız. her neyse, "eyyyy avrupa" is loading...

polonya bu istediğinde ciddiyse de maalesef pek olası bir talep değil

her şeyden önce polonya bir doğu bloğu, bir demir perde ülkesi. ab'den çıkmak demek slav bir doğu avrupa ülkesi için rusya güdümüne girme riski demektir. polonya ikinci dünya savaşı'nda çok kayıp verdiği ve almanlardan çok çektiği için savaş sonrasında fransa'ya yanlayan, acı dolu, hüzünlü, içine kapanık bir ülke. 2000'lerde polonya'nın fransa sevdası britanya sevdasına dönüştü. günümüzde irlanda ve ingiltere'de yerleşik bir sürü polonya vatandaşı var. ülke ab'ye girdiğinde serbest dolaşım hakkını sırt çantasıyla kapıda bekledi bu insanlar (belarus ülkelerinin, romanya'nın, bulgaristan'ın vatandaşları da öyle), serbest dolaşım gelir gelmez soluğu londra'da aldılar. ve avrupa sanayisine ucuz ve yasal işgücü olarak katıldılar.
ancak polonya benzerlerinden farklı olarak tarımsal atılımlar yaptı, avrupa birliği fonlarını ziraat alanında iyi kullandı ve bu konuda kendini aştı. 

pis'in, koyu katolisizm ve ırkçılık yüzünden vatandaşların gazını aldıklarını düşünüyorum. kürtajı yasaklıyorlar mesela, kadınlar gidip çekya'da kürtaj oluyor. bu tür pratik kolaylıklardan vazgeçmezler. rusya'ya da yaklaşmak istemezler. eğitimsiz çoğunluğu hoş tutmak için arada esip gürlemek lazım sadece.

Avrupa ülkelerinin kişi başı ortalama milli geliri haritada görülebilir.

polonya üzerinden, ab ülkelerine genel bir bakış

polonya'nın şu an yaşadığı avrupa'nın elit grubu dışında kalan ispanya, yunanistan, macaristan, bulgaristan, hırvatistan gibi ülkelerin yaşadığıyla aynı: hem ab standartlarında bir hayat istiyorlar, hem de ab yatırımlarını yeterince verimli kullanamıyorlar. bunun birkaç sebebi var.

ilki çıkarlar ve milliyetçilik. ab bazen politik sebeplerden bazen merkez elit ülkelerin çıkarlarını koruma adına yatırımları kendine göre düzenleyebiliyor. örneğin, atıyorum, varşova-lodz arası bir endüstriyel merkez kurulma planı var. normalde yatırımı alıp devletin icraata geçmesi gerekiyor. ancak ab yatırımın yerinden tut, kurulacak altyapıya, sağlanacak devlet katkısına vs. karışıyor. normalde 1 yatırımla kendi istediği gibi yapacak devlet, 3 yatırım alıyor ama her şeyi ab'ye bırakıyor. bu durum lehlerin canını sıkıyor çünkü onlara göre bu yatırımların hepsi politik tabanlı gerçekleşiyor. örneğin, bir alman şirketinin yatırımlarını güvence altına almak, veya fransız market zincirine pazar sağlamak vs. gibi.

ikincisi ab kültürü. ab temel olarak demokrasi ve çok kültürlü bir yapı üzerine inşa edildi. fransa ve almanya gibi, bünyesinde çok farklı ulustan insanları barındıran ülkeler için bu çok önemli. çünkü içerde size küsecek farklı ulustan milyonlarca insan seçimleri kaybetmenize yol açabilir. elit grubun dışındaki ülkeler ise daha tek tip, türkiye gibi ülkeler. hamasetin ve yabancıyı dışlamanın normal karşılandığı bu ülkeler, ab'nin kültürel politikalarını kaldıramıyor. mesela yakın zamanda macaristan ve polonya'nın mültecileri kabul etmediği için diğer ülkelerle kapışması gibi. insanlara sorarsanız, hemen herkes ab vatandaşı olmakla gurur duyuyor, ama iş sorumluluk almaya gelince herkes önce öteki ülke çeksin istiyor.

sonuncusu ve belki de en önemlisi, ekonomi. kapitalizmin doğası gereği, böyle büyük birliklerde kimi ülkeler / eyaletler üretici, kimisi tüketici konumuna mahkum bırakılıyor. sınırların kalkmasıyla yatırımlar ve istihdam, doğal olarak daha karlı olan üretici ve zengin bölgelere kayıyor. bu da tüketici ülkelerde cari açığa ve daralmaya sebep oluyor. elit grup dışındaki ülkeler, bu eksi faktörü karşılamak adına kendilerine yeterince yatırım yapılmadığını savunuyor. öteki taraftaki elit grup ise, paralarının polonya, yunanistan gibi gelecek vadetmediklerini düşündükleri ülkelere akmasını kabul etmiyor.

sonuç olarak

işin çeşitli boyutları var ve ab'den ayrılmak sadece polonya değil, birçok ülkenin gündeminde. asıl sorun, büyüyen rus, çin ve hatta amerikan tehdidine karşı ab'nin gelecekte nasıl bir şekil alacağı. umarım bu tartışmalar çözülür ve sağlıklı bir yapı kurulur ki savaşın ateşi tekrar bu coğrafyaya sıçramasın...

Atiye Dizisi Üzerinden Kendini Aramak Üzerine Yola Çıkanlara Tavsiyeler

Brexit Mevzusu Neden Yıllardır Bir Çözüme Kavuşamıyor?