Polonya'nın Türkiye'den Daha İyi ve Daha Kötü Olduğu Alanlar

Avrupa'nın görece ucuz ülkelerinden Polonya ve Türkiye'nin güncel bir kıyaslaması.
Polonya'nın Türkiye'den Daha İyi ve Daha Kötü Olduğu Alanlar
iStock

türkiye'nin daha iyi olduğu taraflar

- yemek: önemsiz gelse de uzun vadede kıymeti daha iyi anlaşılan bir şey. polonya mutfağı da boş bir mutfak değil ama bizim mutfağın çeşitliliğiyle karşılaştırılamaz bile, her şeye domuz eti koymaları da cabası. yavaş yavaş türk restoranları büyük şehirlerde çoğalıyor ama kalite ve çeşitlilik hala çok gerilerde.

- sıcakkanlılık: polonyalılar bir kuzey avrupa insanına göre bariz daha sıcaktır tabi ama bizim insanımızın sıcaklığı farklıdır, bir polonyalıyla votka içmeden samimi olamazsınız.

- sosyal hayat: burda kastım karı kız değil elbette, ya da kulüp ortamları da değil, bunlarda polonya her türlü türkiye'nin eline verir. burdaki kasıt sizin bir türk olarak sosyal hayatta her zaman diğer yabancılara göre daha geride tutulacağınız ve polonyalılar nezdinde daha az popüler olacağınız, özellikle de erkekseniz (yakışıklı olanlar hariç). misal bir ingiliz, italyan, amerikalı vs. sırf milliyetinden dolayı el üstünde tutulurken siz sırf türk olduğunuz için o kadar da sallanmayacaksanız, ya da kızlar sırf italyan/ispanyol vs. diye başka erkeklerle konuşacak ve yine sırf türksünüz diye size pas vermeyecekler. tabi ki her polonyalı böyle değil ama 10 taneden rahat 7'si böyle. erasmus'ta bunlar belli olmayabilir ama sonrasında bariz gözükür. bu yüzden bir türk için türkiye'de arkadaş ortamlarında tanışıp kaynaşmak polonya'ya göre çok daha kolaydır.

- işbitiricilik ve takım çalışması: bu daha çok iş dünyasına yönelik, polonyalılar genellikle kendisine verilen görevden milim fazlasını yapmayan, yardım istedinizde dostlar alışverişte görsün tarzı "lütfen" ve gönülsüz yardım eden tiplerdir. o kadar ki, bir işe yeni başladığınızda tek tek her soruyu çocuk gibi sormanız gerekir. hiçbirinde "ben bu işi şu elemana bir adam akıllı öğreteyim" motivasyonu yoktur, istisnasız tamamında "bana ne amk kendi bulsun öğrensin" umursamazlığı/tembelliği vardır, kurumsal firmaysa bunu yüzünüze açık açık söyle(ye)mezler ama tripler yine aynıdır. şimdi diyeceksiniz bunlar türkiye'de de var. bunlar bütün dünyada var ama polonya'da ben böyle olmayan görmedim (özellikle de yabancıysanız), türkiye'deyse istisnalar polonya'ya göre çok daha fazla.


- çalışkanlık ve kibarlık:
önceki maddeyle de bağlantılı ama bunlar sadece iş dünyasında değil hizmet sektöründe de geçerli. polonyalılar tembelin önde gidenidir, bir markette, restoranda, hastanede vs. düzgün hizmet alabilmeniz için ön takla atmanız gerekir. umursamazlık ve kabalık diz boyudur, her gün sözlükteki rezalet başlıklarının bir oyuncusu olduğunuzu düşünün, onun gibi bir şey. o yüzden türkiye bu konuda açık ara öndedir. polonyalıların çalışkan olduğuna dair bir mitin varolmasının sebebiyse batı'ya çalışmaya giden polonyalılardır, bu polonyalılar got korkusundan ve para hırsından dolayı batıdayken hakikaten çalışkandırlar, ama paralarını kazanıp ülkelerine döndüklerinde özlerine dönerler.

- sahil-güneş: türkiye'nin açık ara daha iyi olduğu bir alan, polonya'nın baltık denizi alanya'nın, marmaris'in vs. tırnağı bile olamaz.

- trafik kuralları: biraz ayrıntı bir şey ama düzenli araba sürüyorsanız da çok rahatsız eden bir şey, polonya'nın tüm şehirlerinde trafik kuralları beyinsizler tarafından hazırlanmıştır, net, sol şeritten giderken gittiğiniz şerit bir anda sola dönüş olur, dümdüz bir yolda giderken bir bakmışsınız yol önceliği sağdan kesen yolun olmuş, size yeşil yanar, ana yolu kesip ara yola sola dönmek istersiniz ama o ara yolun başındaki yaya geçidinde yayalara da yeşil ışık yanmıştır, ana yolun ortasında karşıdan gelen araçların önünde mal gibi kalırsınız, yayaların geçmesini beklersiniz vs. aynı şekilde, tüm garaj giriş/çıkışları da bir arabanın ucu ucuna geçebileceği büyüklükte yapılır, hem giriş hem çıkışsa da iki arabanın ucu ucuna geçebileceği şekilde yapılır, sürtmemek için 10 takla atmanız gerekir. türkiye'de de tabelalarda ve yol çizgilerinde sıkıntılar vardır tabi ama polonya'nın mallıklarla kıyaslayınca araba sürmek çok daha rahattır.

- dizi, film ve televizyonculuk: türkiye'nin yine önde olduğu bir alan, polonya'da televizyonu açtığınızda hala 90'lardan kalma filmler görürsünüz. yabancı dizi ve filmlere yapılan o berbat dublaja hiç girmiyorum bile.


polonya'nın daha iyi olduğu alanlar

- parti ortamları ve içki: polonya'da hem çok daha kaliteli hem de çok daha ucuzdur.

- güvenlik: ırkçılığı bir kenara koyarsak, polonya türkiye'ye göre bariz daha güvenlidir, taciz, tecavüz, kapkaç vs. riski olmadan rahatça gece gündüz gezebilirsiniz (tabi şehirlerden bahsediyorum, gecenin bir yarısı ormana giderseniz işler değişir)

- mahalle baskısı: daha çok büyük şehirler için geçerlidir. siz kimseye karışmadığınız sürece kimse de size karışmaz, kimse etek boyunuza, el ele tutuşmanıza, hamile karnınızla gezmenize, evde toplaşmanıza vs. takılmaz. yalnız aynısını ırkçılık için söyleyemeyeceğim maalesef. esmerseniz ve özellikle orta doğulu olduğunuz belli oluyorsa her türlü ters bakışlara maruz kalırsınız, hatta kötü bir mahallede sataşanlar bile çıkabilir. ama bu bile ufak şehirlerdeki ve köylerdeki ırkçılığa göre daha iyidir.

- hayvan hakları: polonya'da sokak kedi ve köpekleri bulunmaz, evde hayvan beslemek normal karşılanır.

- mobbing ve işçi hakları: yer yer üstü kapalı ırkçılığa maruz kalsanız da (gerçi bu "yer yer" esmer bir erkekseniz ya da türbanlı bir kızsanız "sık sık"a da evrilebilir) polonya'da kurumsal firmalarda kimse sizi zorla bedava mesaiye zorlayamaz, kimse verilmiş haklarınızın üstüne çökemez, bunlar üzerinden şantaj yapamaz, tatile çıkacaksanız hesap soramaz vs. patron firmalarındaysa durum aynı türkiye'deki gibidir.

- it ve kariyer: it'de büyük firmalarda iş bulmanız türkiye'ye göre çok daha kolaydır çünkü talep çok fazladır. bir türk olarak polonya'da yükselmeniz yine zordur ama bu firmalardan edindiğiniz birikim daha iyi bir ülkeye yine iyi bir pozisyon üzerinden zıplamanızı kolaylaştırır, bu zıplamayı yapmak polonya'da türkiye'ye göre çok daha kolaydır.


- özel sağlık ve spor desteği:
bu da beyaz yakalılara yönelik. polonya'da kurumsal bir firmanın sizin özel sağlık ve spor salonu üyeliklerinizi ya kısmen ya da tamamen karşılaması bir standart haline gelmiştir, hatta bunu yapmayan firmalar garipsenir.

- maaş: gerçi bu türk lirasının değer kaybetmesiyle ortaya çıktı, an itibarıyla polonya'da daha fazla para biriktirebilirsiniz.

- doğa ve yeşillik: polonya türkiye'ye göre çok daha yeşildir, net. bütün ülke karadeniz gibidir. dahası, şehirlerin içinde de yeşillik alan (park, koru, orman vs.) bulmak çok çok daha kolaydır. genellikle evinizden çıktıktan sonra maksimum 15 dakika yürüş mesafesinde bir park/orman bulunur.

- şoförler ve yayaya saygı: trafik kuralları berbat olsa da şoförleri kıyaslayınca polonya her türlü daha iyidir, yayaların önceliği vardır ve herkes buna saygı gösterir, sinyalle yol isterseniz yol verirler, dönel kavşak kurallarına uyarlar vs. otobüs ve tramvay şoförleri bizim dolmuşçular gibi umarsızca sürerler ama onlar bile bu kurallara uyarlar.

iki tarafın da boktan olduğu konular: yobazlık, görgüsüzlük ve hatta odunluk. kısaca polonya, türkiye'den bariz bir üstünlüğü olmayan, ama güncel şartlarda yaşamak için biraz daha iyi görünen bir ülke.