Posta Servisi, Daha Sonraları Roma İmparatorluğu'nun Yıkılmasını mı Hızlandırdı?

roma imparatorluğu'nun yıkılması sürekli çalışan bir posta hizmetinden mi kaynaklandı?
roma imparatorluğu ilk posta hizmetini organize eden imparatorluklardan biriydi ve imparatorluğun farklı köyleri ve şehirleri arasında hızlı iletişim sağlamak amacıyla cursus publicus adlı bir sistem geliştirdi. bu sistemde özellikle askeri ve ticari iletişim için posta görevlileri sürekli olarak çalışır, haberler çok hızlı bir şekilde imparatorluğun dört bir yanına yayılırdı.
ancak burada ilginç olan?
sistemin o kadar verimli hale gelmiş olmasıydı ki bir noktadan sonra yöneticiler, halkın ya da ordu komutanlarının herhangi bir karışıklığı haber vermek için posta hizmetini kullanmalarına dayanarak anlık kararlar almaya başladılar.
bu durum imparatorluk yönetiminde beklenmedik bir sonuç doğurdu. cursus publicus’un sağladığı bu hızlı iletişim ağı yerel valilerin,ordu komutanlarının ya da halkın merkezi otoriteye şikayet ve taleplerini anında iletmesine imkan tanıdı. bu da bir yandan merkezi otoritenin daha fazla müdahil olmasını sağlarken,diğer yandan yerel düzeydeki sorunların baskısını doğrudan roma'ya taşıdı.
zamanla imparatorluk yönetimi bu akışa yetişemez hale geldi. çünkü sürekli gelen bilgiler, olaylara hemen tepki verilmesini gerektiriyor ve bu da düşünülmeden alınan aceleci kararların artmasına neden oluyordu. bürokrasi büyüdü, kararlar çoğu zaman yerinde değil uzaktan alınıyordu ve bu da yerel otoritelerin elini zayıflattı. bazı bölgelerde merkezden gelen emirler yerel şartlara uymadığı için uygulamada zorluklar yaşandı ve halkla yönetim arasında güven kaybı oluştu.
daha da önemlisi bu sistemin kötüye kullanımı da yaygındı. rakip gruplar, rakip valiler ya da komutanlar merkezi manipüle etmek için yanlış veya abartılı raporlar gönderebiliyor, bu da iç siyasi karışıklıkları artırıyordu.
neticede roma'nın bilgiye bu kadar hızlı erişmesi her zaman bir avantaj olmadı. imparatorluk kendi haberleşme ağının ağırlığı altında ezilmeye başladı ve bu sistem çöküş sürecinde adeta bir katalizör görevi gördü.