Rusya-Ukrayna Savaşından Alınan Derslerden Biri: Drone'ların Kaçınılmaz Hakimiyeti

rusya ukrayna savaşı... droneların yalnızca savaş alanlarını değil, sivil yaşamın geleceğini de radikal şekilde değiştirdiği bir döneme tanıklık ediyoruz.
türkiye'nin ürettiği bayraktar tb2'lerin savaşın ilk aylarında sahaya çıkışının üzerinden üç yıl geçti. o günlerde herkes “dronelar oyunun kurallarını değiştiriyor” diyordu; ama asıl büyük dönüşümün henüz başlangıç aşamasında olduğumuzu kimse öngörememişti. şu anda insanlık tarihinde görülmemiş bir teknolojik sıçramanın içindeyiz: 2025 başı itibariyle savaş alanlarındaki yıkımın yüzde 60-70'inden dronelar sorumlu. daha da çarpıcı olanı, ocak 2025'te kısa menzilli dronelar artık siviller için en ölümcül silah haline gelmiş durumda.
2024'te bayraktar'ların öneminin azalması, ilk bakışta hava savunma sistemlerinin başarısı gibi görünebilir. oysa burada asıl dikkate değer olan, endüstrinin ne kadar hızlı adapte olabildiği. savaşın başında kullanılan küçük, 7 inçlik dronelar; yerini 2024-2025 arasında 13 inçlik, çok daha fazla yük taşıyabilen modellere bıraktı. bu değişimin arkasındaki en önemli sebep, artan taşıma kapasitesi ihtiyacıydı. artık fpv (first-person view) dronelar, aynı gövde üzerinde farklı ekipmanlarla bombardıman, keşif veya iletişim amaçlı kullanılabiliyor. yani teknoloji adeta lego gibi; hangi parçayı takarsan, ona göre görev değiştiriyor.
yapay zekanın dronelara entegre edilmesi de neredeyse kaçınılmaz bir gelişmeydi
ukrayna 2024'te 10 bin yapay zeka destekli drone satın almaya başladı. aslında bu, toplamda üretilen yaklaşık 2 milyon drone yanında çok küçük bir rakam, ama yönelimin ne tarafa kaydığı açık. özellikle elektronik harp alanında, ai tabanlı terminal güdüm sistemleri, rusya'nın sinyal karıştırma teknolojilerine karşı büyük avantaj sağlıyor.
üretim rakamları ise neredeyse akıl almaz boyutta
ukrayna, 2023'te 800 bin, 2024'te 2 milyon drone üretti. hedef, 2025'te bu rakamı 5 milyona çıkarmak. abd'nin füze üretim temposunu bilen herkes için bu rakamlar hayal gibi: artık yüzlerce veya binlerce değil, milyonlarca cihazdan söz ediyoruz. rusya da boş durmuyor; putin, 2025 için 1,4 milyon drone üretimi hedefi açıkladı. savaş alanına her gün binlerce yeni drone gönderiliyor ve bu, çatışmanın doğasını tamamen değiştiriyor.
droneların sivil yaşam üzerindeki etkisi ise artık yalnızca tartışma konusu değil; somut ve acı bir gerçek
2025'in başında kısa menzilli dronelar, sivillere yönelik en ölümcül silahlar haline geldi: sadece ocak ayında 38 sivil ölümü (%27) ve 223 yaralanma (%30) doğrudan bu sistemlerden kaynaklandı. özellikle kherson bölgesinde sivil ölümlerin %70'inin dronelardan kaynaklandığı bildiriliyor. daha da endişe verici olanı, bu saldırıların tesadüfi değil, kasıtlı olarak ve sistemli bir şekilde gerçekleştirilmesi. rusya'nın kherson'daki drone saldırılarının, devlet eliyle organize edilen bir politika olduğu, birleşmiş milletler tarafından açıkça “insanlığa karşı suç” olarak tanımlandı.
fiber optik kontrollü dronelardaki gelişmeler, elektronik karşı tedbirleri de anlamsız hale getiriyor. rusya, bu yeni tip droneları önce kursk bölgesinde sahaya sürdü ve ukrayna'nın lojistik hatlarını ciddi şekilde sekteye uğrattı. buradaki ana fark, geleneksel “jamming” yöntemlerinin etkisiz kalması; çünkü operatörle drone arasındaki fiziksel kablo bağlantısı, elektronik karıştırmaya tamamen dirençli.

asıl ürkütücü olan ise bu teknolojinin hızla “demokratikleşmesi”
ticari dronelar kolayca modifiye edilebiliyor, maliyetler düştükçe ve bilgi yayılırken, devlet dışı aktörler de bu kapasiteye hızla erişiyor. bu, şehir merkezlerinde terör eylemlerinden organize suç örgütlerinin faaliyetlerine, hatta bireysel intikam saldırılarına kadar birçok yeni tehdidin kapısını aralıyor. teknoloji tabana indikçe, kontrolü de bir o kadar zorlaşıyor.
ukrayna, 2025 itibarıyla “bir drone, bir operatör” konseptinden toplu, sürü (swarm) teknolojisine geçmeyi planlıyor. bu değişiklik, savaşın karakterini kökünden sarsacak bir gelişme. aralık 2024'te lyptsi yakınlarında yapılan tamamen insansız bir operasyon, ileride göreceğimiz otonom savaş sistemlerinin ilk örneklerinden biri olarak tarihe geçti.
sivil yaşam açısından baktığımızda ise manzara hiç iç açıcı değil
mahremiyet alanları giderek daralıyor, insanlar sürekli gözetlenme kaygısıyla yaşıyor ve günlük hayat adeta militarize olmuş durumda. kherson'da insanlar güneşli günlerden kaçıyor, mümkün olduğunca ağaç altlarında saklanıyor. oradaki birinin şu cümlesi, durumu özetliyor: “bahçede çalışırken bir anda küçük bir drone üzerimde dolaşmaya başladı. saklanacak vaktim yoktu, yere kapanıp başımı ellerimle korudum.”
sonuç ortada: ukrayna'daki savaş, droneları sadece askeri bir yenilik olarak değil, toplumsal dönüşümün de tetikleyicisi olarak tarihe geçirdi
artık mesele, droneların sivil hayatı etkileyip etkilemeyeceği değil; bu etkinin nereye varacağını, sınırlarını nasıl çizebileceğimizi tartışmak. çünkü teknoloji bir kez yayılmaya başladı mı, onu geri toplamak imkansız. pandora'nın kutusu çoktan açıldı ve artık şehirlerimizde dronelarla yaşamayı öğrenmek zorundayız.
elbette drone teknolojisinin sivil alanlarda getirdiği faydalar da var, bunu yok sayamayız. ama savaş alanından günlük yaşama aktarılan bu gelişmelerin doğuracağı riskleri de ciddiyetle ele almak zorundayız. ukrayna'da bugün yaşananlar, çok yakında dünyanın her yerinde karşılaşabileceğimiz bir geleceğin habercisi olabilir.