Sahilde Üstüne Basan İnsanları Sokmasıyla Ünlü, Zehirli Bir Balık: Trakonya

Bilimsel adı Trachinus draco olan trakonya, Ege ve Marmara denizlerinde rastlanan dikenli ve zehirli bir balık türü.
Sahilde Üstüne Basan İnsanları Sokmasıyla Ünlü, Zehirli Bir Balık: Trakonya

Nedir bu trakonya?

trakonya, bilimsel adı trachinus draco olan zehirli bir balık türü.

vücudu üstten hafif basık ve tıknaz, derisi kahverengimsi ve leopar sırtı gibi alacalı bir balıktır. gece lüfer avlarında, özellikle kumluk bölgedeyseniz zokanıza yapışabilir. bundan dolayı gece avlarında balığı tekneye alırken dikkatli olunması gerekir. gerçi usta balıkçı lüfer ile trakonyanın oltaya vuruşundan hemen balıkları ayırt edebilir. bu balık çapariye de atlar. 


akyemleri çok sever. eğer dikeni batarsa ve teknede amonyak yoksa yapılacak en güzel hareket; yarayı biraz kesip kanattıktan sonra üzerine şakır şakır işemektir. bu durumda zehir büyük oranda nötralize olur. bu balığın zehri, kısmi felç veya kalp durması bile yapabilir bünyesi zayıf veya alerjik insanlarda. büyükleri daha zehirlidir. özellikle kumluk bazı yerlerde denizde yürürken üstüne basabilirsiniz, kendini kuma gömdüğü için de kolay kolay görülmez bu hayvan.


sakın üstüne basmayın, yoksa anlarsınız anyayı tra-konyayı...

not: zehirli dikenleri ilk sırt yüzgecinde ve solungaç kapaklarında bulunmaktadır. yani sadece sırtı tehlikeli diyerekten yanağını okşamayınız.

Trakonya zehirlenmesine maruz kalmış bir Ekşi Sözlük yazarı

trakonya, şu anda ülkemiz kıyılarında bulunan en zehirli balıklardan biri. 2-3 metreden 150 metre derinliğe kadar denizlerimizde görülebilen bu balığın zehri, solungaç kapağı ve yüzgeçlerindeki dikenlerde bulunmaktadır. haziran ayı - ağustos ayı arası üreme dönemleridir ve bu dönem en agresif oldukları dönemdir ayrıca. tehlike anında dikenleri, avının etine girer ve yırtılan bez dokusundan içeriye doğru zehri salgılar.

birazdan anlatacağım başıma gelen olaydaki hatayı yapmamanız için ilk bilmeniz gereken şey trakonya tarafından sokuldu iseniz sokulduğunuz bölgeyi soğuk suya değil; 40 derece ve üzerinde sıcak suya daldırmanız gerektiğidir. tabii kesinlikle doktora gitmenizi öneririm direkt.


şişme, baş ağrısı, mide bulantısı, morarma, konuşma kaybı gibi semptomların yanında kangrene kadar gidebilir. kalp krizi geçirmenize dahi sebep olabilir. acil müdahalede önerilen dayanılabilecek en yüksek sıcaklıkta dikenin girdiği bölgenin ısıtılması ve bölgenin temizlenmesidir. tabii tekrar söylüyorum, doğruca acil servise gitmeniz gerekmektedir. bana bir şey olmaz demeyin.

birkaç yıl önce anadolu yakası'nda bir yaz akşamı kıyıdan olta ile istavrit tutuyordum.
o akşam da mübarek sekiz sekiz çekiyordum balıkları. derken bilmem kaçıncı çekişimde en sondaki iğnede bu balığı gördüm ama kaya balığı sandım ve niyetim iğneden çıkarıp denize geri göndermekti. balığı tutmamla sol el baş parmağımda bir sızı hissettim ve hemen peşinden inanılmaz şekilde kanamaya başladı parmağım.

kan akarken yanımdaki dayılardan biri "dur tutma o balığı!" diye bağırdı bana. çok erken davranmıştı gerçekten! daha sonra elimin acısı artmaya başlayınca elimi yanımdaki deniz suyu ve istavrit dolu kovaya soktum ve su kırmızılaşmaya başladı. bu sırada dayı gelip bıçak sürdü balığın soktuğu yere, bir bez parçası bağladı ve bana hastaneye git dedi. ben ise arabama binip tek elle sürerken bir yandan da zonklayan sol elimin ağrısıyla neredeyse bağıracak gibi oldum. eve vardığımda sol elim komple şişmişti ve hemen buz dolu bir suya elimi daldırdım.


bu öyle bir acı ki ben hayatım boyunca öyle bir ağrı hiçbir zaman hissetmedim, inşallah da hissetmem. aynı anda onlarca yerinizden kızgın şiş soksalar anca o kadar acır herhâlde. bir süre bu şekilde elimi suda tutarken daha sonra balığı internetten araştırmak geldi aklıma ve o uyarıyı gördüm: "elinizi asla soğuk su ile temas ettirmeyin!" sol elimi direkt çektim sudan ama yaklaşık 30 - 40 dk kalmıştı suda. daha sonra sıcak suya koydum ve şişkinlik de yarın iner düşüncesiyle uyudum.

ertesi gün balığın soktuğu yer inanılmaz şekilde kaşınıyordu ve şişkinlik de pek inmemişti. sokulduğum yeri kaşırken bileğimin de şişmeye başladığını gördüm ve koluma doğru yayılıyordu şişkinlik. artık çare yoktu ve acile gittim. "rahatsızlığınız nedir?" "şeyyy, balık soktu da..." acilin gözdesi olmuştum. dayılar teyzeler artık balon gibi olmuş elime bakıyor "yav balık, adam mı sokar?" diyorlardı.

çok beklemeden doktorun yanına girdim ve onu türkçeyi yeterince iyi konuşabildiğime ve hayvan türlerini de yeterince tanıyabildiğime, beni sokanın arı değil balık olduğuna ikna etmem yaklaşık bir dakika sürdü. üç farklı iğne yaptılar: zannediyorum tetanoz, antibiyotik ve ağrı kesici idi bunlar. tetanoz ve ağrı kesiciden eminim. bitti mi? bitmedi! kolumu komple alçıya aldılar! 10 gün boyunca balık sokması sebebiyle kolum alçıda gezdim. aslında doktorun dediğine göre hemen acile gitseymişim buna gerek kalmazmış! 10 gün boyunca çevremdeki insanlara kıyamet alameti gibi göründüm.

"yav balık, insan sokar mı?
balık ısırdı diye kol mu alçıya alınır?
balık çok büyük müydü?"

gibi sorulara cevap verdim. ben ettim, siz etmeyin. dikkat edin.