Son Zamanlarda Yükselişte Olan Siyasi Görüş: Seküler Milliyetçilik

14 Mayıs Genel Seçimleri sonuçlarına bakınca da net şekilde görüldüğü üzere, Türkiye'de artık seküler milliyetçilik denen bir gerçek var.
Son Zamanlarda Yükselişte Olan Siyasi Görüş: Seküler Milliyetçilik


Seküler milliyetçilik nedir?

bugünlerde gençler arasında süratle sivrildiğini gördüğüm bir fikir seküler milliyetçilik.

en büyük muhalif milliyetçi parti iyi parti olduğu için şimdilik oraya yakın olan, fakat iyip tarafından semeresi hasat edilemeyeceğine emin olduğum bir siyasi rüzgarla yükseliyor bu ideoloji. bahadırhan dinçaslan gibi ideologlar da rüzgarın altını dolduruyor.

seküler milliyetçilik genel olarak, kamu politikalarının pür seküler bir anlayışla dizayn edilmesini, din vb. şeylerin karar verme aşamalarının dışına itilmesini, liberal ekonomiyi, batıcılığı, bireysel hürriyetleri savunuyorlar. daha önce ulusalcılık için bu adlandırma kullanılırdı. fakat ulusalcıların aksine, seküler milliyetçiliğin çok güçlü bir turancı damarı var. hem bu turancı damarın, hem de türkiye'de yükselen istibdada karşı tavırlarıyla geliştirdikleri hürriyetçi anlayışın gereği olarak rusya ve çin gibi doğudaki büyük güçlere karşı korkunç bir nefret besliyorlar. aynı nefreti türkiye'de istibdat yükselirken onunla anlaşmayı ve türkiye'yi bir göçmen hendeğine, bir bok çukuruna çevirmeye çalışan batıdaki büyük güçlere de beslediklerini görüyorum.

kısa vadede ne olur bilemiyorum ancak seküler milliyetçiliğin uzun vadede yurdun akıbeti için çok belirleyici bir ideoloji olacağını düşünüyorum.

seküler milliyetçilik, olması gereken milliyetçilik şeklidir

hele ki nüfusu 200 milyona dayanmış çeşitli din, mezhep ve farklı dünya görüşlerine sahip bir ulusun bir ferdiysen belli ki din ve mezhep üzerine milliyetçilik yaparsan kendin çalıp kendin oynarsın. bu noktada turan için laiklik önemli bir unsur olduğu söylenebilir.

aydınların 1800'lerin sonu ve 1900'lerin başında kast ettiği milliyetçilik bu şekildedir. muhafazakar milliyetçilikten farklı olarak bu milliyetçilik yeniliğe açık olup öze dönmeyi ve çağa ayak uydurmayı temel alır. örneğin atatürk'ün başlattığı dil devrimi ve tdk'yı kurması bence bir istanbul'u fethetmek kadar önemli bir yere sahiptir. öyle ki bir ulusu dili temsil eder. orta çağda arapça-farsça şimdi ise dilimiz ingilizce-fransızca gibi dillerin etkisi altında. tamamı olmasa da bu dilimize giren sözcüklerin bir çoğuna yeni karşılıklar bulunmuştur. örnek vermek gerekirse müselles değil üçgen, mektep değil okul, kompitır değil bilgisayar diyoruz. oysa muhafazakar (tutucu) milliyetçiliğe göre sonsuza kadar arap-fars kültürü, dili etkisinde kalabiliriz, onların simgelerini kullanabiliriz, osmanlı'da takılı kalabiliriz sorun yok.

cumhuriyetin ilk dönemlerinde türkçülük adına çok şey yapılmış en başta ulus devletin varlığı bunun en büyük göstergesidir. daha sonra türk-islam sentezi denilen muhafazakar milliyetçilik yani ülkücülük ortaya çıkmış ve milliyetçilik taa günümüze kadar bu oluşum gölgesinde kalmıştır. ulusumuz adına hilal bıyık ve bozkurt işareti dışında çok fazla kültürel mirasımızı yaşatamamış, meydanlarda arapça allahu ekber sloganlarıyla dolaşmalarının muhafazakar milliyetçiliğin, tam olarak milliyetçiliği yansıtmadığını göstermiştir. fakat iletişimin kolaylaşıp dünyanın çeşitli yerlerindeki türklerle etkileşimin artması, toplumun özellikle de gençlerin bilinçlenmesi ve sekülerleşmesi süresince türkçülük tekrar ön plana çıkmaya başlamış, ülkücülüğün yerini türkçülük almaya başlamıştır. özellikle nihal atsız'ın milliyetçi gençler arasında daha da öne çıkması, 3 mayıs türkçülük günü gibi sosyal etkinliklere katılımın artması bunu daha net göstermektedir.

bu tarz siyasi akımlar daha da artacaktır

insanlar eskiden beri gelen kalıplaşmış siyasi akımlar içerisinde kendine yer olmadığını düşündüğünden bu tarz siyasi akımlar daha da yaygınlaşacaktır. bir kaç siyasi akımın birleşimi gibi duran bu akımlar kişinin kendini daha iyi tanımladığını düşünmesini sağlar. eskiden milliyetçilik dendiği zaman akıla gelen tek tip bugün yerini birkaç tipe bırakmıştır. bu diğer tipler de bu şekilde birkaç siyasi akımı birleştirerek kendine yer sağlamaktadır.

bu akımlar sadece sağ cenahta değil aksine sol cenahta da mevcuttur. sadece isimlerini daha koymaya başlamadılar. örneğin büyükşehirlerde tip'e oy verenlerin çoğu beyaz yaka olarak çalışan kişilerdir. bu kişilerin büyük bir kısmı da aslında tip'in savunduğu şeyler savunmamakta sadece mecliste farklı görüşler olsun, işçi hakları daha iyi gitsin diye desteklemektedir. hatta bundan dolayı tip'e oy verenler kendisi liberal olarak bile tanımlamaktadır. kendini liberal olarak tanımlayıp ya da tanımlamadan liberal bir şekilde yaşayan kişilerin tip'e oy vererek onları meclise göndermesi aslında geleneksel siyasi düşünce tarzına göre oksimoron bir davranıştır. fakat bu kişiler muhtemel olarak kendini liberal solcu olarak tanımlayacaktır veya çok daha benzeri bir isim bulabilirler. şu anda duyduğunuz bu şey size çok salakça gelebilir ama insanlar kendilerini tanımlayabilecek siyasi görüşler aramaktadırlar. liberal bir düşünce işe yaşayan insanların çoğu liberal demokrat partiye üye olmayıp oy vermezken kendilerini de bir yerde konumlandırmak istemekte.

seküler milliyetçilik de bu akımlardan birisidir. milliyetçilik dünyada taraftarı artan bir siyasi oluşumken insanlar geleneksel milliyetçilik ile anılmamak istemektedir. bunun ülkemizdeki nedenlerinden bazıları milliyetçilerin daha önceden çizmiş olduğu imaj ve toplumdaki algısıdır. mülteci sorununun artmasıyla insanlar kendilerindeki milliyetçi duygunun arttığını farketmiş fakat bu milliyetçiliğin geleneksel milliyetçilik ile aynı olmadığını düşünmektedir. kadın hakları, lgbt hakları, azınlıklar konusu, terör örgütlerine bakış açısı gibi konularda daha özgürlükçü politikalardan yana olan ve kendine milliyetçi diyen kesim seküler milliyetçi olarak anılmaktadır.

kendini böyle tanımlayan insanlar geri zekalı veya çıkarcı insanlar değil, aksine kendilerine ait bir bulmaya çalışan insanlardır. günümüzde benim bir siyasi görüşüm yok demek veya hiçbir siyasi görüş beni temsil etmiyor demek toplumdan dışlanma sebebi oluyor. insanlar da haklı olarak kendilerine ait olacak bir siyasi görüş bulmaya belki de yaratmaya çalışıyorlar. bundan dolayı bu tarz siyasi akımların sayısı artacaktır. soldan da sağdan da bu akımlar çıkacak ve belki de merkez sağ merkez sol anlayışını yıkacaktır. şimdiden bunu öngörmek çok zor çünkü bu tarz akımlar anti akımlarını da oluşturup merkez sağ ve sol kavramlarını daha da güçlendirebilir. izleyip göreceğiz.

kendinizi nasıl iyi hissedecekseniz öyle tanımlayın. bu tanımlar birilerinin tekelinde değil sonuçta. çıkıp ben “sol islamcıyım” gibi salakça bir şey deseniz bile kimseyi ilgilendirmez. çok küfür yersiniz haklı olarak ama zaten bunu açıklıyorsanız küfür yemeyi de göze alın bir zahmet.