Stephen King'in Neredeyse Her Kitabına Mekân Olan Bir Garip Eyalet: Maine

%97'lik orman alanıyla en yeşil ABD eyaletlerinden biri olan Maine, aynı zamanda ünlü yazar Stephen King'in doğup büyüdüğü ve çoğu kitabının geçtiği coğrafya.
Stephen King'in Neredeyse Her Kitabına Mekân Olan Bir Garip Eyalet: Maine
iStock


maine ile stephen king birbirinden ayrılamaz ve ikisi birbirinden ayrı düşünülemez

belki de maine'in uçsuz bucaksız ormanlarından çıkan odun ürünlerini saymazsak eyaletin en büyük ihraç kalemlerinden biri stephen king kitaplarıdır. 1 milyon nüfuslu ve ufak ve şirin eyalet stephen king'in doğup büyüdüğü, hemen hemen tüm kitaplarının geçtiği yerdir. stephen king'in çoğu kitabı bu eyaletin küçük kasabalarında geçtiği için bir zamanlar en büyük hayallerimden biri maine eyaletine gidip birkaç hafta takılmak, bir yandan o toprakları gezerken bir yandan da stephen king'in kitaplarını sindire sindire okumaktı. bu gezinin sonucu olarak kaleme aldığım bu yazıda maine ile stephen king'i harmanlayarak anlatmaya çalışacağım.

maine 1 milyonluk nüfusuyla abd'nin en küçük eyaletlerinden biri. aslında bu eyalete "oregon'un doğu yakasındaki kuzeni" diyebiliriz zira aynı oregon gibi okyanus kıyısında, neredeyse tamamen ormanlarla kaplı ve huzur dolu olan bu eyaletin (tesadüf bu ya) en büyük şehrinin ismi de aynı oregon'daki gibi portland. bu yüzden bende maine eyaletine karşı daha oraya gitmeden ayrı bir sempati oluşmuştu.

"Maine'e hoşgeldiniz / Hayatın olması gerektiği gibi bir yer"

portland'da birkaç gün kaldıktan sonra stephen king'in ruhunu yakalamak için eyaletin küçük kasabalarına geçtik

kasabalar tam da beklediğim gibiydi. viktorya tarzı ahşap evler, her kasabada 1-2 benzinci olması ve bu benzincilerin de 150 yaşında dedeler tarafından işletilmesi, yol kenarlarındaki bazıları terk edilmiş olan "diner" tarzı metalik restorantlar, yıllara ve soğuk iklime yenik düşerek çürümeye yüz tutmuş 50-60 kapasiteli beyaz ahşap kiliseler, neon ışıklarla vizyondaki filmlerin isimlerinin yazıldığı ve sadece 2-3 salondan oluşan ufak sinemalar, etrafta bahçelerinin çimlerini kesen yaşlı amcalar, her rüzgarda gıcırdayarak kendi dillerinde türkü söyleyen ahşap oteller, trafikte hala görülebilen 1970 ve 1980'li yıllara ait eski model arabalar, bazı evlerin bahçelerinde aylar önceki cadılar bayramından kalma olan ve belli ki üşengeçlikten temizlenememiş dekorlar ve süslemeler, sarı okul otobüsleri ve daha neler.


aman tanrım, her an bir yerden carrie çıkıp gözleriyle beni süzecek ve etraftaki binalar yanmaya başlayacak gibi bir his hâkim. ufak bir mezarlığın önünden geçerken aklıma hayvan mezarlığı ve orada yatan yarı rahmetli hayvanlar geldi ve dinlere inanmamama rağmen ruhlarına fatiha okuyasım geldi. bir ara telefonum çaldıysa da cell kitabında olanlar aklıma geldiği için cevap vermeye cesaret edemedim. uzaklarda bir yerde tepenin tekine oturup kasabaya hakim bir noktaya yerleşmiş olan eski ama görkemli bir malikane gözüktü ve aklıma salem's lot kitabındaki vampir evi geldi.

Maine'de terk edilmiş bir ev.

okyanustan gelen esinti ve bunun etkileri yüzünden orada kaldığımız zamanın yarısında ortam şişliydi ve bu da ortamın gizemini arttırdı. ortamdaki hava, o karanlık atmosfer, insana huzur vermesi gerekirken içini kemiren sessizlik ve sakinlik, sanki her an bir yerlerde bir şeyler olacakmış da fırtına öncesi sessizlik yaşanıyormuş gibi bir hava...

ilk gece kaldığımız otel 1920'lerde inşa edilmiş ve eyaletteki hemen hemen tüm binalar gibi ahşaptan oluşuyor. burası aynı oregon gibi geçimini odunculukla sağladığı için tüm binalar ahşaptan yapılmış. otelin lobisine girerken "perili otel" esprisi patlayayım dedim ama bu klişe espriyi sırada benden önce bekleyen 40 yaşlarında sakallı bir abi patlatınca susup kalmak zorunda kaldım. meğer her 5 müşteriden 4'u zaten o espriyi yapıyormuş. hatta otel de bunu ticari kara çevirebilmek için üzerinde perili köşklere ait bilgiler olan broşürler bastırmış ve lobide bu broşürler dağıtılmaya başlanmış.


her yerde stephen king'in ve onun yarattığı korkunç karakterlerin ruhları dolaşıyor

ufak kasabalardaki yerel sinemalarda stephen king'in kitaplarından yola çıkarak çekilen filmler gösteriliyor. bir çok yerde stephen king'in kitaplarındaki karakterlerin hediyelik eşyaları, oyuncakları, posterleri satılıyor.

yerel restoranlar paso "stephen king de bizde yiyor abi" geyiği çeviriyor. belki de doğrudur. sonuçta adam çok büyük olmayan bir şehirde yaşıyor ve altı üstü 10-15 tane kaliteli restoran var. adam belki her dışarı çıkışında bunlardan birine gidiyordur ve bunlardan birinde yemek yiyen birinin onunla karşılaşma ihtimali yüksektir. garsonlar zaten adamdan bahsederken adeta kankalarıymış gibi konuşuyorlar.

her şeyi bir kenara bırakırsak %97'sı orman arazisi olan ve bu alanda abd'deki tüm eyaletleri geride bırakan maine muhteşem güzellikle bir eyalet. her ne kadar eyalet buram buram stephen king koksa da içinizin korkudan çok huzurla dolacağını garanti ederim. maine kesinlikle oregon'dan sonra en sevdiğim eyaletler listesine girmiş durumda. abd'nin doğu yakasını pek sevmesem de burayı ileride mutlaka yeniden ziyaret edeceğim. bir sonraki gelişimde en az 1-2 ay kalmayı planlıyorum.

Çayınızı Kahvenizi Alın Gelin: Masalvari Doğal Güzellikleriyle ABD'nin En Güzel 15 Eyaleti