Süper Lig'i Önde Götüren Galatasaray, Neleri Sezon Genelinde FB'den Daha İyi Yaptı?

Şampiyon olmaya epey yaklaşan Galatasaray'ın yaptığı doğruları fanatizmden uzak bir gözle inceleyelim.
Süper Lig'i Önde Götüren Galatasaray, Neleri Sezon Genelinde FB'den Daha İyi Yaptı?

"ligde 34 maçta 93 puan alıp sparta prag'a elenmek..."

fenerbahçe'nin lig genelinde, xg dışında önde olduğu sadece iki istatistik var : key passes ve deep çompletions, kısacası kilit pas ve derine tamamlayıcı paslar (orta harici, kalenin ortasından çekilmiş yirmi metrelik hayali yay içinde kalan alana başarılı pas).

xG: gol beklentisi ya da Expected Goal anlamına gelen bir istatistiktir. Bir şutun gol olma ihtimalini, geçmişte benzer şutların gol olma sıklığına göre hesaplar. xG, bir maçta çekilen şutların gol olma ihtimali hesaplıyor. (Kaynak: Sözcü)

bunun haricinde hiçbir istatistikte fenerbahçe galatasaray'ın önünde değil, çok kilit bazı istatistiklerde yanına bile yaklaşamıyor: örneğin challenge intensity, passes per defansive action (ppda) ve ppda against, bu tarz istatistiklerde galatasaray'ın ağır üstünlüğü var, fener'in ikinci olduğu bazı metriklerde bile gs ile fb arasındaki fark, fb ile 3. veya 4. takım arasındakinden çok daha fazla. topla oynama, smart pass, progressive pass, to final third passes, long passes, 1v1 ve duels, toplam şut... bunların her birinde galatasaray fenerbahçe'den çok daha yüksek performans göstermiş.

peki bunlar bize ne söylüyor?

galatasaray'ın oyunu temelde çok daha güçlü: topu daha çabuk kazanıyor, daha yüksekte kazanıyor, top kazanma eforu sırasında sergilediği yönlendirme kabiliyeti ve fizik üstünlüğü daha yüksek, daha çok rakibi zorlayan pas atıyor, oyunu çok daha fazla ve çok daha çabuk ileri ve tehlikeli bölgeye taşıyor vs vs...

fenerbahçe'nin sezon başında, bazı maç başlıklarında anlattığım gibi güçlü bir oyunu vardı ama yanıltıcı bazı temel istatistiklere (xg ve gol sayısı) takılıp bu oyunun temelde sürdürülebilir olmadığını millet ısrarla görmek istemedi. fener'in önde olduğu üç istatistik (hatırlatalım: xg, kilit pas ve son 20'ye orta olmayan pas) tamamen tadiç'e ve ligin ilk yarısı boyunca (daha doğrusu ilk çeyreği ama genel olarak ilk yarı diyelim) tadiç-ferdi bağlantısında iç ve dış koridoru nasıl savunacağını henüz anlamayan rakiplerin önlem alamamasına bağlı bir yanılgıydı. tadiç topun değerini muazzam derecede iyi bilen bir futbolcu ve en kötü topu bile baskı yemediğinde çok olumlu kullanmayı bilen bir profil, ferdi gibi bir dinamo ve halfspace silahıyla birleşince rakipler ya kendisini boş bırakmak zorunda kaldı, ya da kendisine yaklaşınca alan parselleme doğru yapılmazsa ferdi iç koridora sızdı. ikisinin de top alma ve koşu kanallarını tıkayınca szymanski boş kalıyordu (ki ilk yarı göze girmesinin sebebi buydu), tadiç-ferdi bağlantısı kaymalarla szymanski'ye ilk yarı boyunca oldukça olanak sağladı. fenerbahçe, topu gs'ye göre daha yavaş kapmasına rağmen, daha derinde kapmasına rağmen, galatasaray'dan da az sayıda ve daha yavaş biçimde ileriye aktarmasına rağmen net gol yaratma ratio'su ilk yarıda daha yüksekti çünkü topu olağanüstü olumlu kullanan bir oyuncu sayesinde tam üç tane değişik silahı efektif kullandı, bir dördüncüsü de gerektiğinde bu furyaya katıldı, bu da oyun sol tarafa yığılırken ters kanattan yine tadiç'ten pas alabilen sağ açıktı (genellikle irfan - birkaç hafta gol attığı dönemde cengiz).

işin sorunlu tarafı şu ki fenerbahçe bu bağlantı çözüldükten sonra, yani rakipler gömülmek yerine saha parselleme ve kaymayla işi çözmeye başladıktan sonra, diğer tüm alanlarda daha zayıf olan oyun gücü içinde hiç esnek olamayıp ne sürekli biçimde bir alternatif üretebildi, ne de maç maç rakibe göre çok etkili, kilidi açacak hamleler yapabildi. şunu da yazalım, fenerbahçe'nin galatasaray'a göre kilidi erken açamadığı maçlardaki istatistiği de önemli : bu üç veride önde olmasının sebebi sezon başında kilit açıldıktan sonra ilgili maçlarda yakaladığı istatistiki sapmaydı.

insanlar sosyal medyada ipe sapa gelmez, saha içini hiç analiz etmeden deli saçması teoriler üretmeye devam edebilir ama işin gerçeği, daha önce ekşi'de yazdığım gibi ne rakipler galatasaray'a daha yumuşak oynadı ne de gs ittirildi. bu yukarıda saydığım ppda, challenge intensity gibi nitelikli oyun gücü metriklerini galatasaray ligde zaten asra çıkardığı gibi şampiyonlar ligi'nde bile az çok yakalamayı başardı, sonuç alamadı ayrı konu ama futbol bu. oynadığı futbolun bir temeli var.

istanbulspor, gaziantep gibi maçlarda galatasaray'ın engellenen şut sayısı, fenerbahçe'nin aynı rakiplere oynadığı maçlardakine göre 4-5 kat arası fazla.

cidden bazı troller sosyal medyada saçmalamaya devam edebilir ama bu toksik tezleriyle futbolla ilgilenmek isteyen, öğrenmeye çalışan insanları zehirlemeyi bırakmaları lazım. zaten biraz akılları olsa tadiç gibi muhteşem bir oyuncuyu, sezon boyunca g*t kılları beyazlayana dek yorduktan sonra "abi bu da g*tünü dayamaktan başka bir şey yapmıyor yeha" diye eleştirmez, tadiç sayesinde yarışa nasıl güçlü girdiğinizi, tadiç'in neden gün geçtikçe oyununun tıkandığını ve bu oyuncuyu tıkanan oyun şablonunda nasıl alternatif şekilde kullanabileceğinizi araştırmak üzere teknik direktörünüze kafa yordurabilirdiniz, ama siz bunun yerine riyad'dan pensilvanya'ya her deli saçması şeyle uğraştınız.

gs için oyunun tıkandığı yerlerde ise kıssadan hisse:

muslera xga'dan daha az gol yemiş, livakoviç xga'dan daha fazla gol yemiş.

icardi xg'dan çok daha fazla gol çıkarmış, dzeko xg'den çok daha az gol üretmiş.