Superman Okumak İsteyenler İçin İşin Uzmanı Tarafından Hazırlanmış Bir Çizgi Roman Listesi
çevremde superman sevgimin çok bilinmesi, "superman sıkıcı ya" diyenleri teke tekte kafes dövüşüne davet etmem gibi nedenlerle insanlar superman çizgi romanı okumak istediklerinde bana danışıyorlar. ben de anlatıyorum şunu oku, bunu dene diye fakat her seferinde toparlamak zor oluyor. o yüzden bu yazıda tek seferde toparlıyorum.
öncelikle giriş olacak şunu söylemem gerekiyor; superman'in bir talihsiziği hiçbir zaman geniş kitlelere ulaşan sinema ve televizyon gibi mecralara tam olarak olması gerektiği gibi uyarlanamadı. kötü uyarlandı demiyorum fakat "superman kimdir" sorusunun cevabını ne filmler ne diziler tam olarak verebildi kanaatimce.
"ilginç bir hikaye yaratılamayacak kadar güçlüdür, idealizmi ve merhameti derinlikten yoksundur, mükemmelliği okuyanların bağ kurmasını zorlaştırır" gibi ezberlerin tekrarlandığına çok tanık oldum konusu geçtiğinde. doğru; superman çok güçlüdür, hatta üst sınırı yoktur, yazar ne kadar isterse o kadar güçlendirir ancak bu ilginç bir hikaye yaratılmasına engel değildir. doğru; superman'in idealizmi ve merhameti karakterin tanımlayıcı özelliklerindendir ancak bu karakterin derinlikten yoksun olduğu anlamına gelmez. doğru, superman mükemmellik ölçeğinde adı üzerinde übermensch olarak tasarlanmıştır ancak tanrısal bir mükemmelliğe sahip değildir.
iyi bir superman hikayesinde en önemli faktör superman'in superman gibi yazılması gerekliliğidir. böyle söyleyince "e ne gibi yazılacaktı" diyebilirsiniz fakat pek çok yazar bu kadar basit bir formülü kaçırıyor. karakter derinliği çok hatalı şekilde anti-kahramanlıkla, pesimizmle ya da kiniklikle bağdaştırılıyor diye öyle bir superman yazarak karakter derinliği yaratılmaz. çok güçlü karakter yazmak zor diye güçleri baskılanarak ilginç hale getirilemez. sorunlu karakterlerle okuyucu daha çok bağ kuruyor diye sorunlu bir superman yazıp bağ yaratılamaz. bu yazdıklarım elbette çeşitli öykülerde, çeşitli şekillerde hikayeye katkı sağladığı ölçüde bir norm dışı olarak kullanılabilir, kullanılmıştır da, ancak karakterin doğasını değiştirecek şekilde bir başarı formülü olarak kullanıldığında çöker. "bu tarz karakterler seviliyor öyle yazalım" başarısız bir taktiktir. öyle karakterleri sevenler öyle karakterleri okusun.
bu listeyi hem kendi özel favorilerimden hem de genel geçer kabul görmüş çizgi romanlardan oluşturuyorum. bu "bunları okuduğunuzda kesin seveceksiniz" listesi değildir. ama yukarda bahsettiğim ölçekte karakterin çeşitli yönleriyle çok iyi anlatıldığı, çok iyi çizgi romanlardır.
1. köken hikayeleriyle başlıyorum
superman'i "uçuyor, gözünden lazer atıyor" ötesinde hiç tanımayanlar için iyi bir başlama noktası olabilir.
superman for all seasons
benim sadece bir superman köken hikayesi olarak değil, tüm çizgi romanlar arasında en başarılı bulduğum işlerden biri. tim sale'in özgün tarzının ve jeph loeb'in dört mevsim konseptli bölümlemesinin etkisiyle oldukça masalsı bir anlatımı vardır. çizgi roman superman'in hayatını dört mevsim şeklinde dört bölümde, superman'in hayatındaki en önemli dört kişinin gözünden anlatır. smallville'deki gençlik dönemini jonathan kent'ten, metropolis'te superman olarak yükselişini lois lane'den, düşüşünü lex luthor'dan, tekrar ayağa kalkmasını lana lang'den dinleriz.
bence çok özel bir eser. çünkü keskin ve havalı çizimleri yok, sayfalar dolusu uzun diyaloglar yok. ilk bakışta basit bir çizgi roman gibi gözüküyor. ama okunduğunda ne kadar derin bir hikayesi olduğu ve çizim tarzının hikayeyle ne kadar iyi harmanlandığı görülüyor.
superman birthright
elbette keskin ve havalı çizimlere sahip olmak da kötü bir şey değil. çağımızın en yetenekli çizerlerinden leinil francis yu'nun çizimleri bunun başarılı bir örneği. yazarı da her işinden kalite damlayan mark waid. superman birthright keşke canon kalsaydı dediğim fakat sürekli değişen dc evreninde canon olarak ömrü çok uzun olmayan bir superman köken hikayesi.
birthright'ı özel yapan superman'i superman yapan ana mitoloji faktörlerinden hiçbiri atlanmadan karakteri 2000'lerin modern zamanlarına kusursuzca taşıması. modern bir clark kent var ve diğer başarılı bulduğum superman hikayelerinde olduğu gibi burada da clark kent superman'in yarattığı bir karakter değil, superman clark kent'in hayat tecrübeleriyle oluşturduğu bir karakter. clark kent'in superman olma yolundaki en büyük hayat dersini afrika'daki bir iç savaşta edinmesi de hikayeyi daha orijinal hale getiriyor. çünkü bu serüvene genelde hep smallville ya da metropolis sınırları içinde tanık oluyorduk.
eğer bir superman köken hikayesi filmi yapma hakkım olsaydı birthright'ı noktasına virgülüne dokunmadan uyarlardım.
superman american alien
max landis'in yazdığı american alien'a bakışım biraz karışık. canon bir superman kökeni olsaydı şikayet edeceğim fakat bir alternatif superman kökeni hikayesi olduğu için keyifle okuduğum bir eser. birthright gibi clark kent karakteri üzerine odaklanıyor ve karakteri modern zamana taşıyor. ancak farklı olarak superman'i superman yapan ana mitoloji faktörlerinin çoğunu kaçırıyor. clark kent karakterinin insani zaaflara sahip olması ve bunlara kapılma lüksü olmadığı için bunların üstesinden gelme mücadelesi superman hikayelerini daima zenginleştirir. ancak american alien'da bu mücadele sürecindeki toylukları biraz fazla karikatürize ediliyor.
işte tam da bu bu karikatürize edilme durumu hikayeyi bir alternatif superman hikayesi olarak çok keyifli hale getiriyor. çok iyi yazılmış bir superman hikayesi diyemem ama çok iyi yazılmış bir alternatif superman hikayesidir diyebilirim. clark kent ve deathstroke'un karşılaşma anına geldiğinizde ne demek istediğimi anlayabilirsiniz.
the man of steel
birthright ve american alien için bahsettiğim superman kökenini modern zamanlara taşıma konusu john byrne'ın the man of steel serisi için de geçerli. fakat burada "modern zamanlar" olarak bahsettiğimiz 1930'larda yaratılan karakteri 80'lere taşımak olduğu için biraz tarihi geçmiş gelebilir. yine de the man of steel, özellikle ilk 6 sayısı itibariyle, bugün bildiğimiz superman mitolojisinin asıl kökeni olması itibariyle çok önemlidir. değişimler oldu fakat değişimler hep bu versiyon üzerine inşa edildi.
dc'nin, daha sonra marvel ve dc'nin sık sık başvuracağı, evren resetleme hikayelerinden ilki sayılabilecek crisis on infinite earths ile dc evreni baştan doğdu, superman de baştan doğdu. superman'in uzaylı kal-el'den önce insan clark kent olması, clark kent'in superman'in zayıf bir ikinci kimliği değil güçlü ana kimliği olması, kent ailesinin superman'in hayatındaki önemi, lois lane'in tuttuğunu koparan güçlü kadın kimliği, lex luthor'un klişe çılgın bilimadamından ego problemli vahşi kapitaliste dönüşümü, derinleşen kripton kültürü, gümüş çağda bugs bunny'ye doğru yaklaşmakta olan karakterin daha gerçekçi ve ciddi bir karaktere dönüşmesi gibi çok önemli değişimler geldi.
modern çizgi romanlara alışanlar için çok kolay bir okuma olmayabilir fakat şans verilmesini öneririm. birthright çıkana kadar uzun süre superman'in canon köken hikayesi oldu.
2. en iyiler
köken hikayelerini bitirdik, karakteri ve evreni tanıdık. sıra geldi derinlere inmeye, yani yazılmış en iyi superman çizgi romanlarına.
superman up in the sky
en iyi superman çizgi romanı sorulduğunda çoğu okur birinci sıraya all star superman'i ya da superman for all seasons'ı koyar. benim için zor bir sıralama, başka zaman sorulursa değiştirebilirim ama şu an için burun farkıyla tom king'in yazdığı superman up in the sky'ı koyuyorum. yukarda üzerinden geçtiğim köken hikayelerinde yolun başındaki clark kent'ten bahsediyorduk, fakat artık "superman" olmuş, karakteri oturmuş, modern zamanlardaki bir clark kent'ten bahsedeceksek karakteri en iyi yansıtan iş bence superman up in the sky.
hikayenin konusu; dünyadaki kimsesiz küçük bir kız uzayın derinliklerine kaçırılır. nereye kaçırıldığına dair hiçbir fikir yoktur, tek bilinen "göklerde" bir yerde olduğudur. superman burada bir dilemma ile karşılaşır. dünyadaki milyonlarca insana karşı sorumluluğunu bırakıp tek bir kız için sonsuz uzayda kaybolmayı göze almalı mı?
bahsettiğim superman'in superman gibi yazılmasının çok iyi bir örneği bana kalırsa. superman'in güçlerinin, iradesinin, masumiyetinin karakteri yüzeyselleştirmek bir yanda dursun aksine ne kadar derinleştirdiğini bu kadar güzel anlatan başka çizgi roman okumadım.
şu diyaloga geldiğinizde içiniz titremezse de gelin beni bulun:
- she's not worth it. not worth any of this! she's not some alien queen or the key to an empire. she's just a stupid girl! no one cares about her! she is worthless!
- no sir. she is not.
all star superman
dediğim gibi en iyi superman çizgi romanı nedir diye sorduğunuzda pek çok kaynaktan sıklıkla bu yanıtı alacaksınız. özellikle son zamanlarda james gunn'ın işaret etmesiyle tekrar popülerliğinde artış oldu. en iyi superman çizgi romanı olduğunun söylenmesine çok itiraz etmem, fakat ilk defa superman okuyacak birine önereceğim bir çizgi roman değildir. mesela watchmen bence en iyi çizgi romanlardan biridir ama çizgi roman okumaya yeni başlayacak birine watchmen'i önermem. çünkü hikayenin vermek istediğini tam alabilmek için öncesinde watchmen'in eleştiriye aldığı süper kahraman janrına da aşinalık gerekir. all star superman'in de ne vermek istediğini tam olarak almak için superman evrenine biraz da olsa aşinalığınız olması gerekir. superman'i çok iyi anlatır, muhteşem yazılmıştır ancak karakter için yazılmış epik bir "final" hikayesidir.
bunu geride bıraktıktan sonra grant morrison'ın ne kadar muhteşen bir superman hikayesi yazdığını fark edersiniz. çünkü 12 sayı içine 70 yıllık superman mitolojisinin tamamını harmonik şekilde sığdırmak çok kolay bir iş değil. burada 1940'lardaki altın çağın superman'i de var, 1960'lardaki gümüş çağın superman'i de var, 2000'lerdeki modern çağın superman'i de var ve hepsi tek bir evren içinde sırıtmadan birleştirilmiş. hikaye superman'in ölümüne sayılı gün kaldığını öğrenmesinin ardından tüm mitolojisini baştan aşağı elden geçirmesini anlattığı için bahsettiğim 70 yılı tek potada eritmesi daha da etkileyici hale geliyor. up in the sky güncel superman'in çok iyi bir karakterizasyonuysa all star superman 70 yıllık superman'in toplam olarak çok iyi bir karakterizasyonu.
what's so funny about truth, justice & the american way?
bu tek bir sayı. ama günümüzün anti-kahraman sevdalısı çocuklarına ısrarla önerdiğim bir sayı. hatta sayının bir yerinde direkt bu çocukları bile görüyoruz.
sayının konusu: the elite isimli bir süper kahraman grubu ortaya çıkar. bunlar çok karizmatik anti-kahramanlardır. kötüleri öldürmemek gibi bir kodları yoktur, ahlak kuralları yoktur. bir anda toplum etik kurallarına bağlı superman'i sıkıcı ve saf görmeye başlarken uzun siyah paltosu ve ağzında sigarasıyla muhteşem havalı olan manchester black liderliğindeki the elite'i idol beller. bu konu şu an içinde bulunduğumuz dünyayı da çok iyi yansıtıyor. iyi insanlar zayıf sanılırken, kaba insanlar güçlü sanılıyor. sayı onun o kadar da öyle olmadığını çok güzel anlatıyor.
beğenenler manchester black'ın superman'in etik kurallarını daha fazla test ettiği superman ending battle'ı okuyabilir devamında.
whatever happened to the man of tomorrow & for the man who has everything
herhangi bir şey hakkında herhangi bir şey bilen kimseye alan moore'un kim olduğunu anlatmama gerek yok. watchmen, v for vendetta, batman the killing joke gibi kült işlere imza atan kafası kırık ingiliz yazar. yazdığı çok önemli iki de superman çizgi romanı var burada anacağım.
ilginç de bir durum. çünkü alan moore pesimist bir adam. eserlerinde insan doğasının kötülüklerine ve zayıflıklarına fazlaca odaklanan, kalemi sıklıkla distopyaya kayan, sürekli sert ve karanlık karakterler yazan bir yazar. hal böyleyken superman'i gayet iyi anlayan ve yazan yazarlardan biri olmasını ironik buluyorum. gidip de dr. manhattan gibi apati sahibi ya da v gibi anti-kahraman bir superman yazmıyor. superman gibi superman yazıyor. onun dışında her şey tam alan moore'un yazacağı gibi trajik, ancak karakterin doğasını koruyor.
aynı zamanda iki hikayede de alan moore karakter açısından çok önemli bir ortak bir noktaya parmak basıyor. günümüzde özellikle filmlerde sembolik şekilde çok da yapılan bir hata var: superman'in bir tanrı sembolü olarak kullanılması ya da çeşitli imgelerle isa sembolizmi yapılması. pek çok şeye çok öfkeli olan alan moore'un öfkelendiği bir konu da bu. burada kendisiyle de hemfikirim. superman insanlığa örnek olacak bir karakterdir fakat insanların tapınacağı, kendini onların üzerinde konumlayan bir tanrısal varlık değildir. her insan gibi üstesinden gelmek zorunda olduğu tutkuları, arzuları, kaybettikleri vardır for the man who has everything ile gördüğümüz üzere. ve kurallar açısından kendini konumlandırdığı yer de insanların üzeri değil arasıdır whatever happened to the man of tomorrow'da gördüğümüz gibi.
ikisi arasında for the man who has everything benim için bir tık daha özeldir. justice league unlimited'da çizgi romanın uyarlandığı bölüm de şahanedir. alan moore'un yazdığı bir de superman and swamp thing sayısı var. moore'un tarzını sevenler ona da göz atabilir.
kingdom come
kült superman çizgi romanları açıldığında kingdom come'ın adını geçirmek gibi bir kural vardır. bu aslında bir aralar çok popüler olan injustice serisinin ağızda bıraktığı bozuk tadın üzerine okunduğunda damak temizleyici etkisi olan bir eser. aynı zamanda buradaki distopik dc evreni geleceğini benzer konuya odaklanan frank miller'ın the dark knight returns eserine göre daha başarılı buluyorum, özellikle superman'in yazılma şekli olarak.
burada da hikaye, injustice'a benzer şekilde, joker'in lois lane ve jimmy olsen da dahil olmak üzere daily planet'taki herkesi öldürmesiyle başlıyor. ancak superman buna rağmen etik kurallarını terk etmeyerek gidip joker'in kalbini sökmez. onun yerine magog isimli kuralsız bir "kahraman" joker'i öldürür. toplum magog'u bu hareketi nedeniyle yüceltirken superman'i kurallarına bağlılığı nedeniyle yerer. superman'in insanlığa olan inancının sarsılması ve uzaklaşmasıyla birlikte etik kuralları olan süper kahramanların yerini kuralsızlar alır. sonuçları da çok güzel olmaz.
superman for tomorrow
bu biraz tartışmalı bir hikaye. sevmeyeni çok ve ilk bakışta şu ana kadar anlattığım her şeyle çelişen bir hikaye olarak da görülebilir. ancak değil, bence çok önemli bir hikaye. önemini anlamak için de hikayenin anlatmak istediğini iyi anlamak gerekiyor. bu açıdan biraz karışık olduğu için ilk okuyacağınız superman çizgi romanı kesinlikle olmasın.
çünkü burada lois lane dahil kendini korumakla görevli gördüğü bir milyon insanın kaybolması nedeniyle öfkeli, bıkkın ve gergin bir superman var. kendini sorgulayan, kahramanlığıyla ve inançlarıyla ilgili şüpheye düşen bir superman var. tabii bu "kötü" bir superman var demek değil ama alıştığımızdan biraz daha karanlık. ancak bu hikayeyi tek başına değil, büyük resim içinde bir parça olarak değerlendirmek gerekiyor. superman'in buradaki iç hesaplaşmaları ile o umut sembolü optimist kahraman olabilmek için kendi içinde neleri alt ettiğini göstermesi açısından önemli.
ayrıca superman'in ortamlarda racon kesmesini jim lee'nin çizimleriyle okumak da ayrı keyif.
superman lost hearts
yine karanlık sulardayız. yine insanlar kayboluyor. bu sefer aralarında lana lang de var. fark ise olay uzayda ya da alternatif bir boyutta değil şehrin kötü bir bölgesinde gerçekleşiyor. superman'in uçarak girip çözebileceği bir sorun olmadığı için pelerinini dolaba kaldıran clark kent gizemi çözmek üzere konuyu devralıyor. en iyi superman çizgi romanları önerileri arasında normalde bulamayacağınız bir hikaye ancak bence karakterin farklı bir yönünü göstermesi açısından değerli.
bazı özel baskılarda ek hikaye olarak çıktı ama cilt olarak ayrıca çıkarılmadığı için bulması da çok kolay değil. yine de biraz aramayla internette her şey bulunur.
superman brainiac
superman mitolojisi açısından çok önemli olan brainiac karakterinin dc evrenine yeniden tanıtıldığı seri. ancak bu hikayeyi daha önemli yapan jonathan kent'in ölümü. clark kent'in tüm tanrısal güçlerine rağmen doğal bir ölüme karşı hiçbir şey yapamamasını kabullenmesi. geoff johns'un harika yazdığı, gary frank'in tarzındaki christopher reeve evreni benzerlikleriyle kalbimize girdiği bir hikaye.
superman exile
büyük bir star trek hayranı olarak superman'in uzayda kaybolduğu ve farklı medeniyetleri, farklı gezegenleri keşfettiği hikayelerden ayrı bir keyif alıyorum. buna bir de düşüş ve ayağa kalkış hikayesi eklendiğinde tadı başka oluyor.
superman exile, superman'in en büyük kuralı olan öldürmemeyi zorunlu olarak çiğnemesinden sonra brainiac'ın da itelemesiyle girdiği zihinsel çöküşün ardından çevresindekilere tehdit olabileceğini düşünmesiyle başlıyor. bunun sonucunda çizgi romanın adından da anlaşılacağı üzere kendini uzaya sürgüne yollamasını okuyoruz.
hep üzerinde durduğum gibi superman'in karakter yapısı tanrısal bir saflıktan gelmiyor, insani iç çatışmalarını yenmesiyle sağlanıyor. bu hikaye de bunun güzel örneklerinden biri.
superman red son
superman'in abd yerine sovyetler'de ortaya çıktığı bir alternatif evren hikayesi. bence mark millar'ın yazdığı en iyi çizgi romanlardan biri. en iyi superman çizgi romanlarından biri olduğu iddası ise tartışmaya açık ancak yine de hikaye kalitesi açısından okunmalı.
iki şeyi çok doğru yapıyor: superman'in karakterinin doğuştan gelmediğini, kent ailesinin ona kattığı değerlerle oluştuğunu gösteriyor ancak bunu yaparken sovyetler eşittir kötü, amerika eşittir iyi gibi dümdüz bir basitliğe de düşmüyor. finalideki şok da bruce willis aslında hayaletmişe taş çıkarır.
bu konsepti beğenenler kal-el'in kent ailesi yerine darkseid tarafından yetiştirildiği superman the dark side'ı da deneyebilir.
superman secret identity
bir başka alternatif evren hikayesi. superman'in ve diğer kahramanların çizgi roman olduğu bir alternatif gerçeklikte, aslında bizim gerçekliğimizde, superman'in güçlerine sahip olan bir genç neler yaşardı? kötü uzaylılar yok, büyük canavarlar yok, lex luthor yok, bir insan hikayesi var.
özel bulduğum yanı superman mitolojisine ve dc evrenine dair, kurulan paralellikler dışında, hiçbir şeyi içinde barındırmamasına rağmen karakterin esansını çok iyi yakalaması. insana kendini iyi hissettiren sıcak bir film izlemek gibi bu hikayeyi okumak. superman ve dc evreni hakkında hiçbir şey bilmeden de okuyabilirsiniz fakat asgari bir bilginiz varsa kurulan paralelliklerden ve nüanslardan ayrıca keyif alırsınız.
daha da fazla okuma arzusu içindeyseniz en iyiler listeme almasam da kütüphaneme aldığım, tavsiye edilebilir gördüklerim
superman / batman: jeph loeb yazarlığındaki ilk iki hikayesi world's finest ve the supergirl from krypton hem superman ve batman'in dostluğu açısından hem de modern supergirl'ün dc evreninde ortaya çıkışı açısından önemli ve çok güzel yazılmış çizgi romanlardır. jeph loeb'in bu serisi ve devamı omnibus olarak satın aldığım ve tekrar tekrar okuduğum bir konfor okuması benim için. çok severim fakat "en iyiler" arasına alınacak kadar ayrışıyor diyemem. bahsettiğim ilk iki hikaye animasyona da uyarlandı, okuyup beğenenler göz atabilir.
superman smashes the klan: ırkçılık, göçmenlik gibi sosyal konulara başarıyla değinmesi açısından çok yüceltilen bir çizgi roman. beklediğimin aksine zorlama bir politik doğruculuk hikayesi değil. gayet iyi yazılmış, olması gerektiği gibi bir "sosyal adalet savaşçılığı".
superman secret origin: canon konusu, yine, dc evreninde biraz karışık ancak mevcut canon'da superman köken hikayesine en yakın olarak elimizde bu var. herhangi bir konuda çok farklı ya da çok üstün değil ancak olması gerekeni olması gerektiği derecede yapan derli toplu bir superman köken hikayesi. bir önemli artısı superman brainiac'ta bahsettiğim gibi burada da gary frank'ın donner'ın superman filmlerinden esinlenen tarzının sempatikliği var.
doomsday clock: superman'in dc evrenindeki konumunu ve dr. manhattan'ın apatisini bile yıkabilecek iradesini görebilmek açısından önemli. watchmen seviyorsanız daha da sevebilirsiniz ama elbette bir watchmen kalitesi beklemeyin.
superman grounded: yine bir sürgün hikayesi ancak bu sefer superman koruduğu insanları daha iyi anlamak için uçmak yerine aralarında yürüyerek abd'yi dolaşıyor. yaptığını daha iyi yapan başka hikayeler var ama okunabilir. zamanında post-crisis superman'in (the man of steel'de john byrne'ın yarattığı) final hikayesi olarak yazıldığı için ayrı bir öneme sahipti fakat post-crisis superman neyse ki geri döndürüldüğü için artık bu "son hikaye" konsepti geçerli değil.
superman emperor joker: joker'in tanrısal güçlere sahip olması odaklı eğlenceli ve sürreal bir hikaye.
superman peace on earth: superman o kadar güçlüyse neden tüm dünyada her şeyi düzeltmiyor, savaşları bitirmiyor konulu kısa bir hikaye. hem bu soruya yanıt bulunabilir hem de alex ross'un müthiş çizimlerine hayranlık duyulabilir.
superman last son: son kriptonlu olduğunu düşünen, kripton kökenleri ve insani karakteri arasında çatışma yaşayan superman'in kriptonlu gizemli bir çocuk bulması üzerine iyi bir hikaye. kimin çocuğu olduğunu öğrendiğimizde ise güzel bir sürpriz yaşıyoruz. ancak maalesef güncel canon'da biraz kaybolmuş bir durumda bu durum.
adventures of superman & superman red & blue: antoloji tarzı tek sayılık hikayelerden oluşan iki seri. gayet boş kafayla, mevcut dc evrenine dair hiçbir şey bilmeden de okunabilir, keyiflidir. "adventures of superman" olarak 2013-2014 yıllarında çıkan 17 sayılık seriden bahsediyorum, aynı isimlendirme çeşitli başka seriler için de yapıldığı için karışabilir.
superman up up and away: superman'in güçlerini kaybettikten sonra gazeteci kimliğiyle clark kent olarak kötülerle mücadele etmesi üzerine bir hikaye.
lex luthor man of steel: lex luthor perspektifinden bir superman hikayesi. bu perspektifin sonucunda ise daha korkutucu ve karanlık bir superman var. özellikle lee bermejo'nun çizimleri muazzamdır.
justice league the sixth dimension: çizimleriyle ve yazarlığıyla oldukça iyi bir çoklu evren hikayesi. justice league tüm sorunların çözüldüğü cennet gibi bir gelecekte yaşayan versiyonlarıyla karşılaşır ancak tabii ki gerçek olamayacak kadar güzel gözükenler gerçek olamaz. burada superman'in tüm tarihindeki en büyük güç gösterilerinden birini görüp gerçekten süpermiş diyoruz.
the death and return of superman: bahsetmeden bitirmek istemem. bence çok üst seviye hikaye değil ama yine de çizgi roman tarihinin en ikonik hikayelerinden biri. özellikle "the death of superman" sonrasındaki superman'in olmadığı bir dünya kısmı okumaya değer.
buraya kadar geldiyseniz ve bunların hepsini okuduysanız tebrikler. karakter hakkında negatif hislere sahipken bu fikirlerinizde değişim olduysa harika. olmadıysa o da harika, en azından artık yeterli bilgi birikimine dayanarak negatif duygulara sahipsiniz.