Tarihin En Büyük Spor Promosyonu: Efsane Basketbol Ayakkabısı Air Jordan'ın Hikayesi

Basketbolun belki de daha gerçek ve samimi olduğu yılların ikonik simgelerinden olan ayakkabının hikayesini Sözlük yazarı "santradauclusex" anlatıyor.
Tarihin En Büyük Spor Promosyonu: Efsane Basketbol Ayakkabısı Air Jordan'ın Hikayesi


aslında ilk havalı ayakkabıyı nike bulmamıştı

ilk havalı taban 1882 yılında abd patent ofisi tarafından onaylanarak patent almıştı. ve bundan sonra 72 değişik havalı tabanlı ayakkabı üretildi. ancak hiçbirisi uzun ömürlü olmadı. ticari yönden zarar ettiler ve piyasadan silindiler.

frank rudy 1925 yılında ohio'da doğmuştu. uçak mühendisiydi. 1969 yılında uzay sanayii'nde yaşanan sıkıntılarla beraber rockwell international'daki işinden ayrıldı. ve evinde inzivaya çekildi. bir yandan da çeşitli icatlar üzerinde çalışmaya devam ediyordu. hayattaki en büyük tutkularından birisi kayaktı. en azından kayak tutkusunu hayata geçirebilecek kadar zengin olmayı umuyordu. en sonunda bu hobisini işle birleştirecek bir formül bulmayı başarmıştı. bir kayak ayakkabısı tasarlayacaktı. bunun için de yakın arkadaşı bob bogert'la beraber kolları sıvadılar.


birkaç sene içersinde istedikleri gibi bir ayakkabı tasarlamayı başardılar

bunu hemen head skis şirketinin sahibi howard head'e götürdüler. kendisi bu ayakkabıyı oldukça beğenmişti. ayakkabının patentini aldı ve seri üretime geçmek için hazırlıklarını tamamladı. ancak kısa bir süre sonra head skis şirketi amf adlı başka bir şirkete satıldı. ve ne yazık ki frank rudy ve bob bugert'ın tasarımları da bu yeni şirketle beraber çöpe gitti.

ancak bu ikilinin hemen yılmaya pek niyeti yoktu. o yıllarda amerika'da "sağlıklı bir yaşam için koşu" furyası başlamıştı. ve iki kafadar bunu değerlendirmek için tekrar çalışmaya koyuldular. çok geçmeden de ortaya yepyeni bir ayakkabı çıkartmayı başardılar. içinde hava keseleri olan bir ayakkabıydı bu. ve bu yeni ayakkabının üretimi için de beta firmasıyla konuşup anlaşmaya vardılar.

aslında her şey güzel başlamıştı. ilk etapta 50 çift ayakkabı üretilmişti. ancak zamanla işler umdukları gibi gitmemeye başladı. hatta bir faciaya dönüştü. çünkü 1974 yılında çıkan petrol kriziyle beraber ayakkabıları üreten şirket içinde daha az petrol bulunan yeni bir karışımı denemeye karar vermişti. ancak bunu gizlediler. sonuç ise bir felaket oldu. yeni üretilen ayakkabılar bir bir patlamaya başladı. ayakkabılar o kadar gürültülü patlıyordu ki insanlar yanlarında ateş edildiğini düşünerek kaçışıyordu. daha sonra beta firması mecburi olarak ayakkabının üretimini durdurdu. bu frank rudy'nin ikinci başarısızlığıydı. ancak pes etmeye hiç niyeti yoktu.

Frank Rudy

bu olaydan sonra frank rudy ilk önce fransa'ya gitti

adidas'la görüşecekti. gerekli ayarlamaları yaptı. ve adidas'la masaya oturdu. ancak görüşmelerden bir sonuç çıkmadı. aslında yüzüne kapanan bu kapı yakında açılacak olan yeni bir kapının müjdecisiydi. çünkü fransa'da başka bir ayakkabı firmasının varlığından haberdar olmuştu. firmanın adı nike'dı. hemen onlarla irtibata geçmeye çalıştı. ve hafta sonu firma yetkililerinin güney california'da bir koşu ayakkabısı fuarında olacaklarını öğrendi. ilk uçakla oraya uçtu. fuardaki yetkililerle konuştu. onlardan phil knight'ın telefon numarasını almayı başardı. kaybedecek bir saniyesi bile yoktu. soluğu en yakındaki telefon kulübesinde aldı. knight'la görüştü. ilk görüşme oldukça olumlu geçmişti. knight nike firmasını kuralı birkaç yıl olmuştu. firmasını büyütmek için uğraşıyordu. amerika'daki koşu furyasının başlamasını önceden görmüş ve koşu için ayakkabılar üreterek ayakkabı pazarında hiç de fena olmayan bir yer elde etmişti. rudy'le yüz yüze görüştü. rudy'nin ayakkabılarını bizzat kendisi giyerek test edecekti. bunun için de rudy'den 6 aylık bir deneme süresi istedi. ayakkabıyı giymeye başladı. ve ayakkabıda hala çözülmesi gereken bazı problemler olduğunu gördü. mesela koştukça ayakkabının tabanındaki hava azalıyordu.

rudy ve knight deneme sürecinin sonunda yeni bir formül geliştirme konusunda fikir birliğine vardılar

hava keseleri hiç de pratik değildi. yerin yarattığı şok dalgalarını emmesine rağmen koşu sırasındaki sürtünme içindeki havayı ısıtıp genişletiyor, bu da ayakta su toplanmasına neden oluyordu. sonunda hava kesesi yerine topukla iç taban arasında elastik bir ara taban koymaya karar verdiler. ve üretime geçtiler. ancak şansızlıklar bir türlü rudy'nin peşini bırakmıyordu.

ayakkabı en sonunda tailwind adı altında piyasaya sürüldü. ne var ki ayakkabılar tüketicilere oldukça pahalı gelmişti. diğer spor ayakkabılar çok daha ucuzdu. üstüne üstlük ayakkabılarda üretim hatası da yapılmıştı. ayakkabılar kolayca parçalanıyordu.

kısacası işler oldukça olumsuz gidiyordu. şansları ise ayakkabıların profesyonel sporcular tarafından denenmeye başlamasıyla beraber dönmeye başlayacaktı. yapılan araştırmalar bu ayakkabıların yer sarsıntısını yüzde 10 enerji tüketimini ise yüzde 2.8 oranında azalttığını ortaya koyuyordu. ayakkabıyı deneyen sporcular ayakkabıların performansından oldukça memnun kalmışlardı. hatta sporcular ayakkabıları o kadar çok beğenmişlerdi ki, dağılıp parçalanmasına rağmen ayakkabıları tamir edip öyle kullanıyorlardı. fabrika da zamanla bu üretim hatalarını yok etmeyi başardı. ayakkabılar artık çok daha dayanıklı hale getirilmişti. nihayet işler yoluna giriyordu.


ancak nike'ın en büyük başarısı ve şansı nba çaylaklarından michael jordan'la anlaşmasıydı

o zamanlar nike'ın bu yeni modelini tanıtmak bir reklam yüzüne ihtiyacı vardı. daha önce de nba'deki oyuncularla çalışmışlardı. ve 100 bin dolara varan ücretler ödemişlerdi. hatta 1983 yılında nba'deki oyuncuların yarısıyla anlaşmaları vardı. ve bunlara toplamda 1 milyon dolar ücret ödüyorlardı.

nike sonunda bu ayakkabı için geleceği parlak bir çaylakla anlaşmaya karar verdi. çaylak kariyerinde yükselişe geçtikçe ayakkabının da aynı şekilde yükseleceğini düşünüyorlardı. üç adayları vardı. michael jordan, charles berkley ve patrick ewing. gerekli araştırmaları yaptıktan sonra 21 yaşındaki michael jordan adlı çaylakla anlaşmaya karar verdiler.

nike firması michael jordan'a 5 sene için 2.5 milyon dolar önerdi. ve michael jordan satılan her air jordan ayakkabısı için extra'dan prim alacaktı. ancak ortada birtakım sorunlar vardı. mesela ayakkabının ismini jordan air koyamıyorlardı. çünkü bu ürdün havayolları'yla aynı isimdi. diğer bir problem ise michael jordan'ın ayakkabıları beğenmemiş olmasıydı. o adidas'ı seviyordu. hatta adidas'a haber göndererek nike'ın teklifinden çok daha azına adidas'la çalışmaya hazır olduğunu söylemişti. ancak adidas michael jordan'a pek yüz vermedi ve aralarında bir anlaşma olmadı. ve böylece michael jordan pek gönüllü olmasa da nike'in teklifini kabul etti.


1984 yılına geldiğimizde michael jordan ile nike bir anlaşma imzaladı

ve michael jordan maçlara kırmızı siyah tasarımlı özel bir ayakkabıyla çıkmaya başladı. ancak bu o kadar dikkat çekici bir ayakkabıydı ki, nba komserlerinden david stern michael jordan'ı nba forma standartını ihlal ettiği gerekçesiyle 1000 dolarlık ceza vermekle tehdit etti. artık herkes bu yeni ayakkabıları konuşuyordu. ayakkabılar michael jordan'dan daha popüler olmuştu. michael jordan ise ceza tehdidine rağmen ayakkabıları giymekten vazgeçmedi. ve 1000 dolarlık cezayı yedi. ceza ise nike tarafından büyük bir memnuniyetle ödenmişti. çünkü bu ceza ünlerine ün katmıştı. böyle bir reklam fırsatı kırk yılda bir gelirdi.

bundan sonra air jordan tarihin en büyük spor promosyonu olarak tarihe geçti. sadece ilk yıl 100 milyon dolarlık satışı yapıldı.

1984-2017 arası nike air jordan modellerini görmek için aşağıdaki linke bakılabilir. michael jordan'ın giydiği ayakkabıları tarihsel olarak çok güzel listelemişler.

https://www.cardboardconnection.com/…rough-pictures


kaynak

(just do it, donald katz, adams media corp)
(jack mingo, how the cadillac got its fins, harpercollins)
(shoe dog, phil knight, norbert leo butz, simon and schuster)

Michael Jordan'ın Üzerinden 37 Sayı Atan LaBradford Smith'e Jordan'ın Verdiği Film Gibi Cevap

Michael Jordan'ın 63 Sayıyla Playoff Sayı Rekorunu Kırdığı Efsane Maç

Majesteleri Michael Jordan Hakkında Pek Bilinmeyen İlginç Gerçekler