Fenerbahçe Beko'da Son Haftalardaki Keskin Düşüşün Sebepleri Nedir?

Sezona bomba gibi giren Fenerbahçe Beko, son 6 Euroleague maçının 5'ini kaybetti. Peki sezon başı ve şimdi arasında neler olmuş olabilir ki?
Fenerbahçe Beko'da Son Haftalardaki Keskin Düşüşün Sebepleri Nedir?
Fotoğraf: Twitter @FBBasketbol

öncelikle, 10 ocak 2023 panathinaikos fenerbahçe beko maçı umuyorum 5 maçtır girdiğimiz girdaptan bir nebze olsun bizi çıkarmış olan bir maç olur. esasında bu yazacaklarımı bir önceki zalgiris maçında yazacaktım ama o kadar canım sıkılmıştı ki maça yazasım gelmemişti. hazır böyle mucizevi bir maç kazanmışken karalamak istedim düşüncelerimi. kazanırken olumsuzlukları konuşmak daha doğru geliyor bana. zaten böylesi bir maçtan carsen edwards kazanımı, sonuç ve sonucun müstakbel psikolojik etkisi dışında bir olumlama çıkaramıyorum.

neydi peki bu takımın bu 6 maçtaki sorunu, beraber bakalım.

1) elbette ki sakatlıklar önemli bir faktör

kritik sakatlıkların ve buna bağlı form/ritm sorununun real madrid, olympiakos ve baskonia maçlarına etkisini anlıyorum ve fakat bu benim açımdan partizan, bologna ve zalgiris maçları için bir bahane değil. gardı olmayan partizana, 40'ar yaşındaki belinelli, teodosic'in ön plana çıktığı bologna'ya, maçın başında en önemli oyuncusunu kaybetmiş zalgiris'e karşı alınan mağlubiyetleri umuyorum bizim teknik ekip de sakatlık, form vs gibi sebeplere bağlamıyordur.

2) sertlik

herkes sakatlıklardan dem vuracağı için özellikle ilk sıraya onu yazdım ancak bence en önemli madde birazdan yazacaklarım. konuyu "sertlik, mücadele, çaba vb" tanımlamalar altında irdelemek gerek. özellikle bologna, zalgiris ve pana maçlarında görüldü ki, takım çok şaşırtıcı şekilde sertlikten bozuldu. mücadele kısmında hep eksik kaldı. oysa bu takım estetik, zarafet, teknik üzerine kurulmadı. tam tersi şekilde buralarda ligin ağababalarının gerisinde olduğu sezon başında herkesin bildiği bir konu. bu açık ligin ilk çeyreğinde mücadele, savunma, takım oyunuyla kapatıldı. elbette ki sezon ilerledikçe takımların zaaflardan yararlanmayı öğrenmesi beklenen bir şey ama belinelli'nin savunmada aşil tendonu olması gerekirken tozlu raflardan çıkarıp 18 sayı atmasını, kariyer maçı çıkaran birutis'in motley'i denize dökmesini, ciddi yaratıcılık sorunu olan zalgiris kısalarının birebirde tüm oyuncularımıza üstünlük sağlamasını, pana'nın aldığı 26 hücum ribaund'unu salt fenerbahçe'nin zaaflarıyla açıklayamazsınız. fenerbahçe özellikle bu 3 maçta ciddi anlamda efor, mücadele eksikliği gösterdi. söylediğim gibi takımın dinamiklerine bakıldığında bunu kabul etmek mümkün değil.

3) jonathan motley

motley bu takımın en önemli oyuncusu kuşkusuz. ama daha önemlisi belki de ruhu, motoru olması da beklenen oyuncusu. zaten sene başında ben de müthiş bir transfer olduğunu söylemiştim. ancak sakatlık arasının da etkisiyle ve bence artık daha çok ona olan önlemlerin artmasıyla performansı dalgalanmaya başladı. bu euroleague çaylağı için oldukça normal bir durum. motley'nin dalgalı performansı yalnızca takımın tavanını aşağıya çekmiyor ve bu ikincil problem aslında. asıl sorun motley'nin özellikle zalgiris ve pana karşısındaki reaksiyonları. evet hakemler motley'ye yapılan faulleri çalmayıp, motley'nin en ufak dokunuşlarını cezalandırıyorlar ama motley son iki maçtır bununla mücadele etmek yerine -ki elbette olay değil- sürekli olarak bir isyan halinde. hal böyle olunca aslında bu enerji tüm takıma yayılıyor ve en öndeki saldırı/savunma silahının bu durumuyla takımın mücadele gücü de azalmaya başlıyor. bir an önce bu sarmaldan kurtulması lazım. ve evet o düdükler fenerbahçe forması olduğu müddetçe böyle olacak, bunu kabullenmek şart.


4) koç dimitris itoudis

bir kere motley bölümünün sonunda söylediğim konuyu burada başında söyleyeyim. evet belli ki böyle büyük bir camianın başında olmak istemiş yıllardır. halinden, tavrından, açıklamalarından bu belli. ama cska ve hatta yunanistan milli takımının başında olmadığını unutmamalı. oralarda alışık olduğu düdükler burada olmayacak, burası çok net. ayrıca hem standart/istikrarlı oyuncularla beraberken oldukça istikrarsız oyunculardan kurulu bir kadroyu yönetmek de adaptasyon açısından sorun. fakat sene başında ne kadar formdaysa şu an o kadar formsuz. bazı maçların bazı bölümlerinde öyle beşler sahada oluyor, öyle durağan bir oyun oynanıyor ki djordjevic takımın başında sanıyorsunuz.

5) carsen edwards

hep söyledim yine söylüyorum. evet euroleague çaylağı, evet avrupa basketboluna adaptasyonu hala tamamlanmadı, evet hatta takımdaki rolü dahi netleşmedi ama bir şekilde hayaller playoff'tan fazlaysa bu takımın tavanını belirleyecek ikinci oyuncu kendisi. bu isim calathes değil, bunu tüm avrupa yıllardır deneyimledi ve biliyor, prime zamanında bile playoff zamanı zaafiyet yaşatan calathes, bu yaşında elbette ki daha iyi olmayacak. bu isim wilbekin değil, çok net şekilde görüyoruz ki wilbekin ancak ikincil tamamlayıcı ve bitirici rolünde çok başarılı olabilir, takımın tavanına ağırlıklı bir etkisi olamaz. çok istesem ve başlarda çok inansam da bu isim guduric de değil. bu kadar istikrarsız bir oyuncuya güvenemezsiniz. örneğin bırakın iyi performansı vasat bile oynasaydı hatta belki o gün hiç süre bulmasaydı partizan maçını kazanmıştık. dolayısıyla bir şansımız var ise ne yapıp edip carsen edwards'ı bu takımın önemli bir figürü yapmak zorundayız. yoksa daha çok izleriz sloukas'ın daha temposuz halindeki hiçbir sonuca dönüşmeyen calathes pick and roll'larını.